Tarım, insan beslenmesinin temelini oluşturduğundan ve insan beslenmesinin değişmediği yegane unsur olması nedeni ile tarım önemi tartışılmayacak en önemli sektördür. Tarımsal sektör dönemi hiç bitmeyen demode olmayan, modası geçmeyen, tam tersi her zaman önemi gittikçe daha da artan yegane sektördür.
Günümüzde dünyada yapılan uzay çalışmalarında bile çeşitli basın kuruluşlarında ve bilimsel çalışma makalelerinde zaman zaman şahit olduğumuz gibi, Tarımsal üretim; eğer bir gün insan oğlunun uzayda yaşması gerçekleşirse düşüncesinin yanında bile insan gıdasının sağlanması için uzayda bitki yetiştiriciliğinin yapılması düşüncesi ile uzay çalışmalarında kendine yer bulmaktadır. Yani günümüzde en uçuk düşünce olarak görülen en gelişmiş teknolojiler olan uzayda yaşamak düşüncesi bile tarımdan bağımsız düşünülmüyorsa tarım sektörünün önemini artık siz düşünün.
Bu gün dünyanın çeşitli ülkelerinde çok büyük bir yoksulluk yaşanmaktadır, dünya genelinde 800 milyondan fazla insan açlık ile karşı karşıya olduğunu unutmamalıyız ve buna göre hep birlikte tarıma gerekli önemi verip tarımsal üretimi arttırmalıyız . Tarımsal üretim miktarı, tarımsal üretim çeşitliliği açısından, bölgesinde liderliği, dünyada da ön sıralara yükselmeyi hedefleyen Türkiye'nin, bu konumunu devam ettirmesi için tarımsal üretim yapan üreticisinin yüzünü güldürmelidir, üreticisini mutlu etmelidir. Biz Dünyada gelişen tarımsal üretimin farklılığını takip ederek gelişmiş dünya tarımsal üretimini dünya nasıl yapıyorsa bizimde öyle araştırma yaprak en iyi tarımsal üretimi yapmamız gerekmektedir.
Dünyadaki tarımsal değişim ve dönüşüm anlayışı, Türkiye tarımında önemli başarıların ve rekorların yaşandığı bir üretime doğru gitmesini sağlamalı, 83 milyona ulaşan genç ve dinamik bir nüfusa, çok geniş bir ekilebilir ve üretebilir tarımsal potansiyeline sahip olma avantajı , çok önemli sulanabilir tarımsal alana sahip olmanın avantajını iyi değerlendirmeli , birim alandaki tarımsal üretim açısında dünyadaki gelişmiş ülkelerle rekabet edebilir ve yarışabilir bir tarım modeli , tarımsal yatırım projeleri ile harekete geçerek üretkenliğini en yüksek seviyeye çıkarmak zorundayız.
Biz biliyoruz ve görüyoruz ki üretken olmayan toplumların her anlamda geri kaldığı, hele bu üretim tarım sektörü gibi stratejik önemi dünyada en önemli olan sektör ise üretim kaçınılmazdır.
Bu anlamda dünya değiştikçe, iklimler değiştikçe, tarımın da bu değişime ayak uydurması, büyümesi ve güçlenmesi gerektiğine inanarak . tarıma stratejik bakış açısı geliştirilmesi ve üretimin sonuna göre yapılması gerekmektedir.
çiftçinin emeğini, alın terini koruyan, daha fazla gelir daha fazla iş sağlayan dev yatırımların sürdürülebilir ve geliştirilebilir bir şekilde hayta geçirerek bu emeğin karşılığını üreticilerimize emeklerine karşılık olarak ifade ederek kırsalda tarımsal üretimde tutma için çabaların sarf edilmesi sorunlarının çözülmesi bu kapsamda tarımsal üretimde girdilerin temelini oluşturan gübre ve mazot başta olmak üzere zararlılarla mücadele kapsamının da girdileri desteklenerek , Türkiye'nin, yaşanan küresel finans krizlerine ve kuraklıklara , gerek küresel gerek bölgesel ve gerekse de ülkesel bazda üreticilerimizi her zaman ayakta tutabilecek şekilde desteklenmeli üretiminin kesintiye uğramasına izin verilmemeli üreticinin rekabet gücünü artırıcı önlemler alınacak şekilde desteklenmelidir.
