?>

İYİLİK VE GELECEĞİ İNŞA

Prof. Dr. Şemsettin Dursun

10 saat önce

İçinde yaşadığımız bu buhranlı ve bunalımlı çağda, dünyayı yaşanabilir kılmak için, iyiliği kuşanmak gerekir. Bu küresel kötülüğe karşı, küresel ölçekte bir iyilik hareketine ihtiyaç vardır.
İyilik; başkasının derdiyle dertlenmektir, fıtrat istikametinde hayatımızı inşadır, merhameti kuşanmaktır, infaktır, adaleti sağlamak ve empatik davranmaktır. Bu kriterler çerçevesinde hayatımızı inşa ettiğimiz zaman, en azılı İslam düşmanlarının bile İslam’a sığındıklarına, sarıldıklarına geçmişte şahit olduk ve günümüzde şahit olmaktayız. Yaklaşık 600 gün Kassam Tugaylarında esir kalmış İsrail askeri, bırakılırken Kassam Mücahitlerinin alnından öperek ayrılıyor. Bu durum, dünya insanlığının yüreğini harekete geçirmekte ve Hamasın haklı davasını, her türlü aksi propagandaya rağmen dünyada karşılık bulmasına ve yüreklerde taht kurmasına zemin hazırlamaktadır. Sezai Karakoç; “İslam’ı öyle canlı ve diri yaşa ki, seni öldürmeye gelen sende dirilsin.” diyerek, Peygamber efendimizi öldürmeye giden Hz. Ömer’in nasıl İslam’la şereflendiğine dikkat çekmektedir.
Gazze’li İmam Şafii, “İslam kal (söylem) dini değil, hal dindir.” Yani İslam, söylem dini değil, yaşam dinidir. Söylemlerimiz ve eylemlerimiz örtüşürse bir anlamı vardır. O zaman muhataplarımıza mesajımızı iletmiş ve mesajız yerini bulmuş olur.
 Bu da rol model insan olmamızı ile alakalıdır. Rol model birey vardır, rol model aile vardır, rol model toplum vardır ve rol model kurum vardır. Bizler birey olarak; hal ve hareketlerimizle, tutum ve tavırlarımızla, davranışlarımızla, çevremize örnek olmak, rol model olmak durumundayız. Sonra çocuklarımızla; sevgi, ilgi ve bilgi parametreleri çerçevesin rol model aileyi inşa ederiz. Bu Rol model aileler, rol model toplumu inşa eder. Eğer bir kurumun başında isek, aynı kriterler çerçevesinde rol model kurum inşa etmenin gayreti içinde oluruz. İki toplumsal katman çok önemlidir. Bunlar; öğretmenler ve imamlardır. Bu iki toplumsal katman dirilirse, ümmet dirilir.
Çağımızın vebası olan “anlamsızlık” ve “amaçsızlıktan” türeyen ve Bağışıklık sistemimizi zayıf düşüren korku, kaygı ve stresten kurtulmanın yolu fıtrat nizamı İslam ile kopmaz bağlarla bağlanmaktır. Zira insanın en büyük kaybı, anlam kaybıdır. Varlığının, varoluşunun anlamını, güzelliğini, hikmetini ve tasavvurunu yitirmesidir. Oysa hayatımız çok anlamlıdır. Yaşadığımız bu hayatı iman ve istikamet üzere sahih bir idrak, selim bir akıl ve sağlam bir yürekle anlamlandırabiliriz. Hayat çok anlamlıdır, zira iki dünyanın saadeti buna bağlıdır. “Anlamsızlık”, iki dünyayı da kaybettirir.
Yarım adamların yarım adımlarıyla mesafe alınamaz. Yarım kişilikler, Karışık zihinler ve daralmış vicdanlarla toplumsal gelecek ve tasavvur inşa edilemez.” Toplumun tasavvurunu, kök değerlerini, ruh köküne bağlı kültür kodlarını hesaba katan bir anlayışla geleceği inşa etmek temel görevimiz olmalıdır.
Güzel bir geleceği inşa etmek için; bir derdimiz, bir iddiamız, bir davamız ve bir irademiz olmalı. Bizi geleceğe taşıyacak olan hiç kuşkusuz, sorumluluklarımız ve Salih amellerimizdir. Her türlü kaygıdan, korkudan, endişeden sıyrılarak; ilim, irfan, iman, donanım ve özgüvenle yola revan olmak, geleceğin inşasında önemli parametrelerdir. Geleceği inşa ederken, uzun farları yakarak, geleceğe dair planlarımız, projelerimiz ve projeksiyonlarımız olmalı. Planı, Projesi ve projeksiyonu olmayanın geleceği olmaz. Geleceğimizin temelini hiç gecikmeden hemen bugün atmalıyız ve kendimize olan özgüvenimiz üst sevide olmalı. Sahip olduğumuz potansiyel akıl, ziyadesiyle vardır. Önemli olan bu potansiyel aklı, kinetik akla dönüştürmek.
 
YAZARIN DİĞER YAZILARI