SON DAKİKA
hava
Advert
Google News

Tehlikeli günlere girerken -1-

Son Güncelleme :

2018-05-07 00:05:27

Ne yazık ki yine coğrafyamız zor ve acılı günlere doğru hızla ilerliyor. “Coğrafya kaderdir” derler ya evet coğrafyamızda umutlar bir türlü yeşermiyor. Bir sorun bitime den diğeri başlıyor ve her sorun diğer sorunu tetikliyor.

 


6 yıldır bitmeyen Suriye’deki kanlı savaş tüm gücüyle yıkıcı etkisini sürdürürken, savaş, acı ve dramlar devam ederken; şimdi de Irak Kürdistan Bölgesel yönetimin yapmış olduğu referandum yeni bir gerginliğin ve eğer bir çaresi bulunamazsa tüm bölgeyi kapsayacak bir acıların habercisi gibi görünüyor.

 


Kimse kimseyi dinlemiyor.

 


“Niçin” ve” neden” sorularına  vicdani cevaplar yerine kışkırtıcı, incitici ve aşağılayıcı dil kullanılıyor.

 


Bu da insanları derinden yaralıyor.

 


Sanki Türkiye de milyonlarca Kürt yaşamıyormuş gibi sürekli yaralayan söz ve yazılar söylenip yayınlanıyor, hatta bu artarak devam ediyor.

 


Bu coğrafya kaderi Kürtler ve Türklerin ortak gözyaşı ve umutlarıyla ayakta durdu ve bu coğrafyanın da çimentosu budur.

 


Ama çok üzülerek söylemeliyim ki artık korkuyorum;

 


Endişeliyim

 


Kaygılayım

 


Ve acılıyım…

 


Biz bunları hak etmedik.

 


Bizim birbirimize en çok ihtiyaç hissettiğimiz bir dönemde bunların yaşanması korkularımızı daha da artırıyor.

 


Türkiye hem kendi hem de bölgede ki Kürtlere sahip çıkmalı ki, kimse bizim fay hatlarımızla oynayamazsın.

 


Ama gelişmeler bunu göstermiyor.

 


Türkiye, İran ve Irak  yeni bir ittifaka giderken bu ittifakı bir Kürt düşmanlığına götürecek operasyonlardan uzak durmak gerekiyor.

 


İran ve Irak Türkiye’yi Kürtlere karşı bir pozisyona çekmek için her şeyi yapabilirler

 


Nitekim sınırları Irak yönetimine devretme kararı bunun göstergesi olduğu görülmekte ve sınırları ancak Habur’dan girerek teslim almaları söz konusu.

 


Türkiye’den buda herhangi bir çatışmanın olması halinde Türkiye sınırlarının içinde olması demektir.

 


Bunu Irak yönetimi bilinçli yapıyor, içerden gelmek yerine Türkiye’nin içinden geçerek sınır kapılarını almaya çalışması Türkiye’yi de işin içine çekmek istemesinden kaynaklanıyor.

 


Türkiye bu tuzağı görmeli ve sorunun bir çatışma ile değil görüşerek çözülmesine öncülük etmelidir

 


İçerden kimi ırkçı ve saldırgan kesimlerin yapmış oldukları propagandalara kulak asmadan ve sorunun daha da derinleşmesine fırsat vermeden Türkiye bu meseleye Türklerin ve Kürtlerin çıkar ve kardeşliğini gözeterek el atmalıdır.

 


Kimilerinin Irakta Türkmen kardeşlerimizi bahane ederek olayı başka yönlere çekmesine fırsat verilmemelidir.

 


Bunu yapanlar 2014 Haziranından 2017 Temmuzuna kadar IŞİD zulmüne ve işgaline uğrayan yani tam 3 sene Türkmen katliamlarına ses vermeyen insanlar olduğunu da bilmek gerekiyor.

 


Onların derdi Türkmenler olmuş olsaydı  IŞİD bu katliamları yaparken  Türkmenlere sahip çıkarlardı. ama tek bir gün bile Türkmenlerle ilgili bir eylem dahi yapmadılar bunların tek derdi var oda Kürt nefreti.

 


Bizim bu topraklarda

 


Kürt nefretine

 


Türk nefretine

 


Arap nefretine

 


Şii nefretine

 


Sünni nefretine

 


Hiç bir zaman yol vermememiz gerekiyor.

 


Bizim nefretlere değil, Kardeşliğe ihtiyacımız var.

 


Ve Bu coğrafyanın tek nefes borusu olan Mazlumların, mağdurların yaşamak adına sığındıkları tek kapı olan ülkemizin birliğine ihtiyacımız var.

 


Birilerinin acıları içeriye taşımasına müsaade etmemeliyiz.

 


Bizim gidecek başka bir yerimiz yok

 


Bizim ikinci adresimiz kara topraktır. (Devam edecek)

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

DİĞER YAZILARI