ERGENLERLE DOĞRU VE SAĞLIKLI İLETİŞİM
Dünyanın en değerli çocuğuna sahip olan Sevgili Anne/babalar;
Çocuğunuzun dünyaya geldiği ilk andan itibaren sürekli çocuğunuzun etrafında pervane olduğunuz, onun fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını karşılayabilmek adına sürekli çaba gösterdiğiniz, çocuğunuz hasta olduğunda sabahlara kadar başında nöbet beklediğiniz çocuğunuz gözlerinizin önünde yavaş yavaş büyüdü. Artık çocuğunuzun kendine özgü düşünce yapısı, çevreden edindiği ve sizden aldığı düşünce kalıplarıyla harmanladığı bir karakter yapısı ve oluşturmaya çalıştırdığı bir kimlik yapısının geliştiği görmektesiniz. Sevgili anne/babalar çocuğunuzu eleştirirken lütfen şunu unutmayın: Çocuğunuzdan, 30 yaşında bir yetişkin olgunluğu beklemek size derin hayal kırıklığı yaratır ve siz de yoğun kızgınlık meydana getirir. Siz onun geçirmiş olduğu çağları yaşadınız ama o sizin şuan ki düşünce yapınızı, neler hissetiğinizi ve nasıl bir beklenti içerisinde olduğunuzu kavrayamaz Ergenlik bir süreçtir ve bu sürecin en önemli dinamikleri sabır, hoşgörü, tahammül ve kaliteli iletişimdir.
Ergenlik üzerine pek çok şey söylenegelmiştir ve söylenmeye de devam edecektir. Çünkü bahsedilen bu ergenlik dönemi hem ergen hem de anne/babalar için çoğu zaman zor ve zahmetli geçebilmektedir. Duygu ve düşünceleri çok hızlı değişen, kendi iç dünyasında tutarsızlık yaşayan ergenin bu tavırları karşısında çoğu zaman anne/babalar rahatsızlık duymakta ve süreci anlamlandırmakta zorlanmaktadırlar. Ergen kendini gösterme çabasına girecek ve artık büyüdüğünü ispat etmek adına girişimlerde bulunacaktır. Kısacası kabul görmek ve değer görmek isteyecektir. Yetişkinler bu durumu bir karşıt gelme davranışı olarak değerlendiği için bu isteklere tepkisel yaklaşacak ve süreçte bazı iletişim problemleri ortaya çıkabilecektir. Peki; ergenlik sürecinin hem çocuk hem de yetişkinler adına daha az stresli ve sağlıklı ilerlemesi adına neler yapılabilir, bu konuda işlevsel reçeteler sunalım.
Açık ve sağlıklı iletişim: Yetişkinler ve çocuk arasında duyguların ve düşüncelerinin paylaşılabildiği, karşılıklı olarak bu iletişim sürecinde saygının ve sevginin hâkim olduğu bir dil ve konuşma tarzı tercih edilmelidir. Sürekli öğüt veren, sürekli emirler yağdıran bir anne/babanın bu tavırları çocuğun gönül kapılarının kapanmasına ve yüreğinde duygusal duvarlar örmesine neden olabilecektir. Ergen duygu ve düşüncelerini ifade edebilmeli, ebeveynler bu süreçte geri bildirimlerle süreci desteklemeli ve iletişim kanalları her zaman açık tutulmalı, sevgi ve şefkatle harmanlanmalıdır. Hiçbir şeyi ailesiyle paylaşamayan, sürekli duygu ve düşünceleri bastırılan ergen, içine taksit taksit biriktirdiği bu kızgınları/kırgınları fırsatını bulduğu ilk anda peşin peşin ortaya dökecektir.