Temizlik; pak, arınmış olmak yani kirli, lekeli, bulaşık, hatalı ve kusurlu olmamak demektir. Temiz olmak için, en başta şirkten ve küfürden uzak bulunmak; ardından da görünen görünmeyen, ahlaki ve manevi kirlerden arınmak icap eder. En büyük temizlik, iman sahibi olmakla sağlanır; abdest, gusül ve günahlardan arınma gibi temizlikler bundan sonra gelir. Hz. Peygamber; ümmetinin durumunu kıyamet gününde ayak ve ellerindeki abdestten hâsıl olacak nurla haşir olacaklarını söylemiştir.(Müslim) Yine burada el ve ayakların yıkanması ve onunla Allah huzuruna temiz bir şekilde çıkması murad edilmiştir. Allah, “Ey iman edenler! Müşrikler ancak pisliktir”(Tövbe:28) demiştir. Hikmet ehli, “Elbisesi temiz olanın kaygısı az olur… Temizliğe dikkat eden, gönülleri fetheder; temizliği ve hoş kokusuyla kendisini sevdirir” demişlerdir. Hz. Peygamber arkadaşlarına, “Benim yanıma niçin sararmış dişlerle geliyorsunuz?(Ahmed) diyordu. Zahit olduklarını iddia eden kimseleri gördüm, insanların en pisleri idiler. Çünkü onlar yollarını ilimle çizmemişlerdi diyordu Ebül Ferec.
İslam, beden sağlığıyla temizliğine büyük ölçüde önem verir. Temizlik ve sağlık konuları en önemli konular arasındadır. Yıkanıp temizlenmek, sadece farz hallerinden ibaret değildir. Bazı insanlar, rehavetten dolayı mezkûr haller dışında yıkanmayı ihmal etmektedir. Bu nedenle İslam, buluğ çağına varmış her Müslümana cuma günleri, yıkanmayı emretmiştir. Hz. Peygamber, “Baliğ herkese cuma günü yıkanmak, misvak kullanmak ve güzel koku sürmek bir vecibedir.”(Müslim) Güzel koku, ruha ferahlık veren, insanı neşe ve sevince sevk eden ziynettendir. “Cuma, müminler için bir bayramdır. Binaenaleyh cumaya giden yıkansın”(İbn Mace) demişlerdir. Sen’ani; Sübülü’s-Selam’da ağız ve diş temizliği hakkında Hz. Peygamber’den yüz hadisin rivayet edildiğini zikretmiştir. Böylece Hz. Peygamber’in temizliğe ve sağlığa ne kadar ehemmiyet verdiği ortaya çıkmaktadır. Hz. Peygamberlerin sünneti, fıtrat olan tırnakları kesmek, koltuk altlarını temizlemek, etek tıraşı olmak, bıyıkları kesmek ve hatta sünnet olmak da, tamamıyla temizliğe yöneliktir.
Hz. Peygamber, “Temizlik imanın yarısıdır”(Müslim,Tirmizi) demiştir. İslam’ın ağız temizliği, diş fırçalama ve diş aralarındaki kalıntıları temizlemede gösterdiği titizliğin benzerini yeni, eski tıbbi hiçbir anlayışta göremeyiz. Hz. Peygamber, “Misvak (fırça) kullanınız, misvak ağzı temizler, Allah’ı razı eder. Cebrail her geldiğinde, misvak kullanmayı bana öyle emretti ki, ümmetime farz kılınacağından endişe etmeye başladım.”(İbn Mace) Başka rivayette, “Misvak kullanmakla o şekilde emir olundum ki hakkında vahiy nazil olacağını zannettim” (İbn Mace) demiştir.
