Allah kitabında, “Allah hiç kimseye taşıyabileceğinden daha fazlasını yüklemez. Kişinin yaptığı her iyilik kendi lehinedir, her kötülük de kendi aleyhine. Ey Rabbimiz! Unutur veya bilmeden hata yaparsak bizi sorgulama! Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yükler yükleme! Ey Rabbimiz! Güç yetiremeyeceğimiz yükleri bize taşıtma! Günahlarımızı affet, bizi bağışla ve bize merhamet et”(Bakara 286) diye buyurulmaktadır.

Ramazan ayı şeytanların bağlandığı ve bütün hayır kapılarının ardına kadar açık olduğu bir mağfiret ayıdır, Müslümanlara düşen bu ayda Kur’an indirildiği için Kur’an’ı bol bol manasına vakıf olarak okumak, ibadetlerini arttırmak ve Allah’a bol bol tövbe istiğfarda bulunmaktır. Malum olduğu üzere ibadetler derece derecedir Hz. Ebubekir’in Hz. Ömer’e dediği gibi; “Bazı şeyler vardır ki Allah onları gündüz kabul eder gece kabul etmez, bazı şeyler vardır ki Allah onu gece kabul eder gündüz kabul etmez.

Farz dururken nafile ve müstahap’lar ifa edilmez.” Allah bütün peygamberleri şu beş esastan sorumlu tutmuştur: “Dinin korunması, Canın korunması, Malın korunması, Aklın korunması ve Neslin korunması.” Bunlara bir halel geldiği zaman gerisi esnekliğe tabi tutulacak ve gerekirse terk edilecektir. Bundan dolayı; Ramazan’da kılınan ve halk nezdinde Teravih namazı olarak bilinen, ama gerçekte Hz. Peygamber’in Ramazan gecelerinde ve diğer bütün gecelerinde ifa ettiği teheccüt namazıdır. Hz. Aişe’den gelen rivayet de, “Peygamber Ramazan’da ve diğer bütün gecelerde teheccüdü on bir rekât olarak kılardı.”(Buhari,Müslim) Yani sekiz teheccüt ve üç rekat vitir kılardı demektir. İmam Malik’in Muvatta’sında geçen ve muhaddisler nezdinde zayıf olarak kabul gören bir rivayette yirmi kıldığı geçiyorsa da âlimlerin vardığı sonuç; sekiz rekâtın sünnet diğerleri ise gece namazı yerine geçen nafilelerdir.

Diyeceğim odur ki; gerek yukarıya aldığımız ayette canın korunması ilkesi gereği Korona virüs cana da, mala da, nesle de, akla da, zarar verdiği için ve “Veba hastalığı nerede görüldüyse oradakiler oradan çıkmasın ve kimse de o beldeye girmesin”(Ahmed) hadisleri ve Hz. Ömer’in gönderdiği bir birliğe gideceğiniz yerde veba hastalığı vardır haberi üzerine komutanın Ömer’i haberdar etmesi sonucu, geri dönün emri üzerine, komutanın Allah’ın kaderinden mi kaçacağız sorusuna verdiği; evet “Allah’ın kaderinden kaçıyor ve Allah’ın kaderine sığınıyoruz” fermanları gereği Müslüman kardeşlerimizin kendi teravihlerini kendi evlerinde kılmaları tedbir açısından gerekli ve elzemdir. Teravih namazlarının beraber kılınması belki Müslümanların kardeşlik duyguları ve sevgiyi pekiştirdiği doğrudur fakat canın korunması ilkesi Müslümanları bu tür bir nafileden alıkoymaktadır. Kaldı ki bu şekilde yapmaları sevaplarının hiçbir şekilde eksilmediği, bilakis sevaplarının katlandığı bir fiil gerçekleştirdiklerini söyleyebiliriz.

Çünkü Teravihi evde kılmak da sünnettir ve Hz. Peygamber de evde kılmıştır.(Müslim) Hz. Peygamber’in üç sefer Ramazan’da ashabın önünde Teravih kıldıktan sonra teşrinin devamlı inmesi ve Müslümanların üzerine böyle bir ekstradan namazın vacip kılınması onlara ağır geleceği korkusu onu namazlarını evde kılmasına sebep kılmıştır.(Müslim,Tirmizi, Ebu Davut) Hz. Ebubekir döneminde de bu namazı herkes evinde kılardı.

Hz. Ömer’in bir gün yatsı namazının ardından insanların öbek öbek olup fısıldadıklarını görünce önlerine sahabeden birini imam olarak geçirmiş ve bu namazı cemaatle kıldırmıştır. (Ahmed) Sahabeden devlet başkanının maslahat icabı aldığı bir karardır diye kimseden bir itiraz gelmemesi neticesinde o günden bu güne Teravih namazı bu şekilde kılınmaktadır. Korona virüs bugün bütün insanlığı tehdit etmektedir, devletler bu konuda açız kalmış ve bir şey yapamamaktadır. Sağlık Bakanlığımız, bilim kurulu ve çalışanlarının gece gündüz demeden bu illetle savaşmaları halkımızın yararınadır. Almış oldukları kararları uygulamak vücubiyet arz etmektedir.

Zira Hz. Peygamber’in hastalananlar hekime göndermesi bunu göstermektedir. “Eğer bu konuları bilmiyorsanız işin ehline sorunuz.”(Nahl:43) diyor Allah. Bundan dolayı Türkiye Diyanet Başkanlığının almış olduğu ve uzman fakihler tarafından Teravihlerin evde kılınması fetvası yerinde bir fetvadır uyulması vaciptir, müstehap bir ibadet için vacip terk edilmez. Allah korusun virüsü taşıyan biri cemaatten birisine bulaştırır ve onun ölümüne sebebiyet verirse, büyük bir vebale girmektedir, bunu bilerek ve bu tür fetvalar beni bağlamaz gibi bir gafletin içine girerse katildir. Sosyal medya şarlatanlarının “bizi ibadetlerimizden alıkoyuyorlar” demelerinin hiçbir ilmi dayanağı bulunmamaktadır. Vesselam.