?>

70 Lİ YILLARDA BATMAN'DA TELEVİZYON

Hasan Canyiğit

2 yıl önce

70 Lİ YILLARDA BATMAN'DA TELEVİZYON

TV olmadan da yaşamış birisi olarak bir giriş yapmak gerekirse şunu itiraf etmeliyim ki ; o yıllar daha güzelmiş.
Evlerde TV yokken demli çay eşliğinde , damında silindir loğ bulunan o toprak evlerde muhabbetin dibine vurulurdu. Zamanla maalesef herşey bitti. Buzdolabı olmadığı için, saman içinde buz aldığımız günleri de hatırlıyorum, hele Batman'ın o ağustos sıcağında büyük ihtiyaçtı. Evet buzdolabı da , televizyon da yoktu belki ama huzur , samimiyet ve mutluluk bugünlerle karşılaştırıldığında kat be kat fazlaydı.
Meydan mahallesinde oturduğumuz yıllarda, komşularımız içinde sadece TPAO'da bahçıvanlık yapan rahmetli Şaban - Ziynet Şahiner ve Remzi - Şevkiye Arıç çiftinin evlerinde TV vardı. Tabii 70’li yılların başından bahsediyorum.
Evlerinde TV olmayan aileler olarak cümbür cemaat, mekanları cennet olsun , akşamları bu komşuların evlerine sık sık TV izlemeye giderdik.
Bir gün ekşi yüzle karşılandığımızı hatırlamam. Böyleydi çünkü o zamanlar komşuluk...
O kadar kalabalık olurduk ki , çay bardağı yetmezdi, biz çocuklar su bardağında içerdik çayı.
O zamanlar TRT'de paket programlar olurdu ve yayın saati kısaydı. İstiklal marşı ile yayınlar sona erer ve ardından ekranda " Televizyonunuzu kapatmayı unutmayınız " uyarısı çıkardı.
Haber spikerleri Tuna Huş ve Aytaç Kardüz o dönemin bilindik simalarıydı. Birde erovizyon yarışmalarından tanıdığımız Bülent Özveren...
Yılbaşı geceleri bir kaç komşu bir evde toplanılır, ekran karşısında annelerimizin hazırladığı yiyecekler eşliğinde programlar soluksuz izlenirdi. Özellikle de Öztürk Serengil'in " Gülünüz güldürünüz " programında kahkahalar havada uçuşurdu.
Charlie'nin melekleri , Küçük Ev , Uzay yolu , Görevimiz tehlike, Genç doktorlar, Kaçak, Komiser Colombo , Beyaz gölge, Heidi , Flamingo yolu, Mavi ay, Arı maya , Zengin ve Yoksul , Bonanza , Köle Izaura , Dallas ve Mohikanın sonu ilk etapta aklıma gelen yabancı diziler...
Bir de İnönü'nün cenaze merasimi ile Kıbrıs savaşı haberlerini hayal meyal hatırlıyorum, TV'de yayınlanmıştı.
O dönemlerde Nordmende,Schaub Lorenz, Grundig , Sharp , Philips , Telefunken , Saba ve Blaupunkt marka siyah - beyaz televizyonlar vardı. Sonraları önlerine renkli cam konulan bir dönemde yaşandı. Bu TV'ler regülatörle çalışırdı. Annelerimiz cihazın ısınmasına yol açmasına rağmen, üzerine el işi dantel örtü koymaktan asla vazgeçmedi.
Uzay yolu dizisinden o kadar çok etkilenmiştim ki evdeki çaydanlığın tutacağını sökmüş, Uzay tabancası olarak belime sokup oynuyordum. ( Çaydanlığın sapı dizideki Uzay tabancasına çok benzerdi ) Uzay gemimizde rahmetli Cesur Koyuncu'nun eşi Fatma hocamızın babasının evlerinin balkonuydu. Dikdörtgen ve etrafı korunaklı balkon Uzay gemisini andırıyordu.
Çocukluk işte; Mohikanın sonu dizisini izledikten sonra kafamıza tavuk tüyü takıp komançi oluyorduk. Ama bu dizilerin içinde birini ayırırım, bize büyük ilham oldu ve Batman'ın ilk basketbol takımını kurmuştuk. Evet " Beyaz gölge " dizisinden bahsediyorum. ( Basketbol takımımız ile ilgili fotoğraf ve detayları bu sayfada eski paylaşımlarımın içinde bulabilirsiniz )
Birde hala unutamadığım sabaha karşı heyecanla bekleyerek izlediğimiz Muhammed Ali Clay'jn Foreman ve Fraizer ile oynadığı unvan maçları vardı. Rahmetli Remzi Arıç ve çocukları ile birlikte onların evinde heyecanla bir boks maçı izlemiştik, efsaneydi...
Yerli yapım olarak Kaynanalar dizisini çok severdim, hele jenerik müziği hâlâ kulağımda.
Moğollardan Cahit Berkay'ın yaptığı dizi müziğindeki kullanılan özellikle Iklığ sesi ( Eski bir Türk sazı ) muhteşemdi.
TV 'nun etkisiyle mahallede kendi aramızda oynadığımız maçlarda kimimiz Cruyff , kimimiz Kempes , kimimiz Gerd Müller, kimimiz de Mayer olurduk.
Evet o sihirli kutunun böyle bir gücü vardı işte.
Pazar sabahı western filmleri,aynı gün akşamı spor stüdyosu ve ardından İpek yolu dizisi unutamadıklarımdan...
1980 yılından 1981 yılına geçerken yılbaşı gecesinde dansöz Nesrin Topkapı ilk kez televizyona çıkmıştı. 1981 yılının başında elektrik kısıntısı nedeniyle televizyonun gece yayınları 3 saate indirilmişti.
Zaten o yıllarda özellikle TV lere çıkarılmayan Orhan Gencebay ve Ferdi Tayfur gibi arabesk müziğin babaları yılbaşında gece 00.00 dan sonra tadımlık ekrana çıkarılıyordu.
1984 yılında renkli yayına geçişle birlikte artık çok şey değişmişti.
Özellikle sinemalar teknolojiye yenilmiş, artık aileler gitmez olmuştu.
Sonraları Batman'da video kaset kiralama furyası yaşandıysa da ,o da çok fazla tutunamayıp tarihe karışacaktı.
1985 yılında komşumuz Atakav ticaretten Beko marka ilk renkli televizyonumuzu almıştık.
Çok heyecanlıydım, çünkü artık maç seyrederken tuttuğum takımın formasının renklerini ve saha zeminini , gerçek renginde görebilecektim.
Günümüzde Z kuşağının pek televizyona ilgisi yok,hatta hiç yok desem abartmış olmam.
Değişen dünya, gelişen teknoloji ile ilgi alanları değişkenlik gösteriyor.
Ama TV muş , diziymiş hikaye ben o zamanlardaki dostlukları ve samimiyeti özlüyorum. Ne mutlu ki o dönemi yaşamışız, hem de Batman'da...
YAZARIN DİĞER YAZILARI