Solduğumuz havadan içtiğimiz suya, yediğimiz ekmekten eskittiğimiz elbiseye kadar her şeyi kullanmalı ama asla israf etmemeliyiz.
Hele ki son günlerde kuraklık riski nedeniyle su kaynaklarımızı çok itidalli kullanmalıyız.
Suyumuzu hoyratça kullanmalım, israf etmeyelim insaf edelim.
Barajlarımız kuruyor, yağmur yapmayınca su kaynakları daha da yerin altına iniyor.
Su kaynakları sınırsız değildir.
Son zamanlarda yağmur yağışının olmaması barajların doluluk oranı iyice azalttı. Bu azalmanın bir diğer sebebi de koronavirüs salgını yüzünden ekstra dikkat ettiğimiz temizlik kuralları oldu. Hijyene ve temizliğe daha fazla özen gösterdikçe su israfı da arttı.
Maalesef ülkemizde günde beş milyon ekmek çöpe atılıyor. Yılda on sekiz milyon ton sebze ve meyve gene çöpe gidiyor. Kısaca ülkemiz de bir yılda 214 milyar lira heba olmaktadır. Bu paralarla kim bilir kaç tane okul, fabrika, yol, hastane yapılırdı.
Kuran-ı Kerim’de 168 defa su konusuna temas ediliyor. Sevgili Peygamberimiz (s) bir litre suyla abdest alır, dört litre kadar suyla da boy abdesti alırdı. Suyun kıymetini, “Su hayattır.” sözü ne güzel ifade etmektedir. Öyleyse evde temizlik yaparken, abdest alırken, duş yaparken, kısaca suyu harcarken son derece tasarruflu hareket etmeliyiz.
Yüce Mevla, Kuran-ı Kerim’de sabah, ikindi, kuşluk ve gece gibi vakitlere yemin ederek zamanın kıymetine vurgu yapmaktadır. Ömür aslında çok kısa ve çok çabuk geçiveriyor. Kahvehanelerde, televizyon ve internet başında çokça zaman israf ediyoruz. Bize verilen ömrün (zamanın) kıymetini bilmeli ve en güzel şekilde değerlendirmeliyiz.
Enerji dediğimiz elektrik, petrol, kömür ve doğalgazı da son derece ekonomik kullanmalıyız. “Parasını veriyorum, öyleyse istediğim gibi harcarım” diyemeyiz. Mesela fazladan harcanan elektrik için dışarıya döviz ödemek durumunda kalıyoruz. Tasarruflu hareket etsek, bu paralar ülkemizde kalacaktır. Zira her kaynak bir gün tükenir. Son zamanlarda petrolün tükenme ihtimaline karşı, alternatif arayışlar başladı bile.
İçinde bulunduğumuz pandemi döneminde hijyene ve temizliğe daha fazla dikkat ediyoruz. Ellerimizi daha sık ve bol suyla yıkıyor, yediğimiz sebze, meyve gibi gıdaları birkaç kez yıkamadan güvenle yiyemiyoruz. Bunların hepsi haddinden fazla su tüketimine ve su israfına neden oluyor.
Su israfını önlemek için...
1.Tıraş olma, diş fırçalama gibi suyun sürekli akmasına ihtiyacımızın olmadığı vakitlerde musluğu kapamalı, gerek duyunca açmalıyız.
2. Duş alırken geçirdiğimiz süreyi mümkün olduğunca kısa tutmalı, gereksiz, boş yere su harcamamalıyız.
3.Bulaşıkları elde yıkamak yerine bulaşık makinesinde yıkamayı tercih etmeliyiz.
4.Sebze ve meyveleri musluk açık olarak elde yıkamak yerine, su dolu bir kapta devir daim şeklinde yıkamalıyız.
5.İçme suyu dışındaki suları bir kaç kez biriktirip tekrar kullanabiliriz. Mesela sebze meyve yıkadığımız su ile çiçekleri sulayabilir, balkon yıkayabiliriz.
6.Sıcak suyun gelmesini beklerken akan suyu şişelerde biriktirip başka amaçlarla kullanabiliriz.
7.Tuvalet sifonu çok fazla su akıttığı için gereksiz yere sifonu kullanmamalıyız.
8.Mutfakta, banyoda, lavabolarda, su basıncını arttıran ama su akışını azaltan sistemler tercih etmeliyiz.
Greenpeace’in yayımladığı bildiride yer alan maddelerden bazıları;
-Suya küresel talep 1980’lerden bu yana her sene yaklaşık yüzde 1 oranında artıyor. Bu da 2050 yılında şu ankinden yüzde 20 ila 30 daha fazla suya ihtiyaç olacağı anlamına geliyor.
-Dünya nüfusunun yaklaşık 4’te birine ev sahipliği yapan 17 ülke “çok yüksek” su stresi ile karşı karşıya…
-Dünya nüfusunun yüzde 25’i bir su krizinin eşiğinde… Bu oranın 2025 senesinde yüzde 60 olması bekleniyor.
-4 milyar insan, senede en az bir ay ciddi su kıtlığı yaşıyor. Hesaplamalara göre 2050’de bu rakamın 4,8 ila 5,7 milyara yükseleceği tahmin ediliyor. Dünya üzerinde taze suyun yüzde 60’ı ülke sınırlarını oluşturan dere yataklarından elde ediliyor, olası bir su kıtlığının bu nedenle ülkeler arasında beklenmedik rekabetlere neden olmasından endişe duyuluyor.