Yıl olmuş 2024 ve hâlâ yıllar öncenin alışkanlıklarını sürdürmeye devam ediyoruz. Bir türlü eski alışkanlıklarımızı terk edemedik. Ya ilerleyen zamanla birlikte yaşam koşullarının değiştiğinin farkında değiliz ya da çevremizdekilerini pek önemsemiyoruz.
Değişen yaşam koşullarına uymak zorundayız. Aksi takdirde hem kendimizin hem de çevremizdekilerin huzurunu kaçırır yaşam kalitesini düşürürüz.
Bundan sekiz yıl önce çocuğum üniversite sınavına girecekti. Evin tüm pencerelerini açmıştık. Malum Batman sıcağı. Balkon kapıları, pencereleri kapatsak sıcaktan evde durulmaz bir hava var. İşte böyle bir akşamda, evimizin az ötesinde bulunan parkta bir etkinlik vardı. Etkinlik gecenin geç saatlerine kadar sürdü. Başta çocuğum olmak üzere bunca emekler boşa gidecek diye ailecek huzursuz olduk. Sınava zinde girebilmesi için uykusunu almış olması gerekir. Fakat uyku saati gelmiş geçmiş etkinlik hala devam ediyor. Çocuğuma, müzik sesinin daha az geldiği odaya geçmesini söyledim, bu sefer de yatak değiştirdi uykusu kaçar çocuğun diye tedirgin olduk.
Etkinlik gece 24.00’e kadar sürdü. Müzik sesi kesilinceye dek biz hane halkı ne çok gerildik anlatamam.
Kimsenin, birilerini rahatsız etmeye, huzurunu kaçırmaya, geleceğiyle oynamaya hakkı yoktur.
Otuz beş kırk yıl önce düğünler evin önünde günlerce yapılırdı. Elbette o zaman da insanlar rahatsız oluyorlardı ama şimdiki gibi değildi tabii.
Geçen hafta iş yerindeki bir işle zihnim yoğunlaşmış işin bende yarattığı yorgunluk bir de evde ekstra çıkan işleri yapmanın yorgunluğundan uykuya hemen geçiş yapamadım. Neyse ki bir süre sonra uykuya geçtim. Tam da derin bir uykudayken bir gürültüyle uyandım. Önce ne olduğunu anlamaya çalıştım ama aklıma ilk gelen deprem oldu. Tedirgin oldum. Etrafı dinlemeye başladım. Çok geçmeden bir havai fişek patlatıldı. Evimizin az ötesinde, daracık bir sokakta yanıp sönen araçların farları, sesi yükseltilmiş müzik ve art arda patlatılan havai fişekler ve gece saat 00.50.
Mesaiye gidenler, nöbet tutan doktorlar, vardiyalı çalışan işçiler, hastalar ve yası olanlar var.
Düğünü yapılan ve yapılacak her çifte mutluluklar diliyorum. Damat ve gelin yakınları, elbette sevincinizi kutlayın. Ama bu kutlama birilerini rahatsız etmesin, birilerinin huzurunu kaçırmasın, birilerini sağlığından etmesin. Kimsenin bunu yapmaya hakkı yok. Bu bir kul hakkına girmedir, çevreye zarardır, yaşam kalitesini düşürmektir.
Gürültü kirliliği veya diğer adıyla ses kirliliği, insan veya hayvan yaşamını olumsuz etkileyen, dengesini bozan her türlü insan, hayvan ya da makina kaynaklı ses oluşumudur diye tanımı yapılmaktadır.
Havai fişek patlatmak da bir gürültü kirliliğidir.
Eminim havai fişek patlatmanın nedenli zararlı olduğunun farkında olsalardı, asla patlatmayacaklardı.
Havai fişek patlatırken havaya kimyasallar, zehirli maddeler ve ağır metaller karışıyor daha sonra bunlar toprağı ve de suyu kirletiyorlar. Bu da canlılar için sağlıksız bir yaşam alanı olmasına sebep olmakta. Ve havai fişek patlatılması bununla kalmıyor kuşlar için de tehlike oluşturuyor. Kuşlar, havai fişek patlatılınca sesten ürküyor, dengelerini kaybettikleri için sürüden ayrılıyor ya bir yerlere çarpıp yaralanıyor ya da ölüyorlar. İnternet sitelerinde gezinirken havai fişeğin zararlarını öğrendiğimde açıkçası çok hayıflandım. Yıllardır havai fişek patlatılıyor, kim bilir doğaya ne çok zarar vermiştir. Bir kutlama insanlara, hayvanlara ve de doğaya zarar veriyorsa lütfen öyle bir kutlama olmasın.
Bana göre, her konuda eğitim şart olduğu gibi bu konuda da şarttır. Halkın bu konuda bilinçlendirilmesi için Milli Eğitim Müdürlükleri, Valilik, Belediye, STK’ların ve de Muhtarların çeşitli etkinlikler düzenlemesi gerekir.
Sağlıklı ve de mutlu bir yaşam için en kısa zamanda bu sorunun giderilmesini temenni ediyorum.