Tabiat denilen şey günün tabiriyle doğadır. Doğa, Allah’ın itinayla kurduğu kutsal nizamdır. Bu nizamı korumak ibadet kadar lazımdır. Tabiat Allah’ın emri ve tanzimi dışında bir nesne değildir. Dolayısıyla kendi başına seyir emesi imkân haricidir. Allah (cc) der ki “evren ve evrenin içindeki tüm nesneler benim emrimle deveran ediyor. Güneş ay, hava, yıldızlar sular, topraklar, dağlar, ormanlar, oksijen ve bunların tüm hayat esbabı hep insan içindir ve Allah’ın emriyle insan için yaratılmakta ve yaşatılmaktadır” (Nahl süresi ayet: 10–11)
Biz insanların görevi ise tabiat denilen bu ilahi nizami korumaktır. Mesela ormanları ağaçlandırmak, yeşillikleri, suları, toprakları havaları muhafaza etmektir. Dolayısıyla tabiatın kutsal bir parçası olan orman ve ormanda yaşayan yaratıklar kutsaldır, insanın himayesindedir, korunması farzdır. Ormanı yakan kişi ve kişiler inançsız ve ya tabiata düşman kişidir. Bir ormanı içindeki canlılarla yakan kişinin inancı, vicdanı ve ahlakı sıfırdır, vebalı büyüktür, cezası ağırdır.
"Ormanlarımdan bir dal kesenin başını keserim!" diyen sultan Fatih, tabiatı korumanın ne kadar mühim olduğunu gösterir.
Peygamber(sav) iki mezarın önünden geçerken bir müddet mezardakilerin berzah halini tefekkür etmiş, bir mezarın ölüsünün fitneci olduğunu, diğerinin de kirli olduğunu temizliğe dikkat etmediğini keşif ettikten sonra yanındaki adamdan bir fidan istemiş. Adam fidanı getirmiş, Resulullah fidanı ikiye bölerek her bir mezarın üstüne bir parçasını dikmiş ve şöyle buyurmuş:
“şu fidan bu mezarların üstünde yeşil kaldığı sürece mezardakilerin fitne ve kirlilikten gelen azabı hafifleşir”
Bu nebevi mesaj gösteriyor ki tabiatın büyük parçası ağaç, yeşillik, değil yalnız sağlara ölülere de faydalıdır.
Bundan ötürü ağaç, yeşillikleri yetiştirmek ve korumak dinin bir emridir ve emir olduğu için Mekke- Medine ağaçlarını kesmek fidye gerektirmektedir. Büyük ağacı kesen bir inek, deve kuşu öldüren bir deve, küçük ağaç kesen bir keçi vermekle mükelleftir. Fakat kuru otları ve dikenli otları kesmek tabiata zarar vermediği için ceza icap ettirmez.
Tabiatı koruma sahası geniştir, bu geniş sahayı korumak tüm insanların görevidir. Keza her ferdin kendi evinin içini, avlusunu, çevresini, sokağını yani tüm taallukatını temiz tutması tabiatı koruma listesine girmektedir. Kişi bunların tümünü koruyacaktır.
Tabiatı koruma kanunu İslam’dan gelmiştir. Avrupa ise tabiatı koruma kanunu İslam’dan kopyalamıştır. Hale de Avrupa İslam’ın koyduğu tabiatı koruma kanunu tam hayata geçirmemiştir. Mesela İslam günde beş kez abdest almayı, icap ederse boy abdesti almayı vecibe haline getirmiş, Avrupa hala bunun sırrını idrak etmemiş.
Resulullah (sav) der ki “ iman bir bütündür, büyük bölümlerden ibarettir, en küçük bölümü yoldaki çöpleri temizlemektir” ve der ki: kıyamet kopsa da elindeki fidanı dik”
Doğayı korumak insana hastır.
İnsan korumanın bir bekçisidir.
Ağaç dikmek de bir nevi taattır.
En büyük hata ormanı yakmaktır…Babnirli Mele Abdullah