?>

DİYARBAKIR VE MARDİN’DE YAŞANAN YANGINLAR VE HUKUKİ SÜREÇ

Av. Tahir Zaman

7 ay önce

Öncelikle yangında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet ,yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz.   
Olayla alakalı halen incelemeler devam ederken hem yangın felaketinin  öncesinde hem de sonrasında büyük bir ihmaller zinciri olduğunu üzülerek belirtmek istiyoruz. Yangın afetinde  Dedaş firmasının büyük bir ihmali olduğu belirtiliyor. Zira köylüler defalarca kez elektrik akımını ileten direklerin uygun olmadığını , elektrik direklerinde sürekli kıvılcım çıktığını ayrıca günün belirli saatlerinde elektrik kesintisi yapıldığını elektrik kesintisi sebebiyle havanın sıcaklığı ile gevşeyen elektrik tellerine birden elektrik verilince orada bir kıvılcıma sebebiyet verildiğini ve elektrik direklerinin çok eski olmasından dolayı endişelendiklerini Dedaş’a defalarca kez bildirmişlerdir. Ayrıca Elektrik Mühendisleri Odası Diyarbakır Şubesin de hazırladığı raporda, yangın bölgesinde anız olmadığını ve hatların geçtiği güzergahlarda yangına karşı bir önlem alınmadığını açıklamıştır.
8 Haziran 2023 tarihinde gene aynı yere yakın bir yerde yangın afeti meydana gelmiştir. 2023’te yaşanan afet neticesinde açılan davada Dedaş firması asli kusurlu bulunmuştur. Dedaş firması o zaman da yangının anızlar neticesinde oluştuğunu beyan etmiştir.
Söz konusu olaya hukuki bir perspektiften bakmak gerekirse;
Olayda ihmali veya kastı bulunan kişiler ve elektrik sağlayıcısı firma açısından hem Tbk bağlamında tazminat sorumluluğundan ve Türk Ceza Kanunu bağlamında da cezai müeyyideden bahsedilmesi gerekir.
Kanunumuz elektrik enerjisi naklini tehlikeli kabul etmekte ve sorumluluğu ona göre tayin etmektedir. Bu hâlde tehlike sorumluluğunun söz konusu olduğu kabul edilmektedir. O nedenle sorumluluğun kapsamı, sorumluluk sebebine tabi olmaktadır. Zararı gidermekle yükümlü olan, tesisin tehlikesi nedeniyle zarara katlanması gereken elektrik sağlayıcısı firma ve gerekli denetimi yapmayan idaredir.
Bu şekil elektrik sağlayıcısı olan enerji şirketlerinin dikkat ve özen yükümlülüklerini yerine getirmesi ve ilgili devlet kurumlarının da bu şekil hizmet veren elektrik sağlayıcısı firmaları denetlemesi  aksi takdirde oluşabilecek zararlardan sorumlu olacağı Tbk. 69. ve 71.Md. ve Yargıtay içtihadlarınca  sabittir. Ayrıca afetten ötürü vefat eden ve yaralanan kişilerle alakalı ihmali veya kastı bulunan kişilerle alakalı da Birden Fazla İnsanın Ölümüne ve Yaralanmasına Sebebiyet Verme' (TCK md. 82/1-c), 'Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Düşürülmesi' (TCK md. 170) 'Görevi Kasten Kötüye Kullanma, İhmali Davranışla Ölüme Sebebiyet Verme (TCK md. 83) suçundan ötürü yargılanması gerekmektedir.
Öte yandan, her ne kadar elektrik sağlayıcısı firma özel sektöre bağlı olsa dahi yaptığı hizmetin kamu hizmeti niteliğinde olduğu açıktır.kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin, hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetimi, Anayasasının 125.maddesi ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda belirtilmiştir. Bu durumda ilgili kamu hizmetini iyi denetlemeyen, ve oluşabilecek afetlere herhangi bir önlem almayan idarenin de hizmet kusuru olduğunu oluşan zararları tazmin yükümlülüğünün bulunduğunu belirtmek gerekir.
Umarım ihmali bulunan kişi veya kurumlarla alakalı yargı mercileri en doğru tespiti yapabilir.
 
YAZARIN DİĞER YAZILARI