HABİL- KABİL zamanında olduğu gibi bu gün de, dünya üzerinde Müslüman ve Müslüman olmayan iki kanaat erbabı vardır. Bu günkü Müslümanların mevcudiyeti bir buçuk milyar civarındadır. Diğerleri, Hıristiyan, Yahudi ve Ladin gibi İslam’a zıt olanların sayısı fazladır.
Tarihî ve dinî kaynakların tespitine göre her zaman ıslama ve Müslüman’a karşı olanlar ya kendi aralarında tam birleşirler ya da az miktarda ihtilafa düşerler. Fakat İslam söz konusu olduğunda onların tümü birleşir İslam’a karşı cephe alır, şartlar muvacehesinde Müslüman’a, ya harbi, ya siyasi ya ekonomik yollarla saldırırlar.
Müslümanlar ise asırlardan beri kendi aralarında ihtilafa maruz olup bu düşmanlara destek olurlar, ihtilaflarını kendilerine tahsis ederler, hatta gayri mislimle birleşip Müslüman kardeşlerine cephe alırlar. Amma onlar hiçbir zaman Müslüman’la birleşmez, kendi dindaşlarını dışlamazlar.
Bu iki hali beyan eden kuran ve hadise bakalım: Allah (cc) peygambere(sav) buyurur ki: وَلَنْ تَرْضَى عَنْكَ الْيَهُودُ وَلَا النَّصَارَى حَتَّى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْ قُلْ إِنَّ هُدَى اللَّهِ هُوَ الْهُدَى وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ أَهْوَاءَهُمْ بَعْدَ الَّذِي جَاءَكَ مِنَ الْعِلْمِ مَا لَكَ مِنَ اللَّهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَصِير
“Ey Muhammed; Sen, Yahudi ve Hıristiyan milletlerine tabi olmadıkça onlar sana tabi de olmazlar, senden razı da olmazlar. Onlara deki gerçekten hidayet Allaha mahsustur, eğer sen onların heveslerine tabi olursan senin için Allah katında ne veli, ne yardımcı olmayacak…”
Peygamber de (Sav) şöyle der: يُوشِكُ الْأُمَمُ أَنْ تَدَاعَى عَلَيْكُمْ كَمَا تَدَاعَى الْأَكَلَةُ إِلَى قَصْعَتِهَا فَقَالَ قَائِلٌ وَمِنْ قِلَّةٍ نَحْنُ يَوْمَئِذٍ قَالَ بَلْ أَنْتُمْ يَوْمَئِذٍ كَثِيرٌ وَلَكِنَّكُمْ غُثَاءٌ كَغُثَاءِ السَّيْلِ وَلَيَنْزَعَنَّ اللَّهُ مِنْ صُدُورِ عَدُوِّكُمْ الْمَهَابَةَ مِنْكُمْ وَلَيَقْذِفَنَّ اللَّهُ فِي قُلُوبِكُمْ الْوَهْنَ فَقَالَ قَائِلٌ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَمَا الْوَهْنُ قَالَ حُبُّ الدُّنْيَا وَكَرَاهِيَةُ الْمَوْتِ
Bir gün gelecek o günde, fazla yiyiciler yemek çanağına hücum ettikleri gibi İslam muhalifleri de size birlikte hücum edecekler. Sahabe soruyor: onlar bizim azlığımızdan ötürü mü bize saldırılar. Hayır, siz sayıca çok olacaksınız ve lakin siz sel suyunun üstündeki köpük gibi değersiz, kararsız, ittifaksız olacaksınız. Siz bu durumda iken Allah da onların korkusunu sizin kalbinize koyacak, sizin korkunuz onların kalbinden çıkacak, siz onlardan korkacaksınız, onlar sizden korkmayacak. zira kalbinize VEHN girecek. Sahabenin, VEHN nedir? Sorusuna karşı dedi ki VEHN, maddeye tapmak ölümden korkmaktır. Siz maddeye dünyaya taparcasına esir olacaksınız bu nedenle ölümden, cihattan ürkeceksiniz.
Muhterem okuyucu, sen mezkûr ayet ve hadisin verdiği mesajı dikkatle okur, tefekkür edersen bu gün İslam âlemiyle diğerlerin mevcut hallerini müdrik olacaksın. Müslümanları zillet, aşağılık, ihtilaf içinde, muhalifleri ittifak ve üstünlük içinde göreceksin..
Dinime muhalif karşımda duvardır.
Birbiriyle müttefik bana düşmandır.
Ortadoğu’ya bak, bu revişi görürsün.
Sert çakan şimşekler tepeden vurandır. Hakka namzet ol.