Öncelikle bir televizyon yayınında sunucu didem Arslan’ın Kürtçe konuşmak isteyen konuğun konuşmasını kesmesi yüzyıllardan varlığını sürdüren Kürtçe diline ve Kürt vatandaşlara büyük bir hakarettir. Derhâl didem Arslan’ı tüm Kürt vatandaşlarından özür dilemeye davet ediyorum.
Dünyada tüm ülke ve toplumlarda farklı dillerin konuşulması bir zenginlik kaynağı olarak görülmelidir. Dünya üzerinde konuşulan yaklaşık 7 bin dil vardır. Kürtçe dili de bu diller arasında yerini korumaktadır. Ama gelinen noktada bu dil konuşulmaya, konuşulmaya geçerliliğini kaybetmeyle karşı karşıyadır. Devlet kurumlarının bütün birimlerinde, Kürtçe dilinin konuşulmasında bir kaynaşmanın önünü açacağı gibi tüm okullarda da Kürtçe dersinin mevcut ders kitaplarının arasında seçmeli ders olarak yer almasında da bir sakınca olmamalıdır. Diller bir tehdit unsuru değil, bir zenginlik kaynağıdır. Her dilin kendine göre bir özelliği ve zevk alınan bir yönü vardır.
Yüce Allah Kuranı kerimde şöyle buyurmaktadır: “O’nun varlığının ve kudretinin delillerinden biri de, gökleri ve yeri yaratması, lisanlarınızın ve renklerinizin farklı olmasıdır. Elbette bunda bilen ve anlayan kimseler için ibretler vardır’’ Rum süresi 22.ayet
Dil insanlar arasında bir anlaşma ve kaynaşma aracıdır. Farklı, farklı, değişik kültürlere sahip kişilerin bir araya gelmesi için kullanılır. Dünyada hiçbir Dil’in öğrenilip öğretilmesinde bir art niyet aranamaz, bir lisan, bir insandır. Demek ki iki lisan iki insandır. Ne kadar çok dil öğrenirsen farkın o kadar artıyor. Kürtçe dilinin her yerde öğrenilmesi ve öğretilmesinin önü açılmalı, milyonlarca insanın konuştuğu bu dilin dünya üzerindeki yerinin korunması sağlanmalıdır. Farklı dillerin konuşulması bir ülkeyi bölmez, aksine o ülke insanları arasındaki ittifakı sağlar. Ana dilleri Kürtçe, Lazca, Arapça olan ırkların kendi dillerini rahatça göğsünü gere, gere konuşması ve öğrenmesinden daha doğal bir şey olamaz. Bir dili inkâr etmek onu yok saymak demek, o dili konuşanların varlığını kabul etmemek demektir.
Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmaktadır: “Arab’ın Aceme, Acem’in Arab’a üstünlüğü olmadığı gibi, kırmızının karaya, karanın kırmızıya da üstünlüğü yoktur. Hiç bir milletin diğerine üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir” İbn-i Neccar.
Yakından uzaktan hiç ilgimiz olmayan, sadece dünyada çok konuşuluyor diye İngilizce ve Almanca okuduğumuz ders kitapları arasında yer alıyorsa, Kürtçenin de seçmeli ders olarak öğretilmesinde garipsenecek bir durum olarak karşılanmamalıdır. Kürtçenin öğretilmesi ve öğrenilmesi bütün Kürtlerin kendi değer ve kültürlerini daha iyi anlayabilmesinin önünü açar. Allaha emanet olun.