Üreticilerimizi kırsalda tutmak , kırsaldan şehirlere göçü önlemek gerekmektedir. Nitekim kırsaldan şehirlere göç eden üreticilerimiz bir daha kırsala dönmeyi düşünmemektedir. Bu dönüş oranı çok çok düşük kalmakta sonraki nesil ise hiçbir şekilde kırsala dönememektedir.
Türkiye tarımda dünyanın her zaman tarımsal büyüklük olarak ilk 5 büyük tarımsal potansiyele sahip olabilecek bir ülkedir , yeter ki ülke olarak elindeki genç , dinamik kalifiye ve üretici potansiyelini , mevcut tarım alanları, mera alanlarını doğru bir şekilde harekete geçirebilecek projeler geliştirilsin , Türkiye, Avrupa da ekilebilir tarım alanları, iklim koşulları ve mevsimsel koşular itibarı ile her zaman, ilk sırada yer alabilecek tarımsal üretim potansiyeline sahip olan bir ülkedir.
Biz biliyoruz ki Türkiye bu gün 83 milyonluk nüfusunun yanı sıra 35-40 milyon turisti hiç zorlanmadan besleyen bir tarımsal üretim potansiyeline sahip olan bir ülkedir .
Türkiye potansiyel olarak her zaman bunun çok daha fazlasını yapabilecek teknik elemen , üretici , genç ve dinamik bir güce sahiptir . Ancak tarımsal potansiyeli tam olarak harekete geçirememesi nedeni ile maalesef bu üretimde bölgede liderliğini sürdürmede ve gelişmiş ülkelerde rekabette geri kalabiliyor zaman zaman malesef ülkemizde dışarıdan ürünler ithal edilebilmektedir.
Kesinlikle güçlü bir üretici profili için ithalatın önüne her ne şekilde olursa olsun geçilmesi gerekmektedir. Tam tersine tarımsal ürünlerin pazarını oluşturacak ihracatın önünün açılması gerekir.
Türkiye de geçen yıllarda olduğu gibi halen Kırmızı et, hububat gibi ürünlerin ithalatı yapılmakta maalesef bu durum üreticimizin yumuşak karının oluşturan bir durum olup rekabet edebilir bir çiftçi profili bu durumda ortadan kalkmaktadır.
Tarımda kaliteli ve verimli ürün elde edilmesi bizim temel politikamız olmalıdır. Bu amaçla birçok projeyi gerçekleştirilmeli, projelerin gerçekleştirilmesi için destek sunulmalı, projeler kalıcı olmalı , sürdürülebilir olmalı tarımsal sanayi ile desteklenmeli, Pazar araştırması yapılarak kolay pazar bulunması sağlanmalı, tarımsal ürünlerinin fiyat dalgalanmalarının önüne geçilmeli, çiftçi satacağı ürününü pazarının önünü görebilmelidir.
Tarımsal üretimin girdilerini iyileştirilmesi ile birlikte üretilecek ürünlerinin pazarlarının oluşturulması ve üreticinin hasat döneminde fiyat dalgalanmaları ile karşı karşıya kalmayacak şekilde güvenceli bir tarımsal üretim sağlanmalı , sağlıklı gıdayı tarladan sofraya kadar takip eden bir güvence ile sağlıklı gıda zincirinin denetlenmesi ve takip edilmesi çalışmaları geliştirilmelidir.
