İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde görev yapan Batmanlı hemşehrimiz Cumhuriyet Savcısı Asım Ekren, “Anız Yakmak Tarımsal Faaliyet mi Suç mu” başlıklı makalesinde toplumu aydınlatan önemli bilgilere yer verdi.
Basın yayın, internet-sosyal medya mevzuatı,
Spor mevzuatı,
Düzeltme ve Cevap,
İstinaf ceza uygulamaları,
Örnek şablon ve yazışma kurulları,
Doktor ve sağlıkçılara yönelik şiddetin hukuki boyutu,
Fikir ve sanat eserleri, bandrol gibi daha çok güncel hukuk konularında 15 kitap ve çok sayıda makaleleri yayınlanan ve mesleki anılarına dair “adliye koridorları düşün c gül” isimli kitabın da yazarı olan hemşehrimiz Cumhuriyet Savcısı Asım Ekren, daha temiz ve canlıların kendi doğal ortamlarında yaşadıkları çevrelerin artması amacıyla kalem aldığı yazısında ‘Anız yakma davranışı, insani olmamasının yanında ayrıca suç mudur? Hali hazırdaki hukuktaki yeri nasıldır? Anız yakan hakkında ne gibi yasal işlem yapılabilir? Hukuki olarak onu bekleyen yaptırımlar ne olabilir? Ana başlıklarıyla enine boyuna bilinmesi gereken çok önemli detayları görebilmek mümkün.
CANLILAR DİRİ DİRİ YANIYOR
“Buğday veya mısır ekili tarlanızı biçtiniz. Tarlada hasat sonrası kalan köklü buğday, mısır veya ot sapları, kısaca ifade edersek ürün toplama sonrasında tarlada kalan kalıntılar anızdır. Anadolu’muzda, özellikle Güneydoğu Bölgemizde, memleketim olan Batman ve civarında geçmişten gelen bir bakış açısı vardır: Tarlanın biçilmesinden sonra anız yakmak. Yaz dönemi ve anızın kuru kalıntılardan oluşması nedeniyle bir kibrit ile binlerce dönüm arazinin üst kalıntısı saatler içinde yanabiliyor. Bir anda sarı olan bir tarla görüntüsü, insanın içini karartan siyaha bürünüveriyor. Sadece görüntü olsa hadi neyse. Tarlada kaç tane kuş yuvası içindeki yumurta veya yavrular, aklımıza gelen kaplumbağa, yılan, kertenkele gibi sürüngenler, böcekler, kemirgenler vs hangi canlı varsa diri diri yanarak küle dönüyor.
ZARARI ÇOK
Bu yakma eylemi, zaman zaman henüz biçilmemiş yakın tarlalara sıçraması sonucu tarladaki ürünü de yakmaktadır. Rüzgar gibi nedenlerle kontrolden çıkarak yerleşim yerlerine sıçradığı, dumandan oluşan düşük görüş mesafesi nedeniyle trafik kazalarının meydana geldiği olaylar az değildir. Uyap’tan sorgulama yaptığınızda karşınıza çok sayıda mahkeme kararı çıkmaktadır. Bu sayılardan kat be kat fazlası ya valilik – kaymakamlıklarca idari yaptırıma tabi tutulması veya hiç işleme tabi tutulmaması nedeniyle mahkemelere yansımamıştır. Cumhuriyet başsavcılıklarındaki ön ödeme nedeniyle verilen karara konu yangınlar da bu sayıya dahil değildir.
İNSANI İLİKLERİNE KADAR RAHATSIZ EDİYOR
Ziraat veya bu işin uzmanlarına göre son derece yanlış olan bu yakma yönteminin tarlaya faydası olmadığı gibi fiziksel, kimyasal, biyolojik zararları çokmuş. Toprağın alt ve üst katmanında verimi düşüren zararlar verilmektedir. Yakılan alana yakın yerdeki yerleşim yerinde havaya karışan duman, insanın iliklerine kadar rahatsız edici ve özellikle kronik bazı hastalıkları olanlarda, yaşlı ve çocuklarda nefes almakta sıkıntılı anlar verdiği de işin bir başka yanıdır. Gerçi bundan rahatsız olmak için hasta, yaşlı ve çocuk olmaya gerek de yoktur.
TEMİZ HAVA İHLAL EDİLİYOR
Dini yönden birçok canlının yanması, insanların temiz hava hakkının ihlal edilmesi, insanların can ve mal güvenliğinin en azından tehlike ile karşı karşıya gelmesi gibi durumlar, kul hakkının ihlali olmakla birlikte bu konu, din görevlilerimizin ilgi alanına girdiği için çok da söz söyleme hakkımız olmaz. Biz meselenin hukuki boyutuna bakacağız.
