MEMLEKETİN ASIL MESELESİ
Günlerdir Batman Gazetesi başta olmak üzere İlimizdeki diğer yerel basını da takip ediyorum.
Gündem yoğun, farklı güncel konular ve şehrin sorunlarını anlatan haberler.
Lakin her zaman memleketlerde sorunlarda olur, çözümler de aranır ve işlerde yapılır.
Bugün her şehrin farklı sorunları vardır
Çözümlenmeyecek sorun yoktur aslında
2022 yılının bu son aylarında Batmanda önemli konuların başında gelenler; yeni yatırım alanlarına ihtiyaç duyulması, kentsel dönüşüm projelerinin İluh Deresi dışında bir yerde başlaması, imar sorunları, hayvancılığın bitme aşamasındaki vahim durumu, kira ve konut fiyatlarındaki aşırı artışlar…
Batmanda şehir içinde ve dışında yaşanan kazalar, darp-kavga olayları
Yine her yerde olduğu gibi uyuşturucu ve hırsızlık meseleleri
Evet, bunların tümü neredeyse başka şehirlerde de yaşanan sorunlardır.
Demin söz ettiğimiz üzere çözümü mümkün olan da var, maalesef devam edecek olanı da var.
Suç oranımız bayağı yüksek
Bana sorarsanız asıl sorunumuz hırsızlık vakalarıdır.
En önemli suç hırsızlıktır.
Önce suç meselesini irdelediğimizde; toplumlarda insanların arasındaki ilişkileri bozan, toplum içindeki dayanışmayı zayıflatan ve toplumun sosyal yapısını temelinden sarsan sosyal bir problemdir. İnsanlığın başlangıcından günümüze kadar gelen süreçte her zaman var olmuş, toplumların gelişmesine paralel olarak zaman içinde çeşitli değişikliklere uğramış, bilimin gelişmesine paralel olarak çok değişik yönlerden ele alınmış ve insanoğlunun sahip olduğu o andaki bilgi birikimleri ile de açıklanmaya çalışılmıştır.
Hırsızlık suçu, insanın toplumsal hayata geçmesi ile birlikte karşılaşmaya başladığı, insanlığın gelişmesi ve mülk ediniminin artmasıyla birlikte çeşitlenerek arttığı ve günümüzde de işlenen suçların içerisinde en fazla ön plana çıkan bir suç türüdür.
İnsanlarda din, iman, ölüm akla gelmediği; ahlakın, prensiplerin oturmadığı süreçte her şey mümkün olabiliyor.
Hırsızlık vakaları artık ahlak, karakter bozacak düzeye gelmiş durumda.
Her gün onlarcası yakalansa da maalesef ve esefle belirtelim ki yerine yenileri gelmektedir.
Rahmetli Erbakan Hocanın güzel bir sözü vardı “herkesin yanına bir polis veremezsiniz. Polis verseniz bile ahlak yoksa yine yapar”
İnsanlardaki bu ahlaki çöküntüyü günlük yaşamımızda yaşanan bu menfi olaylardan görebilirsiniz.
İstatistiklere baktığınızda Türkiye’de işlenen asayiş olaylarının % 27’si, yani yaklaşık her dört suçtan biri hırsızlık suçudur. Ayrıca, suç kayıtlarına yansımayan veya kolluğa bildirilmeyen pek çok hırsızlık suçunun da var olduğu düşünüldüğünde, söz konusu suçun boyutları çok daha iyi anlaşılabilecektir. Genel olarak yaşanan olaylardan hırsızlık suçunun, hayata ve vücut dokunulmazlığına karşı suçlar ile hürriyete ve şerefe karşı suçlarla birlikte ilk üç sırada yer aldığı görülmektedir. Aynı zamanda hırsızlık suçu, yüksek faili meçhul oranı, kişilerde yarattığı suç korkusu ve hayatlarının her anına yansıyan maddî ve manevî etkileri nedeniyle, çözüm üretilmesi gereken öncelikli suçlardan biridir.
Hırsızlık toplumsal bir kural olarak yasaklanırken, genel bir yaptırıma tâbi tutulması, mülkiyet düzeninin ortaya çıktığı dönemlere rastlamaktadır.
Ayrıca hırsızlık usçuna verilen cezalar caydırıcı değildir.
Ağır müeyyide olmadığından bu suç önlenememektedir.
Hırsızlık suçuna bakarsanız farklı toplumlarda toplumun yapısına göre cezalar verilmektedir.
Bu suça verilen tepkiler ve cezalar, toplumdan topluma değişim göstermiştir. Kimi toplumlarda öldürme cezası gibi katı cezalar verilirken, kimi toplumlarda daha hafif cezalar verilmiştir. Örneğin eski Hindistan’da karşılığının misliyle iadesi ceza olarak belirlenirken, Sümerler ve Babilliler tarafından hazırlanan Hammurabi Kanunları, nitelikli hırsızlığı idamla cezalandırmıştır. İslam hukukunda ise hırsızlık, Allah’a karşı suçlar arasında sayılarak, organların kesilmesi gibi ağır cezalar öngörülmüştür…
Bizim de temennimiz hırsızlık suçuna verilen cezaların çok ama çok ağırlaştırılması gerekmektedir.