Özellikle, diş aralarında kalan ve koku yayan balık ve et türü yiyeceklerden yapılmış yemeklerden sonra, diş temizlemeyi ihmal etmemek gerekir. Hz. Peygamber, “Her kim yemek yerse dişlerinin dibinden ayıkladığı kırıntıları dışarı atsın. Ağzında dili ile topladıklarını ise yutsun”(Ahmed) demekle dişler arasında daha önceden kırıntıların bakteriye dönüşmesinin ihtimalini göz önünde bulundurmuş olması ihtimalini gütmüştür. Yumuşak dilimizle de ağızdakilerin dişler arasına girmediğini söylemektedir ve onlar daha yenidir bakteriye dönüşmediğini vurguluyor olması ilginçtir. Sağlıklı yaşama, ahlaki kurallar gereği benzer konularda temizliğe önem vermek zaruridir. Hz. Peygamber, “Kimin elinde et ve benzeri yiyeceklerin kokusu olduğu halde uyur da bu vasıtayla kendine bir hastalık isabet ederse kendinden başkasını suçlamasın”(Nesai,Ebu Davud) demiştir. Yıkanmamış ağız ve ellerde üreyen mikroplardan korunmanın gerekliliğine dair birçok rivayet bulunmaktadır.
Hz. Peygamber bilhassa toplum içerisinde insanların üst ve başının temizliğine riayet edilmesini istemiştir. Bir sahabeyi kirli kıyafet içinde görünce “Bu zat, elbisesini yıkayacak bir şey bulamadı mı?”(Ebu Davud) “İnsanların elbise ve ayakkabısının güzel olmasını istemesi kibir kapsamında değildir. Allah güzeldir, güzeli sever”(Müslim) demiştir.
Mütedeyyin geçinen bir kesim, pejmürde kıyafeti ibadet ve zühd kapsamında değerlendirdiklerinden, eski ve yamalı elbiseler giyerler. Bu anlayış, cehalet ve dine yersiz bir iftiradan öteye geçmez. İbni Abbas anlatıyor: “Harure’ye vardığımda Hz. Ali’ye gittim. Oradaki insanlara (Haricilere) gitmemi söyledi. Gitmek için yemen modeli en güzel elbisemi giydim. Halkla karşılaşınca: “Merhaba ey ibn Abbas! Giydiğin ziynetler neyi ifade eder? dediler. Ben de; “giydiğimden dolayı beni neden ayıplıyorsunuz? Oysa Hz. Peygamberi en güzel ziynet ve elbiseler içinde gördüm”(Ebu Davud) dedim.
Güzellik ve temizlik, Müslümanların bedenlerine, evlerine hatta gidip geldikleri yollara bile sirayet etmişti. İslam meskenlerin haşereyi barındırmaması için, çöplük ve öteberi şeylerden arındırılmasını tavsiye etmiştir. Görgüsüz kimselerin sokaklara attıkları bagamların üstünü kireçle kapattıkları özel sağlık ekipleri Osmanlılar döneminde görevlendirilmişlerdi. Yahudiler temizliği çokça ihmal ederlerdi. Müslümanların onlara benzememesi emredilmiştir. Hz. Peygamber “Allah paktır, pak şeyleri sever. Temizdir, temiz olan şeyleri sever. Cömerttir, cömertliği sever. Avlularınızı temiz tutun, Yahudilere benzemeyin”(Tirmizi) derdi. Hz. Peygamber “durgun suya idrar yapılmasını yasakladı.”(Müslim,Nesai) Bunun sebebi açıktır. Durgun suya idrar yapılmasında, o suyun necis hale ve hastalık salmasına sebep olabilme ihtimali vardır. Büyük ihtiyacın yapılması ise daha beter ve daha çirkindir. Hz. Peygamber’in, yasaklaması ise umumi maslahatı gözetme ve toplumun hastalanmasının önüne geçme, görgüsüzlük ve medeniyetsizliğin işaretini de vermektir. Günümüzde bütün dünyanın başına musallat olmuş Koronavirüs’ü yenmek için de ehliyetli, yetkili ağızların tavsiye ettikleri ve virüsün yayılmaması için temizliğe azami derecede riayet etmektir. İhmalkârlıktan dolayı hastalığa yakalanmak ve kendi ölümüne ve başkasının virüsü kapıp ölmesine sebebiyet vermek katil olmayı gerektirir. Kanuni Sultan Süleyman’ın hastalık anında söylediği; Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi sözü, sağlık hakkında söylenmiş çok önemli bir sözdür. Hz. Peygamber’in emri de, “Ölmeden önce hayatın kıymetini, hastalıktan önce sıhhatin kıymetini”(Hâkim) bilmektir. Vesselam.