İçinden geçtiğimiz günlerde ‘İslami radikalizmle mücadele’ adı altında bir konuşma gerçekleştirmiş olan Fransa Cumhurbaşkanı Macron, “İslam bugün dünyanın her yerinde krizde” şeklinde tepki çeken bir ifade kullanmış, devamında Özgürlükler ve ifade hürriyeti adına Charlıe Hebdo dergisi tarafından yayınlanan ve Fransa'da kamu binalarına Hz. Muhammed’e yönelik hakaret içerikli karikatürleri yansıtılmış olması bardağı taşıran son damla olmuştur. Bu yapılanlar Macron'un teşebbüs ettiği kışkırtıcı iftiralar, sorumsuz davranışlardır. Ortodoks kilisesinden Charlıe Hebdo dergisine çağrı yapılmış olması ve Müslümanların Peygamberine ifade hürriyeti adı altında hakaret edilemeyeceği hususunun belirtilmesi takdira şayan bir hareket olarak görüyoruz. 

İslam, özgürlük ve hürriyeti insan hayatının anlamını gerçekleştiren şey olarak görmektedir. Onda gerçek hayat vardır. Dini, ırkı ve rengi ne olursa olsun, İslam tüm insanların şerefli ve üstün olduğuna kanidir.(İsra:70) İslam’a göre, insanlar, inandıkları gibi yaşamalı, düşündüklerini özgürce ifade edebilmelidirler. Özgürlük “zorunlu bir insani görev”dir. Sokrates’ten, gidişe ayak uydurmasını, aksi takdirde öldürüleceği bildirilince, “Düşüncesini ifade etmeyen bir insan bizzat idam edilmiş demektir” demişti. Holmes, “Eğer türlü ilkeden daha çok tek bir ilkeye bağlı olmayı gerektiren anayasal bir ilke söz konusu ise şüphesiz ki bu ilke ifade özgürlüğüdür” demiştir.  Özgürlük ahlak yasasının koşuludur. İnsan yaratılışında özgürdür ve bu özgürlük onun tabii haklarından biridir. İnsanlık ve özgürlük İslam’da aynı şeydir. Özgürlük, gelişme ve saadet demektir. Allah insanları yoktan yarattı ancak kendisine itaat etmemek gibi ‘korkunç hürriyeti’ dahi verdi. Ancak bu özgürlük, başkasının kişilik haklarına ve kutsallarına saldırma iznini vermemektedir. 

Emperyalistler İslam’a saldırmayı adet edinmişlerdir. Bu saldırılar kendini bilmez yetkili ağızlardan açık bir şekilde görülmektedir. İslam’ın reformize edilmesi gerektiğini dile getirerek, camiye haps edilmiş bir din olmasını istemektedirler. “Allah indinde din İslam’dır.” Âdem’den başlayarak Hz. Muhammed’e ve kiyamete kadar da bu böyle olacaktır. İç siyasette sancılı günler yaşayan Emmanuel Macron; dış politikada da istediğini elde edemeyince gündemi değiştirmek için her yolu deniyor. Türkiye karşıtı söylemlerinin ardından bu kez de İslam dinini hedef almıştır. İslam’ı yorumlamak ve yeniden yapılandırmak için atılacak bütün teşebbüsler boşa çıkacaktır. Bunu asra ve şartlara göre yorumlayacaklar ehliyetsiz kâfirler değil dinde derin ilme sahip İslam müçtehitleridir.  

Macron’un ülkesinde İslam’ı hedefe koyan nefret politikası sonrasında çağrısı karşılık buldu ve Fransa’da İslam karşıtı çıkışlarıyla dikkat çeken İçişleri Bakanı Gerald Darmanin helal gıdaları hedef aldı ve ülkedeki marketlerde helal gıda ürünlerine özel reyonların bulunmasından rahatsız olduğunu belirtti. Paris Belediye Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo Fransa’daki ilkokul, kolej ve liselerin tamamında “laiklik haftası” düzenlenmesini önerdi. Sosyalist Parti’nin Belediye Başkanı, “Bölünmez, laik, demokratik ve sosyal cumhuriyetimizi savunmak zorundayız” ifadeleriyle Macron’un politikasına destek verdi. İslam düşmanı, Hollandalı ırkçı lider de Başkan Erdoğan'ı hedef alarak üzerinde İslam, Türkiye ve Osmanlı'ya ait figürlerin bulunduğu bir Erdoğan karikatürü ile ırkçı Wilders, Başkan Erdoğan üzerinden tüm bu değerlere saldırarak hadsiz paylaşımda bulunarak Erdoğan’a “terörist” ifadesini kullandı.  