Tarımsal üretim desteklemelerinin zamanında ödenmesinin mutlaka gerçekleştirilmesi gerekir, bunun bitkisel ekimden önce yapılması hatta avans verilmelidir. Üretici tarlaya tohumunu atmadan , gübre ve tohum alma dönemleri bölgelere göre tespit edip buna göre tarımsal destekleme ödemelerin gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Kısacası Türkiye tarımda önemli başarılara imza atmak istiyorsa üreticinin yüzü her zaman güler olacak, yani çiftçinin tarımsa üretimde kar marjı yüksek olacak, yüzü güler olacak olan üreticimizin tarımsal üretiminin bereketi artacaktır. Mutlu üretici bereketli hasılat olacaktır, Sloganımız bu olmalıdır.
Üreticinin yüzü Güler, hasılat bol ve bereketli şeklinde olmalıdır.
Bütün dünyayı saran küresel kriz yaratan covit 19 salgını ile birlikte tarımla iştigal eden emekçi ve değerli üreticilerimizin değer bir kez daha son derece güçlü bir şekilde anlaşılmış, Türkiye de ve bütün dünyada tarımsal üretimin insan gıdasının sağlıklı beslenmenin önemi Dolayısı ile çiftçimizin değeri bir kez daha anlaşılmıştır..
Tarım potansiyeli açısından Türkiye çok şanslı bir ülkedir. “tarımsal potansiyel açıdan mevsimsel , iklimsel ve coğrafi olarak çok avantajı bir konumda olan Türkiye dünyanın en eski tarım merkezlerinden biridir Türkiye de tarımsal çeşitlilik açısından dünyada bir çok ülkeden çok daha avantajlı dır , sebze meyve hububat, sanayi bitkisi, endüstriyel bitki yetiştiriciliği açısından oldukça zengin bir çeşitliliği ile sahiptir
Bütün bu artılara rağmen, ülke olarak tarım sektöründe var olan potansiyeli tam olarak kullanabildiğimizi söyleyemiyoruz maalesef
Ülkemizde tarımın, arazi parçalanması ve işletme ölçek sorunu, tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı, genç dinamik nüfustan ve tarımsal alanlarda yeterince ve tekin olarak yararlanamama, genç kalifye eleman olan on binlerce teknik eleman, Ziraat Mühendisi ve Ziraat Teknikeri ile binlerce Verteriner hekim ve hayvan sağlığı teknikeri elmanın tarımsal işletmelerle buluşturup üretime kazandıramıyoruz.
sulamaya açılabilecek toplam alanın tamamını hala su ile buluşturamamışız , birim alandan elde edilebilecek ürünü yeterince üretemiyoruz, tarımsal örgütlülükte bir türlü istenilen kalite ve seviyeye ulaşamadığımızdan , rekabete gücüne sahip sürdürebilir güçlü bir çiftçi ve çiftçi örgütlülüğünün gerçekleştirmek istiyorsak bütün Bu sorunları çözmek zorundayız
Tarımsal işletmelerimiz küçük, arazilerimiz çok parçalıdır. ortalama işletme büyüklüğümüz 55-60 dekardır. üstelik bu alanlar gittikçe de küçülmektedir. bu durum tarımsal üretimde büyük bir külfet oluşturmaktadır.
Bu kadar parçalanmış arazi ve işletme yapısıyla verimli tarımsal üretim yapmak kar marjı yüksek tarımsal üretimde bulunmak nerede ise imkansızdır.
Tarımsal işletme örgütlerinin idari ve mali yönden güçlendirilmesi ve profesyonelce yönetilebilmesi için gerekli mevzuat değişiklikleri yapılmalıdır.
Bu örgütler, gelişmiş ülkelerde örnekleri görüldüğü gibi üyelerine ucuz girdi temin edebilmeli, Örgütlenmenin teşvik edilmesi için ekonomik örgütlenmeye geçecek üreticiler avantaj sağlayıcı projeler geliştirilmelidir.
Bu anlamda Ekonomik örgütlenme etkin olarak sağlanmadan ne çiftçimiz ürününü değerinden satabilir ne de tüketicimiz dengeleyici fiyatlarla tüketim yapabilir. Piyasada da fiyat istikrarı sağlanamaz. Tarımsal üretimce çok önemli olan tarımsal Üretim planlaması da yapılamaz.”
