Ülkede, hatta Batman’da yayılan ve terör kadar belki de terörizmin başlangıcı sayılacak kadar tehlike oluşturan uyuşturucu bağımlığı mevcuttur. Yetkililerin ifadesine göre henüz buluğ çağına yetişmeyen birçok gençlerin uyuşturucu müptelası olduğu tespit edilmiştir. Millet olarak bu tehlikeden uzaklaşmak ve uzaklaştırmak lazımdır. Bu marazın önlenmesinin yegâne çaresinin iki etken olduğunu biliriz. Biri dinî kültür ve ceza biri de kanuni disiplin. Evet, uzmanlar tabipler ve psikologlar ön eğitimde uyuşturucunun insan bedenine ve ruhuna yaptığı tahribatı beyan edecekler, bunun yanı sıra kanuni ceza da ilan edilecek. Ve din âlimleri tarafından uyuşturucu cezasının ve ilahî vebalın büyüklüğü anlatılacak, kullananlar tövbeye davet edilecek, caymayan kişi devlet eliyle çıban gibi toplumdan uzaklaştırılacak. Mesela kişinin diploma alması ve imtihanlarda başarı kazanması içki içmeme ve uyuşturucu kullanmama şartı getirilecek, bu şarta uymayan diploma ve imtihanı kayıp edecektir. Bunun yanı sıra (İslam’a göre)  içen kişi tövbeye davet edilecek, tövbe etmediği takdirde açık yerde, milletin huzurunda 80 (Hanefi mezhebine göre) veya 40 (Şafiye göre) değnek cezasıyla tecziye edilecek, kullanmaya devam ederse değnek sayısı çoğaltılacaktır. Bu ceza, tavizsiz infaz edilecek, hükümdar dahi bu cezayı af etmeyecektir. Rivayete göre imam Ömer’in bir oğlu Hımıs’ta alkol kullanmış, Oranın valisi Ömer bin Abdülaziz gizli bir yerde kırk değnek vurdurmuştur. İmam Ömer bu hadiseye vakıf olunca hem valiyi gizli vurdurduğu için uyarmış hem de milletin huzurunda değnek cezasını tekrarlatmıştır. İçkinin (uyuşturucu dâhil) haram ve cezayı müeyyide mucibi onduğunu ispat eden ayet nazil olunca imam Ali “vallahı bir yerde içilse ve O yerde minare yapılsa o minareyi yıkarım, üstünde ezan okutmam” demiş.  Bir sahabe “eğer parmağım ona bulaşsa koparırım” demiştir. Eğer siz idareciler, ruhi ve dini duyguları ve ilahî ceza ve vebalın kesretini ve cezayı müeyyideleri yürürlüğe koyarsanız ve bununla beraber içki ve uyuşturucuları satan, imal eden kişileri tecziye ederseniz önleye bileceksiniz. Amma eğer içki şişelerini iştah açıcı şekilde cazip hale getirip elenen satılmasına cevaz verirseniz ve içen, kullanan kişilerin daha medeni olduklarını lanse ederseniz ve baba, öğretmen, amir, patron, devlet büyükleri içki içmelerine reva görürseniz pasif yasaklamayla evlatların içki içmesine ve uyuşturucu bağımlılığına engel olamazsınız. Bir baba burnuna enfiye çekiyormuş, oğlu da babaya bakarak çekmeye başlamış, baba oğluna enfiyenin maddi manevi zararlarını anlatınca oğlan şöyle demiş: “baba! senin ağzına mı inanayım, burnuna mı? Ağzınla yasaklıyorsun, burnunla teşvik ediyorsun”   İmam Ömer içki içen bir genci Medine’den Hayber bölgesine sürmüş, genç gitmiş Hıristiyan kıralı Hrakl’e teslim olmuş ve Hıristiyan olmuştur. Ömer bundan sonra deynek cezası uygularım ama kimseyi sürmem, demiş ve sürmemiş. . سنن النسائ İslam hükmüne göre hem içen hem kullananın cezası tekrarlanacak; birinci seferde 40 veya 80değnek cezasıyla tecziye edilecek ikinci, üçünü, aynı ceza icra edilecek, dördüncü sefer terk etmediği takdirde devlet eliyle ağır cezayla tecziye edilecek. (biz ehlisünnete göre değnek fazlalığı var, sürgün ve idam yok, İran’da dördüncü sefer içen, kullanan kişiye idam cezası var.).Bundan dolayı şimdi İran’da uyuşturucu, içki kullanımı, satışı, imalatı kesinlikle yoktur, gizli içenler, kullananlar tespit edilse idame kadar ceza  tatbik edilmektedir. Kaç sene evvel İran’dan petrol getiren bir şoförle konuşup şu soruyu sordum: İran’da hayat nasıldır? Cevap berbat. Neden? “Efendim içki hiçbir yerde bulamazsın, yok, hatta sığara serbest değil, fuhuşhaneler yıkılmış vazıyette. Hâsılı kelam O mollalar, İran’ı berbat ettiler.”   Evet, İslamdan önce İran’da “Şiraz Şarabı” meşhurdu, hem Fars milleti içerdi hem dışa ihraç ederdi. Bizim şoför de Şiraz şerabı dönemi istiyordu her halde. Hakka namzet ol…