Bil ki Allah katında en muteber mahlûk insandır, insanın ruhu, bedeni, hatta bütün iç- dış organları kutsaldır. Dolayısıyla bu kutsallara kıymak zulümdür ve bu zulüm katil, ötanazi ve intihar olarak tabir edilmektedir. Bundan ötürü İnsan ne kendi kutsalına ne de başkasının kutsalına kıymaya yetkili değildir.
Evet, günümüzde bazı hastalar hastanede entübeye maruz olup hayatlarından ümit kesilmekte, tıp verilerine göre bu hastanın hayata dönmesi mümkün kılınmamakta, her haliyle ölü sayılmaktadır. Bu hasta kökü kesilip suyun içine atılan ve suyun içinde rutubetleşip bir süre bu rutubetli haliyle kalan ağaca benzer. Bu ağaç bir daha canlanmadığı gibi bu duruma düşen hasta da bir daha canlanmaz. Bu hale düşmek günümüzde fişe bağlanma ile tabir edilmektedir.
Bu duruma düşen hasta tıpça ölü sayılsa da ne akrabası ne doktor ötanazi eylemiyle onun ölümünü çabuklaştırmaya yetkili değildir. Yani fişe bağlanan hastanın çabuk ölmesi için fişi çekmek ötanazi- intihar ve katildir, dolayısıyla fiş çekmeye fetva veren doktor katil olduğu gibi başkasının çekmesi de katildir. Sadece bu duruma düşen hasta ruhsal ıstırap çekmemek için ilaç uygulanması tavsiye edilmiştir. Kendi kaderiyle ölene kadar ıstırap önleyici ilaç uygulamak musahiptir.
Ölüm döşeğine düşmeden uyan
Rabbine tövbe et filan bin filan.
Makberin kapısı açıktır kapanmaz.
Bizlere muntazir tek halaskâr iman.
Hakka namzet ol.