İnsanın ruhu, manası, fiziki yapısı kutsal olduğu gibi özel malı, mülkiyeti ve vatanı da kutsaldır ve dokunulmazdır. Bunun için insanın canına kıymak, onu yaralamak gibi eylemler yasak olduğu gibi malına, mülkiyetine hatta vatanına dokunmak da yasaktır. Bu adil yasağı ihlal etmek bu kaleyi delmek, yıkmak da yasaktır, suç teşkil etmekte ve ceza icap ettirmektedir. Mesela haksız yere insan öldüren Kısas hükmüyle öldürülecek, hatta katil maktulü neyle katil etmişse kendisi de aynısıyla katil edilecektir. Mala dokunan gazaptır, malın mislini sahibine iade etmeye mahkûmdur. Hırsız, çaldığı malın mislini sahibine vermeye icbar edilecek, bununla beraber birinci hırsızlıkta bir eli kesilecek, ikincide bir ayağı, üçüncüde diğer eli, dördüncüde diğer ayağı kesilecektir. Allah, والسارق والسارقة فاقطعوا أَيْدِيَهُمَا erkek ve kadın hırsızların ellerini kesin” diyerek açık hüküm beyan etmektedir.
Cezaların ağır olmasının amacı o cezayı uygulamak değil, cezanın caydırıcı olmasıdır. Birkaç kişiye ceza tatbik edildiğinde caydırıcı olur ve o suçu işlemek isteyen insan sayısı azalır. Cezalar caydırıcı olmadığı zaman suç yaygınlaşır ve toplumda çalışmadan kazandıran hırsızlık, dolandırıcılık, sahtekârlık, rüşvetçilik, adam kayırmacılık normalleşir ve ardından malın kutsiyeti gider, ekonomi sarsılır, toplumda emniyet bağı kopar hatta biter.
Evet, kuranın beyan ettiği hırsızlık cezası bir yerde infaz edildiği takdirde hırsızlık bitecek hiçbir insan çalmaya cesaret edemeyecek. Ünlü düşünür İkbal der ki: Eğer Deyrizor’da bir hırsızın eli kesilirse Suriye’de hırsızlık yapılmayacak. Eğer beşeri sistemle hüküm edip hırsızı birkaç gün nazarette hapis edersen ikinci gün piyasaya çıkıp daha büyüğünü çalacak, hatta hazinenin anahtarı himayetine geçse hazinenin tümünü soyacak, kurt yerine çoban koyunu kapacaktır.
İki gün evvel Batman valisi Şahin, sistemde bakır kablo çalanlar hakkında şöyle dedi: “Bir petrol kuyusunda 100 ile 1000 varil arasında petrol üretildiğini belirterek, "Atbaşı üretiminin olduğu sahalardaki tesisler tamir edilip tekrar devreye alınması en iyi ihtimalle 15 günü alıyor. Bu süre zarfında nereden bakılırsa 1500 varil petrol kaybı yaşanmış oluyor. Petrolün varili 85 dolarla hesaplandığında, milli ekonomiye nasıl zarar verildiği de ortaya çıkıyor. Bu tesis kablolarını çalanın alacağı 50-100 TL’lik miktar neyse bu topluma büyük zarar vermiş oluyorlar. Bunların toplumla ilgili hiçbir aidiyeti yok. Onlar ‘Yapmayayım, herkese zarar veriyorum’ demiyor. Biz devlet olarak bunları nasıl kazanacağız, bunları da küçüklükten sağlayacağız, Karakter eğitimi her şeyin başıdır. Eğer bunları başarabilirsek, gerçekten çok sağlam toplumlar üretebiliriz” diye konuştu.
Vali Bey, tesisin bakır kablolarını çalıp tesisi 15 gün devreden çıkaran hırsızlar hakkında bu ilgi çekici beyanatı verdi, bir iki gün sonra bu hırsızlar yakalandı ifadeye gönderildi.
Vali bu insanları eğitmekten söz etti. Ben de İslam hukuku adına bunlar ve bunlara benzeyen tüm hırsızlar hakkında şu tavsiyeyi yaparım:
Eğer bunlar iş- aş bulamayacak kadar işsiz ve fakir iseler devlet, onlara bir iş temin etmeye himmet etmeli ve bu fiilden tövbe etmeye davet etmelidir. Mahkeme de onları tövbeye yönlendirmeli, onlara ağır ceza vermemeli. Ama eğer bunlar kazancı az ve topluma zararı pek fazla olan bu hırsızlığı meslek edinmişlerse ve tövbe etmezlerse ve el kesme cezası yapılamazsa -ki bu gün yapılamıyor- buna benzer caydırıcı bir ceza verilsin ki mal – can emniyeti hâsıl olsun. İmam Ömer bir hırsızın el kesilme cezası yerine onu ülkeden sürmüştür. Evet, ülkeden hatta yaşadığı yerden sürmek caydırıcı bir ceza mesabesindedir.
Hakka namzet ol.