CEZASI VAR
Anız yakma davranışı, insani olmamasının yanında ayrıca suç mudur? Yoksa basit bir tarımsal faaliyet midir? Daha doğrusu hali hazırdaki hukuktaki yeri nasıldır? Anız yakan hakkında ne gibi yasal işlem yapılabilir? Hukuki olarak onu bekleyen yaptırımlar ne olabilir? Öncelikle bunun bir yaptırımının, hem adli hem de idari cezasının olduğunu, maddi ve manevi tazminatı gerektirebileceğini belirtelim.
HAPİS CEZASI VERİLEBİLİR
Ceza hukuku yönünden genel güvenliği yangın çıkarmak suretiyle tehlikeye sokmak suçunu oluşturabilir. Duruma göre 5237 sayılı Ceza Kanunu’nun 170 ve 171. maddeleri uyarınca üç aydan bir yıla veya altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilir. Bu suç şikayete bağlı değildir. İlgili görevlilerce işlem yapılması zorundur. Aksi halde yani bir şekilde bildiği, duyduğu, gördüğü halde işlem yapmayan kolluk veya diğer kurum görevlileri yönünden 5271 sayılı CMK'nın 161. maddesi delaletiyle 5237 sayılı TCK'nın 279. maddesi uyarınca, kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçu oluşabilir. Cumhuriyet savcısının bu suç için soruşturma izni istemesine gerek olmadığını da belirtelim.
KİMLER İHBAR EDİLEBİLİR?
Her iki suç, yani hem anız yakma hem de işlem yapılmaması suçları şikayete bağlı olmadığından ve kamu adına, doğrudan yürütülmesi gereken suçlar olduğundan her vatandaş ihbar edebilir. Bu suçun sadece bulunduğumuz yerde işlenmesine de gerek yoktur. Komşu il veya ilçede işlenmesi fark etmez. Başka yerdeki anız yakmayı bulunduğumuz yer başsavcılık, emniyet ve jandarma makamlarına ihbar edebiliriz. Eğer bundan bir zararımız olmuş ise zaten şikayet hakkımız vardır. Bulunulan yerdeki ihbarlar için evrak başsavcılık tarafından suç yeri başsavcılığına gönderilir. Örneğin Diyarbakır’a bağlı komşu olan Bismil ilçesindeki anız yakmayı Batman’da şikayet konusu yapabiliriz. Bulunduğumuz yerdeki eylemi ise bulunduğumuz yere ihbar yapılmasında zaten tereddüt yoktur.
BERAAT KARARI BOZULMUŞTUR
Tarlasındaki otları yakan kişinin eyleminin TCK’nın 171. maddesi uyarınca verilen iki aylık hapis cezası Yargıtay tarafından da isabetli görülerek cezası onanmıştır. (Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 30.09.2013, Esas No: 2012/23572, Karar No: 2013/23861) Bir başka kararda anız yakma olaylarının yaygın olduğu bölgede, dosyadaki deliller itibariyle sanıkların cezalandırılması gerektiği belirtilerek bu yönden verilen beraat kararı bozulmuştur. (8.CD, 27.11.2013, E.No: 2012/24113, K.No: 2013/28191) Geçen ay verilen yeni kararda sanığın anız yakmak suretiyle taksirle yangına neden olma eyleminin sabit olduğu belirtilmiştir. (8.CD, 22.05.2023, E.No: 2021/9598, K.No: 2023/3488) Yine sanığın tarlasındaki anızları yakması sonucu, çıkan rüzgârın etkisiyle etraftaki diğer arazilere de zarar vermesi şeklinde gerçekleşen eyleminin TCK'nın 171. maddesinde tanımlanan taksirle yangına neden olma suçunu oluşturduğuna karar verilmiştir. Örneğin 8.CD, E.No: 2021/3, K.No: 2022/12613) Bu şeklide benzer çok sayıda karar olduğu söylenebilir. (Örneğin 8.CD, 05.06.2018, E.No: 2016/10268, K.No: 2018/6444; 8.CD, 01.06.2016, E.No: 2015/14671, K.No: 2016/7226; 8.CD,11.03.2015, E.No: 2014/33221, K.No: 2015/13487 ilamları bu yöndedir.
