Değerli dostlarım! Uzun bir aradan sonra önemli bir konu ile yine karşınızdayım. Bilindiği üzere insanlık tarihi tıpkı insan hayatı gibi gelgitlerle doludur. Tarihsel sürece bakıldığında insanlık bazen şahlanmış; ekonomik ve teknolojik olarak zirveleri görmüş bazen de yokluk, kıtlık, kriz ve savaşlar nedeniyle acı dolu günler de yaşamıştır. Günümüzde de insanlık birçok nimeti ve imkanı zirvede yaşarken bazen tökezlemekte ve acılara maruz kalmaktadır. Toplumların yaşadığı krizlerin tek bir nedeni yoktur. Krizler birçok sorunun birleşmesi sonucu çığa dönüşen kar misalidir.
Ekonomik veya siyasi krizlerde toplum fertlerine düşen insani ve ahlaki bazı görevler vardır. İslam dininde de bu anlamda bazı yasaklar koyulmuştur. Örneğin insanların ihtiyaç duyduğu ürünlerin stoklanması veya olduğundan pahalıya satılması haram görülmüştür. Müşterinin zorunlu ihtiyacı olduğunu veya piyasadan habersiz olmasını fırsat bilip herhangi bir ürünün daha pahalıya satılması da haram ilan edilmiştir. Aynı zamanda üreticinin malının direkt tüketiciye erişimini engellemeye dönük her türlü girişimler yasaklı ticaret olarak kabul edilmiş, doğru ve sadık esnaf, mahşerde şehitler ve nebilerle haşredilecek kişiler olarak gösterilmiştir.
Değerli dostlarım! Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de gittikçe kötüleşen bir ekonomik durumla karşı karşıyayız. Başta da belirttiğim üzere bunun birden çok sebebi vardır. Bu sebeplerin bazıları ülkemizin durumuyla alakalı olmayıp küresel sebeplerdir. Bazıları ise ülkemizden kaynaklı problemlerdir. Bu problemlerin bazıları da toplum olarak bizim ihtiras ve doyumsuzluğumuzdan kaynaklanmaktadır. İşte tam da burada toplumun tüm bireylerine sorumluluk düştüğü kanaatindeyim. Örneğin bir üretici zorunlu ihtiyaç olmadığı halde ürünlerine daha fazla kazanma hırsı ile zam yapmamaları, bir dağıtım şirketi sahip olduğu gücü kötüye kullanıp ürünlere fiyat artışı yapmamalıdır. Serbest ticaret demek herkesin kendi isteği ile insanları zor duruma sokacak şekilde zam yapma özgürlüğü olarak algılanmamalıdır. Şirketlerin bir araya gelip anlaşarak ürünleri yükseltmesi ne insani ne de ahlakidir. Aynı şekilde üreticiden bire alıp sahip olunan ekonomik imkanları kullanarak üç katı fiyatına satmak, ticaretten ziyade vicdansızlıktır. Unutmayalım hepimiz aynı gemideyiz. Bugün biz kendi ürünümüze zam yaptığımızda her ne kadar kazanmış görünsek de aslında kaybediyoruz. Çünkü biz de başkasının ürettiği ürüne muhtacız.
Bu dönemde vicdanlı birey olarak da yapmamız gereken iki önemli husus vardır. Birincisi İslam’ın da emrettiği iktisatlı yaşam biçimine daha çok bağlanmalı, gereksiz harcamaları iptal etmeli hiç olmazsa ötelemeliyiz. İsraftan olabildiğince kaçınmalı sahip olduklarımızdan maksimum düzeyde yararlanmalıyız. İkincisi olarak da etrafımızı kollamalı bu dönemde işini kaybeden veya evine ekmek götürmekte zorlanan komşu eş dosta yardımcı olmalıyız. Bilmeliyiz ki hepimiz bir gün muhtaç olabiliriz. Bolluk ve bereketli günlerde görüşmek dileğiyle..
Ekrem TURĞUT