Son bir haftadır, televizyonların haber kanallarında, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu bir erken seçim sevdası tutmuş ve bu meyanda, yeni kurulan Gelecek Partisi ve Deva Partisinin seçime katılabilmesi için gerekirse fedakârlıklarda bulunacağını söylemiştir. CHP’nin bunun masumane, demokrasiye bir katkı olsun diye yaptığına inanmamakla beraber tamamıyla kasıtlı olduğunu düşünüyorum. Bunlardan önce de kurulan siyasi partiler vardır, CHP bunlara da aynı duyarlılığı gösterecek mi? Yok, Deva ve Gelecek partileri Ak Partiden ayrılmış dolayısıyla tabandan ne koparılırsa kardır, bu da bizi iktidara taşıyacaktır hesabına matuftur. Bu iki partinin araştırma şirketlerinin yapmış oldukları sonuçlara göre çok düşük bir oya tekabül ediyor. Kiralık ve köle pazarında satılığa çıkardığınız vekillerinizi bu iki partiye transfer ederseniz alacakları muhtemel oyları da kaybedecekler ve kendi elleriyle harakiri yapacaklardır.
Bu meseleyi tartışma zeminine taşıyan haber kanalları sağlam olan ve şimdilik seçim olasılığı bile olmayan ve önünde üç yıl gibi uzun bir süre bulunan iktidar partisinin hemen hay hay ne zaman isterseniz seçime gidelim diyeceğini zannediyorsanız yanılıyorsunuz! Bu mesele tartışılırken, bu tartışma zemininde iktidar ve muhalefetten temsilciler katılırken; Deva ve Gelecek partisinden temsilciler yoktur. Çünkü bu partilerin temsilcileri bulunsa belki bizim gündemimizde böyle bir program yoktur, “günü gelmeden bir meseleyi tartışma gündemine taşımak abesle iştigaldir” diyecekler o zaman tamamıyla gündemden düşer telaşı vardır.
CHP bugüne kadar Türkiye’de siyaset yapmamıştır. Onun yaptığı siyaset değil, sadece toplumu birbirine kırdırma olayıdır. İnsanımızı kin ve nefrete sürüklemekten nemalanmaktadır. Siyasi programlarında Türkiye’nin dış politikasına, ekonomisine halkının refahına ve manevi duygularına yönelik programları olmadığı gibi, Türkiye’nin kazanımı olan ve makanizmayı güçlendiren ve anında müdahaleyi ivedi hale getiren başkanlık sistemi yerine demokrasinin güçlenmesi bahanesiyle eski hantal parlementer sistemi önermektedir. Parlementer sistemde iktidarı değil ki görmek hayal bile edemeyecekleri ve başkanlık sisteminde bazı feraset yoksunlarıyla kurduğu ittifak neticesinde ifktidara heveslenen CHP’nin ve onun eteklerine yapışan iz’ansızların böyle geriye dönüşü neyedir?
Bazılarınki kin, adavet ve taassup olarak açıklanabilir, fakat CHP ve HDP’nin ise Türkiye son dönemlerde dış politikada ve ekonomide dışa bağımlılıktan ve kendi devletinin milli menfaatlerini ön planda tutmasından rahatsız olan dış güçlerin de telkini ve bunların iktidar hırsı birleşince böyle bir hılkat garibesi bir senaryo ile karşı karşıya kalınmaktadır. Siz senaryolarınızı yazmaya devam ededurun fakat Sultan Abdülhamid’in Cemaleddin Efgani’nin bazı tedbiri telkinlerine verdiği cevap gibi; iktidarımız yıkılmaya doğru gidiyor, alınacak tedbirler için de “atını alan üsküdarı geçti” sözleri şimdi ters şekilde işlenmiştir ve artık siz yapılanların önüne geçemezsiniz sizin için de “atını alan üsküdarı geçti” diyoruz.
