Bilindiği ve göründüğü gibi dünyanın tümü Korona Virüs vebasının müptelası olmuştur. Bu korkunç vebaya karşı korumak ve korunmak dinen, tıbben ve ilmen lazımdır. Koruma ve korunmanın şekli ne olursa olsun ona uymak ve uygulamak dini vecibedir. Koruma ve korunmaya önem vermeyen, kaygı duymayan, mesela kendini tecrit ve İZOLE etmeyen, eve kapanmayan, sosyal mesafeyi ihmal eden, maske takmayan, temastan çekinmeyen kişinin dinen suçlu ve günahkâr duruma düşmesinde ittifak vardır. Zira tıbbın tümü koruma ve korunma şartlarına gerekli ehemmiyet verdiği gibi peygamber (sav) mesajı da bu istikamettedir. Başka bir yazıda beyan ettiğim gibi peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: إِذَا سَمِعْتُمْ بِهِ بِأَرْضٍ فَلَا تَقْدَمُوا عَلَيْهِ وَإِذَا وَقَعَ بِأَرْضٍ وَأَنْتُمْ بِهَا فَلَا تَخْرُجُوا فِرَارًا مِنْهُ “Siz vebanın (bulaşıcı hastalık) bir yerde olduğunu işitirseniz oraya gitmeyin; sizin bulunduğunuz yerde veba varsa yerinizden çıkmayın…”
Bu nebevi tebliğe göre eğer sende bu salgın virüs belirtisi varsa ve zaruret olmadığı halde başkasına bulaştırırsan ve o başkası bundan ölürse sen katil durumuna düşersin. Keza nefsini de ondan korumazsan ve kendi nefsinin ölümüne sebep olursan kendi nefsinin katili durumuna düşersin.
الی التھلكة ولا تلقو بایدیكم “kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın” ilahi ferman (ayet) bu koruma ve korunmayı emir etmektedir.
İslam hukukunda şu hüküm vardır: “eğer düşman sınırımıza yaklaşırsa ona karşı koymak farzı--kifeyedir. Yani milletin bir kısmı karşı koysa kâfi gelir. Eğer düşman içimize girse O zaman karşı koymak far zül-ayıdır. Yani bütün millet, kadın erkek hatta hasta karşı koyacaktır.
İşte bizim şimdiki durumumuz budur, düşman içimize girmiştir. Hepimizin karşı koyması dinen vaciptir, karşı koymayan suçlu duruma düşecek, dünya ve ahiret cezasını çekecektir.
Gözle görülmez, tesiri büyüktür.
Her yerde yakalar, rüzgâr gibidir.
Ondan korunmak da bize vaciptir.
Rabbim, yücesin, her şeye kadirsin.
Babnirli mele