Bilindiği gibi evrenin tüm yaratıklarında üç aşama tehakkuk eder: (Doğum- yaşam ve ölüm.)

Evet, evrenin tümü bir çekirdekten doğmuştur. Kuran’ın ifade ettiği gibi yer ile gök,  önce RATK idi/ birleşik idi, sonra hepsi FATK/ oldu, birbirinden ayrıldı, ikiye bölünüp gök ve yer oldu.

Şimdi evren yaşama safhasındadır, bir gün Haşrın kopmasıyla tümü ölecektir. Kuranın ifade ittiği gibi İsrafil’in birinci sefer Sura üflemesiyle bu insanların tümü ölecek, ikinci üflemeyle tümü dirilecek ve Haşre sevk edilecek. Cansızlar da aynı şekilde ölecek, dağlar, yıkılacak, gökler delinecek, sahra gibi olacak, denizler karışacak,  yerleri alev olacak,  bu yer devrilecek, başka yer olacak, güneş- ay yerlerinden düşecek aynı akıbete uğrayacak,  sonuçta her mahlûk ölecektir. Makam, mevki, mal, mülk hayat hep bu üç aşamaya mahkûmdur, hepsinin üç aşaması vardır son aşama ölümdür.

Mütefekkir İnsan, evrendeki bu üç aşamayı düşündüğü zaman ondan bir ders almaktadır. Bediüzzaman bu üç aşamayı bir kısım genç kızların hayatında şöyle canlandırıyor:

Eskişehir Hapishanesi’nin penceresinden bir lisedeki Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına tanık olan Said-i Nursi “mektebin büyük kızlarının avluda gülerek iffetlerini zedeleyerek erkeklerle raks ettiğini” fark etti. “Birden manevi bir sinema filmiyle bu kızların elli sene sonraki vaziyetleri kendisine gördüğünü söyleyen Saidi Nursi, o anları altmış kızlardan ve talebelerden ellisi, kabirde toprak oluyorlar, iffetsizliğin azabını çekiyorlar. Ve kalan on tanesi, yetmiş- seksen yaşında çirkinleşmiş, gençliğinde iffetini muhafaza etmediğinden sevmek beklediği nazarlardan nefret görüyorlar kat’î müşahede ettim ve onların o acınacak hallerine ağladım” diye anlattı.

Evet, üstad bu temsil ile evrendeki her şeyin doğar, yaşar ve ölür olduğunu ifade etmiş ve ölümden önce ve sonraki insan halini bu kızların haliyle beyan ederek dikkatleri çekmiştir.

Eğer biz üstadın bu üç aşamayı düşündüğü gibi düşünsek gaflete maruz olmayız, hatasız yaşarız ve salim bir şekilde ölürüz.

Doğarsın, yaşarsın sonu ölümdür.

Bunları düşünmek senin şanındır.

Gaflete düşersen unutkan olursun.

Akibet hüsransa, derin ah çekersin. Hakka namzet ol