İnsan inanan inanmayan iki kısımdır. Bu iki kısmın birincisi her halinde Allah'a bağlı, faydalı, üretici, öğretici ve insan sıfatlıdır. Zira bu insan hayatın sade bu dünyadan ibaret olmadığını, ikinci bir hayatın (ahretin) varlığını, ikinci hayatta hesap kitabın yapılacağını, iyi olduğu takdirde kurtulacağını ve Allahın lütfüne mazhara olup cennetini kazanacağını, aksi takdirde cehenneme sevk edileceğini biliyor. Bu nedenle bütün dünya hayatını müspet tanzim ediyor, şahsına ve tüm insanlara hatta tüm canlılara faydalı olmaya himmet sarf ediyor. Dolayısıyla her cihetiyle evrene faydalı oluyor.

İkinci insan, (inanmayan) ise her şeyin bu dünyaya mahsus olduğunu ahret hayatın, hesap- kitabın olmadığını iddia eder ve her şeyi muvakkat dünyasına mal eder. Bu ateist kişi yaratanı düşünmediği için kendi başına sahipsiz bir dünyada yaşadığını, her şeyin ölümle neticeleneceğini, ölümden sonraki hayatın olmadığını düşünerek dirayetsiz, başıboş, insan gibi değil, başka canlılar gibi yaşar. Yaşar ama dara düştüğü zaman inanan kadar Allah'a inandığını itiraf eder, amma dileği kabul edilmez.

 Bu inanmayanlardan bir filozof her şeyin tesadüf ve tabiat (doğa) tarafından oluştuğunu iddia ederken bir gün bu kişi ava çıkar, bir yerde ayının saldırısına uğrar, ayı saldırır, o da var gücüyle kaçar. Derken bir yerde ayı ona yaklaşır, yakalar duruma gelir. Bu hale düşünce gayri ihtiyarı " aman Allah'ım, bu sefer de kurtar" diye feryat içinde Allaha sığınır.

Allah'ın iradesiyle ayı yerinde durur, pençesini kapatır ve karışamaz olur. O zaman Adam Allah'ın varlığına inanmanın tabii olduğunu anlar ve kurtuluşun onun kudretine bağlı olduğuna inanır ve hayat düzenini ona göre tenzim etmeye başlar.

Bu filozof gibilere bir ibretlik daha vereyim ki Allah'ı tanımanın fıtri olduğunu, delile dahi hacet olmadığını bilsin:

Evet,  bir deli Cuma günü camiye gidiyor, camide hatip olmadığı için hutbe okuyacak kimse bulunmuyor. Deli hutbe okumak üzere minbere çıkıp şu hutbeyi irat ediyor:

" insanlar, sizden zengin olanlar, muhtaçlara yardım etsinler, fakirler de fakirlik haline sabır etsinler, eğer siz zenginler varlık nimetini kendinize tahsis edip fakirlere yardım etmeseniz, siz fakirler de sabır etmez, çalma gibi gayri muşrulara saparsanız, heydin cehenneme, ey münafıklar."

Aklını bu deli gibi dahi müspet istimal etmeyen filozoflara cahil demeye hak var, kanaatindeyim.

Aklın varsa Allah'a inanmalısın.

Tebliğe pür hacet yok, görmelisin.

Akıl cevherini batıla harcama ha!

İnanç hamisi var, iltica etmelisin.  Hakka namzet ol.