SON DAKİKA
hava
Advert
Google News

SAPLA-SAMANI KARIŞTIRMAYIN!

Son Güncelleme :

2020-07-01 12:03:13

Sevgili dostlar

Bu memleket ne çektiyse cahil düşünceden çekmiştir.

Bir zamanların eski düşüncesi ‘şark kurnazları’nı da unutmamak gerekir!

Tarlada çalışan bir insan için amalle, koyunları otlatan bir çobana  gariban,  ezik gözüyle bakılırdı.

Fabrikada çalışana ezilen işçi diye diye insanları isyana sürükleyen zihniyet  ve çıkarıcılar memleketin ilerleyişine takoz koydu.

Çalışan toprağı ile hayvanı ile uğraşan işçinin üstünden prim yapan şark kurnazları bizi ve ülkemizi geri bıraktılar.

“Sen ağa ben ağa inekleri kim sağa…”

Bu memlekete işçi de lazım çobanda lazım, tarlada çalışacak adam da la lazım bir de sermaye sahibi de lazım.

Tarla sahibi, fabrika sahibi, sürü sahibi de lazım,  bunlar hayat çarkımızı  oluşturan dişler  bu böyle olmasa kim çalışacak kim işletecek kim üretileni satacak, herkeste para var mı herkeste altın var mı herkeste iş becerisi var mı?

Yok tabii ki Allah vergisi ve beceri gerekir bunlar ulaşmak için.

Yani herkes aynı kafada aynı fikirde aynı düşüncede aynı seviyede olamaz…

Dinimiz de herkesten imam ilim adamı olmasını beklemez, “İşi ehline verin” dinin mensupları bu talimatla herkesin bir işte ehil olduğunu anlamaktadır.

Herkes bir işi ucundan tutması  lazım  ki toplum olarak hayata kalalım.

Şark Kurnazı bazı insanlar yüzünden bugüne kadar sıkıntı yaşadık hala yaşıyoruz bir türlü birlik ve beraberliğimizi gerçekleştiremedik!

Hep araya fitne fesat koyan bu şark kurnazları gelişmemizi önlemiş ve yoğurdun kaynağını yemiş posasını bize bırakmış “bu işten nasıl kurtuluruz?” düşüncesi bize kalmış!

Peki bunu nasıl yapmış tabi ki beyninizi yıkayarak bazen birebir bazen de  toplu şekilde yakaladıkları fırsatları değerlendirdiler.

Yeşilçam filmlerinde arazi sahipleri Erol Taş fabrika sahibi, bazen düzenbaz imamı düzenbaz yaptılar küçük düşürdüler.

Hangi Avrupa ülkesinde bir papaz küçük düşürülmüş hiç birinde, ama Yeşilçam filim yapımcıları öyle senaryolar ürettiki, halk içine fesat koydu insanlar bu filimlerin etkisin de kaldı…

İnsanların geri kalmışlığından faydalandılar ve çakmağı yaktılar!

Ve Anadolu göç etmeye başladı

Çiftçiler köyde huzur içinde yaşarken taşı tabağı topladı büyük şehire gitti

İstanbul taşı toprağı altın diye

Kimisi artist olurum kimisi sanatçı olurum hayali kurdu çoğu ya hamallık yaptı ya kapıcılık yaptı, ya da oradan dönemedi telef oldu kayboldu, köyde üç kuruşa sattıkları evleri arazileri de başkalarına kaldı.

Bu sefer Yeşilçam başladı bu konuyu işlemeye yok,  işte Anadolu insanı hamal yapıldı,  uok kapıcı yapıldı yok bakıcı olur mu hiç biri kardeş evini bırakma toprağını bırakma filmi yapmadı !!!

Zira  bu acıklı filmler gişe rekoru kırıyordu, sinemalarda yani işin kaymağını Yeşilçam yiyordu ..

Suçlu da beliydi,  Anadolu insanı geri bırakmış ağalar beyler zenginler gösteriliyordu

Zengin kız fakir oğlan gibi!

Ama Sakıp Sabancı, Kamil Koç gibi zenginlerin Anadolu'dan çıktıkları hep unutuluyordu, işlenmiyordu binlerce kişiye ekmek kapısı oldukları unutuluyordu ülkemizin zamana ve üretime ihtiyacı olduğu unutuluyordu…

Köylü şehirlinin efendisidir demişti Mustafa Kemal Atatürk

Ama bir ülkenin en yumuşak yeri köylü idi ve bu yerler de kurnazlar kolayca cirit atabiliyordu oysa bize tek gerekli olan şey zaman, üretim ve eğitimdi biz daha yeni bir cumhuriyettik ve bilgi ve zaman ihtiyacı vardı yedi cihan kucaklaşmak için.