KABAHATLER KANUNU YÜRÜRLÜĞE GİRDİ
Bir kısım yerlerde veya yorumlarda anız yakmanın yetkili merciin emirlerine itaatsizliği düzenleyen TCK’nın 526. maddesindeki suçu oluşturduğu söyleniyor. Hâlbuki bu madde 01.06.2005 tarihinde yürürlükten kaldırılan 765 sayılı eski TCK’nın hükmüdür. Dolayısıyla yürürlükten kaldırılan bir madden işlem yapılması imkanı yoktur. 5252 sayılı Kanun’un yollamalar başlıklı 3. maddesine göre mevzuatta, yürürlükten kaldırılan TCK’ya yapılan yollamalar, 5237 sayılı TCK’da bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelere yapılmış sayılır. Eski TCK’da suçlar cürümler ve kabahatler diye ikiye ayrılıyordu. Sonraki düzenlemede bu sistem tamamen değiştirilmiştir. Yeni TCK’da kabahat oluşturan eylemler yer almamıştır. Bunun yerine 5326 sayılı Kabahatler Kanunu yürürlüğe girmiştir. Eski TCK’nın 526. Maddesinde yer alan suç kabahat olarak düzenlenmişti.
BU GÖRÜŞ HER ZAMAN İSABETLİ DEĞİLDİR
Dolayısıyla cürüm olmadığı için eski TCK’nın 526. maddesinin karşılığı yeni TCK’da yoktur. 526. maddesinin karşılığı olabilecek madde, Kabahatler Kanunu’nun emre aykırı davranışı düzenleyen ve idari para cezasını gerektiren 32. maddesi olabilir. Bu durumda anız yakmanın bu madde gereğince idari para cezasına tabi olup olmayacağı tartışılabilir ancak kanaatimizce bu görüş her zaman isabetli değildir. Çünkü Kabahatler Kanunu’nun içtimayı düzenleyen 15. maddesine göre bir fiil hem kabahat hem de suç olarak tanımlanmış ise, sadece suçtan dolayı yaptırım uygulanabilir. Ancak, suçtan dolayı yaptırım uygulanamayan hallerde kabahat dolayısıyla yaptırım uygulanır. Yeni TCK’nın 170 ve 171. maddelerinde genel güvenliğin kasten–taksirle tehlikeye sokulması suçları düzenlenmiştir. Anız yakmak, duruma göre bu suçların unsurunu oluşturabildiğine göre idari para cezası değil adli olarak hapis cezasını gerektiren bir eylemi oluşturur. Eğer fiil kasten değil taksirle olmuş ve başkalarının hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olmamış ise kabahatten idari para cezası verilir. Bu halde idari para cezasına Kabahatler Kanunu’nun 32, 23 ve 24. maddeleri uyarınca duruma göre emri veren idari makam, cumhuriyet savcısı ve mahkeme tarafından karar verilir.
ORMANA YAKIN YERDE ANIZ YAKMAK AYRI SUÇTUR
Anız yakılan yer eğer ormanlık alana 4 km mesafede ise 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 75 ve 110. maddelerine göre bir yıldan üç yıla kadar hapis ve adlî para cezasını gerektirir. Ormana yakın bir yerde anız yakmak ayrı bir suçtur. Örneğin Yargıtay 19.CD, 23.02.2021, E.No: 2020/3520, K.No: 2021/1933; 19.CD. 04.09.2019, E.No: 2017/6283, K.No: 2019/6983 ilamları bu yöndedir.
İLGİLİ KURUMLAR YAKAN HAKKINDA TAZMİNAT DAVASI AÇABİLİR
Diyebilir ki anız yakmak şikâyete bağlı olmayan ve ilgili kamu görevlilerinin işlem yapmak zorunda oldukları bir suçtur. Cezanın yanında söndürme çalışması yapan kurumlar yönünden ayrıca bu nedenle yapılan söndürme faaliyeti masrafları dahil olmak üzere meydana gelen maddi zararın, anız yakandan tazminat yoluyla tahsil edilebileceğini de bilmek gerekir.
YASAL ZORUNLULUK OLDUĞUNDAN İLGİLİSİ ARAŞTIRILACAKTIR
Bu konuda duyarlılık ve farkındalık önemlidir. Her anız yangınında vatandaşlar duyarlı olup onlarca ihbarı ilgili başsavcılıklara, emniyet veya jandarmaya yaparsa illa ki hem yapılan ihbar hem de yasal zorunluluk olduğu için ilgilisi araştırılacaktır. Hakkında yasal işlem yapılacaktır. Bulmak da zor değildir. Eğer ilgililer pasif kalıyor ise bu durum ilgilileri de mecburen harekete geçirecektir. Vatandaş “neme lazımcılık” yapar ve ilgililer de pek oralı olmazsa zor ki zor bir sonuç çıkabilir. İhbar-şikayet yöntemiyle her anız yakan kişi, kendini emniyet - jandarma - savcılık - mahkemede ifade verecek halde görecektir. Bu nedenle gidip gelecektir. Kuvvetle muhtemel ceza da alacaktır. Bu şekilde gittikçe eylemler azalacaktır. Bilinçlenmenin dışında bu yöntem çare olabilir gibi görünüyor.”