Üreticilerimizin sorunları
Çiftçiyi rahatlatmak için mazot, gübre, yem, elektrik, tohum, ilaç gibi girdi maliyetleri makul düzeylere çekilmesi gerekmektedir.
“Hazineye ait arazilerde ecr i misil ödeyerek tarımsal üretim yapan çiftçilerimizin sorunların bir bölümü çözüldü. Bu şekilde üretim yapan bütün çiftçilerimizin çiftçi kayıt sistemi (ÇKS) konusundaki sorunlarının çözüm yolu bulunmalıdır.
Bu sorunlar çözülmeli ki çiftçimiz tarımsal desteklerden yararlansın, Hazine destekli düşük faizli Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri kredisi kullanabilsin, tarım sigortası yaptırabilsin, Toprak Mahsulleri Ofisi’ne ürün satabilsin.
Tarımsal kredilerin üreticilere verilmesinde kolaylıklar sağlansın özelikle çiftçilerden teminat olarak kedi tarım arazisi dışında, memur kefil ve gayrimenkul talep edilmesin.
Çiftçilerimize verilen doğrudan destekler, Tarım Kanununda öngörüldüğü gibi gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 1’ine çıkarılmalıdır.
Tarımsal desteklerden alınan yüzde 2 ile yüzde 4 arasında değişen stopaj kesintisi kaldırılmalıdır.
Çiftçilerimizin vadesi geçmiş vergi, tarımsal amaçlı sulamada kullanılan elektrik, sulama işletme ve bakım ücreti, su kullanım hizmet bedeli borçlarının desteklerden kesilmesi uygulamasından vazgeçilmelidir.
Tarımda kullanılan elektrik, tohum, fide ve ilaçtan alınan KDV sıfırlanmalı, elektrikteki enerji fonu ve TRT payı kaldırılmalıdır.
Hayvancılık işletmelerinde kullanılan elektriğe tarımsal sulama abone grubu tarifesi uygulanmalıdır.
Çiftçimizin düşük faizli kredi talebi karşılanmalı, tarımsal kredilerde kredi masrafları alınmamalı, sigorta mecburiyeti kaldırılmalıdır.
Çiftçilerimize yeni finansman olanakları sağlanmalı, takibe düşmüş kredi borçları faizsiz ve uzun vadeli olarak yapılandırılmalıdır.
Üreticilerimize kullandıkları yem için fatura karşılığında belli bir miktar destek verilmeli veya yemi Tarım ve Kredi Kooperatifleri/üretici örgütleri kanalıyla uygun fiyattan temin edebilmelerine imkan sağlanmalıdır.
Sonuç olarak; Biz biliyoruz ki Türkiye de bu gün 83 milyonluk nüfusunun yanı sıra 35-40 milyon turisti besleyen bir tarımsal üretim gerçekleştiren tarladan mutfağımıza kadar gıdamızı ulaştıran çiftçilerimizdir.
Bütün bunları ;emekçi, cefakar, elleri nasırlı gecesini gündüzüne katan, kar, kış dinlemeden, sıcağa, soğuğa aldırmadan daima üreten yorulduğunda yavaşlayan ama hiç durmayan sürekli üreten hiçbir zaman dünyanın her yerinde olduğu gibi hak ettiği emeğini karşılığın tam alamadığına inandığımız üreticileri sayesinde olmaktadır.
Ülkemizin kalkınmasında ve gelişmesinde emeği olan, alın teri olan çiftçi kardeşlerimiz bu süreçte hep görevini fazlası ile yerine getirdi, biz de onları hep destekleyeceğimizi, yanlarında olacağımızı, ve onlara Ektiğiniz her tohumda, hasat ettiğiniz her toprakta, alın terinizde, inancınızda, bereket duanızda, bu ülkenin sofrası, bugünü ve geleceği var eden değerli üreticilerimiz!
Dünya çiftçiler gününüzü kutlar saygılarımızı sunarız.