Bu iktidar döneminde yapılan hizmetlerle adını bütün dünyaya duyuran; dışa bağımlılıktan kurtulmuş, ekonomisi millileşmiş, İMF kapılarında dilenmekten kurtulmuş, Akdeniz ve Libya’da elde ettiği perestij, iha ve sihalarıyla Suriye, Irak ve Libya’da askeri manevralarıyla destanlar yazmış ve Corona Virüs münasebetleriyle dünya gündemini işgal etmiş ve seksen yedi ülkeye bedava mühimmat yardımında bulunmuş ve dünya basınında kim artık tutabilir Türkiye’yi? O artık yarının süper devletidir itiraflarıyla gündeme oturmuştur!
Hiçbir ayırıma tabi tutmadan sözlerim İslam inancını ve itidali hedefleyen bütün siyasi parti yöneticilerinedir; dil, kurşun olunca ilk önce yüreğe saplanır. Diline hâkim olmayan nice kimseler vardır ki Allah onların kalplerinden saflık ve temizliği kaldırır. Dil itaat edip kendini sınırlamazsa, onu kanayana kadar ısırarak ölçüsüzlüğünü kontrol etmemiz lazım. Hiddet delilik türündendir, sahibi pişman olmuyorsa, o zaman onun deliliği kökleşmiştir. Şiddetli rüzgâr ve etrafı büyük dağlarla sarılı denizin şiddetli dalgalarında sert kayalara çarparak yüzen bir geminin kurtulmasını, öfkeyle tutuşan kimsenin bu durumundan kurtulmasından daha çok umut vericidir. Öfke ile kalkan zararla oturur, Keskin sirke küpüne zarar verir. Dalgalı sulara dokunmazsanız durgunlaşırlar. Bütün duyularımız tahammüllü olmaya yönelik olarak eğitilmelidir. Öfkelenene, seni çok haklı görüyorum. Ancak fikrine hayır demek zorundayım. Çünkü bu bize bir şeyi kazandırmaz diyebilmektir. Suç işleyen birisi için biri İskender’e, “Eğer ben senin yerinde olsaydım onu öldürürdüm.” İskender, “İşte ben sen olmadığım için onu öldürmeyeceğim” siyaseti ile hareket eden bir anlayışla; Söylenecek sözlerin doğruluna, iyi bir şey olduğuna ve faydalı bir şey olduğuna bakıp, hassasiyetiyle haraket etmek gerekir.
Diliniz sürekli işleyen bir zemberek gibiyse; konuşulanın vardığı hedefte neye sebep olacağını düşünmek gerekir. Bir şey söylemeye niyetlendiğinde, düşün! Bunu söylemediğinde sana bir mesuliyet yüklüyor mu, söylemez isen bir eksiklik mi olacaktır? Söylemen bir boşluğu dolduruyorsa ve söylemezsen bir eksiklik oluşacaksa söyle! Değilse, sus! Büyük zarar, küçük zararla önlenir kuralı bilindiği gibi bundan başka yol yoksa büyük zarar olan kâfir düşman, küçük zarar olan facir ama Müslüman yönetici ile birlikte savaşta yer alarak önlenir. Bu durumda Ehven-i şerri uygulamak adaleti yerine getirmektir demiştir. Bu “Kuvvetli günahkârın kuvveti Müslümanlara, günahı kendinedir. Ama zayıf salihin iyi hali kendine, zayıflığı Müslümanlaradır. Bu yüzden ehil günahkâr tercih edilir” fetvasına muvafıktır. “Allah dinini günahkâr (facir) bir insanla bile destekleyebilir.”(Buhari, Müslim) Erdemli olmak, insanı hayvandan ayıran şeydir. Mademki insan bu anlamda bir değerdir ve iyi davranma kapasitesidir, o zaman, insanı iyi ve gerektiği gibi kılmaktan daha güzel ve daha meşru bir şey olmaz. Fiillerin gücün itidalden çıkıp ifrat ve tefrit tarafına meyletmesiyle ortaya çıkmasına sebep olan huy erdemsizliktir. Buna çok dikkat edilerek siyaset yapılması ve öfkemizin inacımızın önüne geçmemesi temennisiyle. Vesselam.