Dilencilik sanatı İslam’ın ve insan karakterinin kabul etmediği hatta nefret ettiği kötü hasletlerden biridir. Dilenci kendi dininin yasakladığı ve izzetinin tenkit ettiği bir hastadır. Dilencinin diğer insanların yanında değeri, hatta insanlığı sıfırdır. Bilhassa dilenci kadın ise iffeti, izzeti, hayâsı da zedelenir. Eğer kocası varsa ve buna rağmen karısını dilenciliğe zorluyor ve ya müsaade ediyorsa o kocanın karısı şeran boşanma davasını açabilir. Zira koca karısının nafakasını temin etmeye mecburdur ama kadın kocasının idaresini temin etmeye mecbur değildir. Hele hele dilencilikle hiç değildir. Hatta zorlayan ve ya engel olmayan koca kanunen de üç yıla kadar cezaya mahkûm olur. Onun için Resulullah der ki: “الید العیا خیر من الید السفلی “ üstteki el,(veren) alttaki (açılan) elden daha hayırlı ve şereflidir…” Öyle ise mümkün mertebe sen de elini üstte tut, ver, elini açma. Eğer fakirin gerçekten ihtiyacı varsa ve dilenmiyorsa onun evine git, ihtiyacını karşıla veya cebine gizliden yardımını koy, zengin isen birkaç kuruş değil, bol ver, amma dilenciliği kendine sanat edene verme. İslam’ın ve gerçek insanlığın emri budur, sevabın kesreti de muhtaç olup dilenmeyene vermektir.
Ben birçok ülkeleri gezdim, ne Yahudilerin din mabetleri olan HAVRA çevresinde dilendiklerini gördüm, ne Hıristiyanların KİLİSELERİN etrafında dilencisini gördüm, biz Müslümanlara gelince Camilerin etrafı ve hastane ve sokaklar dilencilerle dolu. Bu onlara haram bize de büyük kusurdur. Yetkililer bu zillete engel olmalıdır.
Dilenci ne kadar toplasa fakirdir, doyum bilmezdir, her zaman zilletlidir, çocuklarını da bu zillete alıştırmaktadır.
Dünyaca mertliğiyle önde gelen Hatam-i Tay’e sormuşlar: Senden daha mert insan var mı? Evet, var der. Şöyle, bir gün nehir kenarındaydım, suyuyla gelen kabukları, kırıntıları yiyen bir adam gördüm, ona dedim ki Hatem’in sofrası nefis yemeklerle dolu, her kes ondan yararlanır, sen burada kabuk ve kırıntıları yersin, sen de git onun sofrasından bol yemek ye. Cevabı şu oldu: bu kabuklar ve kırıntılar minnetsiz olduğu için Hatem’ın minnetli sofrasından iyidir. Sen insandan bir şey istersen senden uzaklaşır, nefret eder, senden kaçmaya çalışır amma Allahtan istersen hem sana yaklaşır, hem seni sever, memnun eder, ben insandan değil, Allahtan isterim.
İşte insandan isteyen ile Allah’tan isteyenin arasındaki fark bu.
Ey dilenci izzetini satma, bak bir Kör dilenci duvar dibine oturmuş;-“Gözleri görmeyen, on çocuk babası şu fakire bir sadaka” diye dileniyordu.
Avucuna bir tek lira bırakan bir kadın merakla sordu;
“Hadi bir iki evlat neyse ama ne yaptın da on çocuğun oldu?”
“Gözlerim görmüyor ama pişmanım, keşke çocuk olmasaydı ve ben de dilenmeseydim” Babnirli Mele