Macron, mücadelenin daha da yoğunlaştırılacağına dikkat çekerek; “Sorunun adını koyduk, Müslüman vatandaşlarımızı İslami radikalleşmeden koruyacağız” dedi. Macron, Şeyh Yasin Topluluğu’nu feshedeceklerini duyurdu. Macron, bu mücadelenin artırılacağını ve gelecek haftalarda başka dernek ve kuruluşların da kapatılacağını dile getirdi. Ülkesinde yaşayan Müslümanlara yönelik faşizm boyutunda uygulamalara imza atmaya başladı. Bu küstah tavrıyla bir öğretmenin öldürülmesine sebep oldu ve resmi Twitter hesabı üzerinden öldürülen öğretmenin fotoğrafını da paylaştı.  

Paris’in göbeğinde Eyfel Kulesi’nde iki Müslüman kadına bıçaklı saldırı düzenlendi. Pazar günü gerçekleşen saldırıda iki beyaz kadının, Eyfel Kulesi’nde iki Cezayir kökenli başörtülü Müslüman kadına “Pislik Araplar” diye bağırdığı ve defalarca bıçakladıkları belirtildi. Bu tarz saldırgan ve bir o kadar küstahça söz ve davranışlar sorumsuz ve hastalıklı, şeytani bir zihnin ürünüdür. Kimden ve nereden gelirse gelsin bu tür hastalıklı zihinlerin İslamofobik söylem, eylem ve iftiraları asla kabul edilemez. Müslümanlar olarak yapılan bu seviyesizlikleri hoş görmediğimiz, lanetlediğimiz gibi kimseden de ders almaya ihtiyacımız yoktur. Macron'un ve ikizi zihin(li)lerin İslamofobik politikaları karşısında dünya Müslümanları, daha geniş bir İslami birliktelikle gayrete gelmeli ve toparlanmalıdır. 

İslam coğrafyasında yağma ve katliamlarla anılan Fransa, bugün de kendi ülkesindeki Müslüman kardeşlerimizi hedef göstererek kültürel soykırıma soyunmakta, entegrasyon yerine asimilasyon politikalarını benimseyerek, faşizmin en uç örneklerini vermektedir. Oysa İslam’ın sözleşmesi; “Kilise ve havralarının yıkılmayışı, namaz vakitleri hariç, gece-gündüz diledikleri saatte çanlarını çalabileceklerdi.” Müslümanlardan iman zafiyeti içinde bulunan bir gurup, bir Yahudi’yi haksız yere, hırsızlık yapmakla itham etti. Nisa süresinden Yahudi’yi savunan dokuz ayet nazil oldu. O ayetler Peygamberi, adama haksız yere suç ağı örerek kendilerine ve ilkelerine ihanet eden o insanlara inanmaması ve onların avukatlığını yapmaması için uyarıyordu.(Nisa:105, Tirmizi de) İslam devletinde, bütün insanlara karşı vefakâr ve dürst olma vardır.  

İslam’ın gayesi inanç hürriyetini garanti altına almak ve iyiliği, huzuru yeryüzünde gerçekleştirmektir. “Eğer Allah, bir kısım insanları (kötülüklerini) diğer bir kısmı ile defedip önlemeseydi, mutlak surette, içlerinde Allah’ın ismi bol bol anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescitler yıkılır giderdi…”(Hac:40) Bu ayet, manastırlar, havralar ve kiliseleri bunlara yapılan saldırıların karşısına çıktığını vurgulamak için camiden önce zikretmiştir. Böylece, bütün ibadetlerin hürriyetini garanti altına almıştır.  

Peygamberimiz Muhammed Mustafa (sav) bizim onurumuzdur, her şeyimizdir. Macron Müslümanların sabrını sınamaktan vazgeçmelidir. İslam’a ve onun Peygamberine yaptığı hadsizlikten dolayı derhal Müslümanlardan özür dilemelidir. Bu türden İslam’ın kutsal ve yüce değerlerine kimden gelirse gelsin yapılan saldırıları lanetliyoruz. Fransa mal ve ürünlerine boykot çağrısında bulunuyor, Müslüman kardeşlerimizi bu çağrıya uymaya davet ediyoruz. Vesselam.