Hayatın tüm müspet birimleri can ve mal emniyetine bağlıdır. Can ve mal emniyeti olan bireyler ve milletler her zaman mutlu olmuş, mal ve can emniyeti olmayan her zaman mutsuz olmuş, çile çekmiştir.

Can- mal emniyetini temin eden unsurlar ikidir:

1. Mala- cana zarar verenin Allah katında hasebe çekileceği inancı.

Eğer milletin manevi duyguları, ilahi sorumlulukları mükemmel ise mala cana zarar verenin Allah katında hesap vereceğine inanıyorsa mala da cana zarar veremez, hem can hem mal emniyette olur. Zira inancı sağlam olan kişi ve kişiler hem kendi can ve mallarını mukaddes bilir ve ikisini de korur hem de tüm insanların hatta tüm canlıların can mallarını mukaddes bilir ve ikisini de korur, korumayı farz bilir.

Eğer manevi cihetleri zayıf ise, inançları kâfi değilse O zaman disiplin hükmü devreye girecek, can mal bu disiplinle korunacaktır.

Esefle derim ki bu günün toplumunda hem inançlar zayıf hem de beşeri disiplin hükümleri yetersizdir. Onun için can da mal da emniyette değildir.

Neden?

Nedeni şu: Allahın koyduğu manevi sorumluluk ve disiplin beşeri hükümlere geçmiş beşeri hükümler de yetersiz olduğu için malın da canın da emniyeti zedelenmiştir.

Evet, Allah mal ve can emniyeti için kuranı kerimde Maide süresi ayet 33’de şu disiplin hükümleri maddeler halinde tesis etmiştir:

“Eğer bir insan başkasını haksız yere katil ederse kendisi de katil edilecek. Eğer hem katil ederse hem de mal götürürse kendisi hem katil edilecek hem cesedi üç gün asılı kalacaktır.

Eğer katil etmeden sade mal gasp ederse eli- ayağı kesilecektir.

Eğer sadece korkutur veya tehdit ederse vatandan sürülecek ve ya hapis edilecektir. Bu suçlulara verilecek dünyevi cezalarla beraber ahiret cezası da büyüktür.

Kesinlikle inanıyoruz ki bu ilahi hükümler yürürlüğe girse bütün canlar ve mallar korunma altında olacak, hiç kimse başkasının canına ve malına dokunmayacak, kâinat rahat edecektir. O kadar basit.