DİLİMİZ ve DİNİMİZ
Değerli dostlarım! Yaratılış silsilesinin en parlak nümunesi olan insanoğlu, yaratıcının muhatabı olmakla saygınlığın zirvesine konumlandırılmıştır. İnsan sahip olduğu bu konumunu korumakla mükelleftir. Aksi takdirde kendisine verilen bu üstün konumdan alaşağı edilecek ve Kur’ân’ın ifadesiyle esfeli sâfilin (aşağıların en aşağısı) seviyesine düşecektir. Hz. peygamberin işaret ettiği üzere insanı afete düşüren en tehlikeli azası da dilidir.
Kıymetli okuyucularım! Toplumumuzda yaygın olarak kullandığımız ama belki de çoğumuzun barındırdığı tehlikeli anlamları hakkında bilgi sahibi olmadığı bazı dinen sakıncalı ifadeler bulunmaktadır. Başta da dediğimiz üzere insanı kıymetli kılan dil, aynı zamanda onun afeti de olabilir. Bugün birçok insanın diline pelesenk olan bazı ifadeler maalesef dinî açıdan tehlikeli anlamlar barındırmaktadır. Bu ifadelerin açığa çıkarılması ve özellikle de yanlış anlam taşıdıklarının farkında olmayan Müslüman kardeşlerimin bu kullanımları terk etmesi için birkaç örneğini sizinle paylaşacağım.
Senin Allah’ın yok mu? Bu ifade maalesef gençlerimiz arasında yaygın olarak kullanılmaktadır. Kullanan herkesin bu cümleyi inkâr anlamında kullandığını söyleyemeyiz. Ancak bu cümle dinen sakıncalıdır. Zira hepimiz biliyoruz ki yaratıcısız kimse yok ve hepimiz Yüce Allah’ın kuluyuz.
Çocuk yaptık. Bu cümle genelde çocuk sahibi olanlar için kullanılır. Ancak derinlemesine düşünüldüğünde çok da masum bir cümle olmadığı anlaşılır. Zira çocuk yapmak onu ete kemiğe büründürmek anlamındadır. Ve bunu da sadece Yüce Allah yapar. Zira eğer insanların elinde olan bir durum olsaydı her isteyen çocuk sahibi olacaktı. Biz sadece çocuk sahibi oluruz o da eğer Allah verirse…
Senin (haşa) Allah’ın gelse kurtaramaz. Bu cümle sinir anında aslında karşılık verme konusunda ne kadar kararlı ve güçlü olduğunu ifade etmek için kullanılır. Ancak burada insanı küfre düşürecek bir anlam vardır. Zira haşa kişinin yüce Allah’ı dahi kendisine engel olamayacak konumda görmesini ifade etmektedir.
Talakım üzerine yemin olsun ki… Bu cümle genelde eski jenerasyon olan kırk yaş üzeri kırsal bölgelerde yetişmiş kişilerin kullandığı ifadedir. Ancak doğru değildir. Zira yüce Allah’ın adı dışında bir leyle yemin edilmemesi gerektiği gibi yanlış çıkması durumunda nikâha zarar vermesi muhtemeldir.
Dindarlar ve özellikle din temsilcileriyle ilgili asılsız, suni ve İslam düşmanlarının kinlerini kustukları kendi üretimi olan “komik” hikâyeler veya televizyon programdaki roller. Din düşmanları tarafından kasıtlı üretilmiş yapmacık iftira ve hakaretvari hikâyeler ve roller, maalesef Müslüman toplumda da yaygın olarak bilinçsizce kullanılır hale gelmiştir. Bunlar en basitinden iftiradır. Ayrıca İslam toplumunu gözden düşüren ve onların kutsalını reyting uğruna çirkin oyunlarına meze yapıp iftiraya maruz bırakan zihniyeti alkışlamanın veya tepkisiz kalmanın Vebali büyüktür. Bilinçli bir Müslüman bunları anlatmaz anlatanlara da gülmez gülmemelidir. Yanında atalarına sövülen ve buna gülen akli başında bir insan düşünülebilir mi? Bu ve benzeri ifadeler dilimizle dinimize zarar verdiğimiz ifadelerdir.
Dinimizi yıkmasına izin vermeden dilimize sahip çıkıp bir ömür boyu Yüce Allah’ın rızasına uygun ifadeler kullanmamız dileğiyle saygılarımı sunarım.
YORUMLAR