Gelelim konumuza, herkesin kendine göre bir zekası var kimi bu zekasını mektepte gösterir doktor mühendis mimar olur  kimi politik zekası vardır  muhtar olur belediyeye başkan olur vekil olur bakan olur hata Başbakan kimi ticari zekası vardır esnaf olur tüccar olur şirket kurar fabrika kurar iş adamı olur yani bu tamamen zeka ve  bazende şansı yaver gider ilerler yönetileni yönetir bu gayet normal bir toplum da.

Karıncaların bile içlerinde bir hiyerarşisi vardır, her karınca karınca değil işçi karınca üreten karınca ve kraliçe karınca var onlarda bile çark aynı insanlarda olduğu gibi bir çarkın dişleri gibi işer.

Avrupa’da bir kasabada bir çocuk okula geç gelir terlemiş koşmuş bir şekilde kapıyı çalar öğretmeni “gel” der çocuk içeri girer ve öğretmeni “neden geç geldin?” diye sorar çocuk masum bir şekilde “babama yardım etmek zorunda kaldım” der…

Öğretmenim “öyle mi, baban ne iş yapıyor?” diye sorunca çocuk; “babamın birkaç keçisi var ve süt satıyor bu gün rahatsızlandı onuna  süt dağıtımımda yardım ettim geç kaldım özür dilerim…” Öğretmeni yerinden kalkar yanına gelir ve diz çöküp elinden tutar “demek o keçi sütünü baban üretiyor biz de her sabah alırız çök güzel sütü var keçilerin ve sen de babana yardım etmekle en doğru işi yapmışsın demek verdiğim dersler bir işe yarmış geç otur  bunu bir ev ödevi olarak yorumluyorum Ve sana 10 tam puan veriyorum” demiş ve sınıftaki herkes alkışlamış.

İşte Avrupa’daki bakış açısı bu, kimse çalıştığı için hor görülemez, kimse zenginliği için hor görülemez bu bir çark dünya bile gökyüzünde aydan sonra en küçük gezegen ama ikisi de em önemli gezegenler Güneş onlardan daha büyük ama o da bizim için gerekli bir gezegen yani birlikte hareket ettikleri sürece hayata kalma öz mümkün bir eksik olsa hepimiz ölürüz.

Çiftçi kendini geliştirmeli daha iyi tohumları bulup daha kaliteli ürünler üretmelidir. Çoban kendini geliştirmeli daha iri ırklar bulup daha çok çoğaltmalı, fabrika sahibi daha çok pazar bulup daha çok üretmek için daha çok fabrika kurup daha çok işçi çalıştırmalı, politikacılar daha çok konuşmalı insanları aydınlatmalı rahatlatmalı hayatı normalleştirmeli, insanları daha refah yaşatmalı işin özü herkes kendi alanı da elinden gelenin en iyisini yapmalı bu memleket ancak öyle kalkınır ve refaha kavuşur!

“Lafla peynir gemisi  yürümez” derler!

Şark kurnazların ağzına bakmayın, bir yeri seviyorsanız orası sizin cennetinizdir o böyle yapmış parayı bulmuş şu bunu yapmış öyle olmuş hayata her şey kısmet ve zekaya bakar cehalet bir toplumu körelten en büyük unsurdur.

Okullunun  da cahili olur tek başına okul okumuş ama başka sabit şey yapmamış bu da cehalettir.

Bazı insanlar gerçeği görmek yerine kaybedince etrafındakilere de kaybettirmeye onları da aynı çukura görmeye çalışır kendini haklı çıkarmak için uymayın işinize bakın sonra tembel kalırız.

“Atı alan Üsküdar'ı geçer” derler öyle arkadan bakarsınız..

Her toplumun kendine göre sıkıntıları mutlaka vardır üstünde çalışılır aşılır

Bazen tek vücut olmak gerekir

Örnek verecek olursan mesela

Bakın Güney Kore’ye yardıma gitmiş bir toplumuz ama adamlar kısa sürede bir toparlandı, şimdi bir dev ülke ve sanayiye sahip her yere otomobil ve telefon bilgisayar tv satıyor, 50 yıl önce savaştan çıkmıştı, bir de bize bakın ne demek istediğimi anlarsınız!

Sözüm özü  sapla samanı karıştırmayın, sakın herkesin kendine göre bir işi ve görevi vardır sinsi insanlar bizden daha becerikli daha cesur ve zeki olabilir ve daha çok kazanıp daha çok yerler ama bu insanların hepsini aynı kedinin ciğere dediği gibi miyav  diyemeyiz, bu gibi düşünceler bizi geri bırakır ve şahsiyetinizi toplum bilincimizi bozar ve dünyada hep geriden geliriz.

Hoşça kalın

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

DİĞER YAZILARI