Şiddet, hem zulüm, hem hakaret hem darbe gibi olumsuz manalara gelir. İnsana yapılan zulüm, hakaret ve darp şiddetin birer kısmıdır. Şiddet dinî ve insanî suçların başında gelir, şiddetin aksi adalet, hoşgörü ve merhamettir. Şiddet insanî münasebetlerin tümünde yasaktır, hukuki hükümlerin içindeki şiddet tehlike oluşturan muzir bir hükümdür. Ülkede, bahusus bölgemizde kadınların mirastan mahrum edilmeleri ve bütün mirasın erkeklere tahsis edilmesi hukuk bazında en büyük suçtur. Erkeğin bunun gibi kadına yaptığı haksızlıkların tümü hukukî şiddet sayılmaktadır. Erkeğin kadına karşı görevleri olduğu gibi kadının da erkeğe karşı görevleri vardır. Kadın bu görevleri yapmadığı takdirde erkek ona şiddetle değil nasihat yoluyla görevini yapmaya davet edecek. Buna rağmen kadın görevini yapmadığı takdirde erkek tehcir yoluyla münasebeti kesecek, yatakta, sosyal ve ailevi münasebetlerde kadından uzaklaşacak, kadın görevini tekrar yaptığı takdirde erkek bu münasebetleri tekrar icra edecek, sevgi saygı safhasını açacak, meveddet ve ihtiramla yeni ilişki kuracaktır.
Kuranın ifade ettiği gibi Kadının bir görevi erkeğin istemediği insanları erkeğin evine- makamına almamak ve örfe ters, israf denilecek kadar malda harcama yapmamak ve iffetini herfiyen korumaktır.
Kuran şöyle buyurur: وإن لكم عليهن أن لا يُوطِئن فُرُشكم أحدًا تكرهونه، فإن فعلن ذلك فاضربوهن ضربًا غير مبرِّح، ولهن عليكم رزقهن وكسوتهن بالمعروف.
“Siz erkeklerin kadınlar üzerindeki haklarınızdan biri de sizin istemediğiniz insanları sizin ev veya makamınıza almamak ve örf ve usul harici malda israf yapmamak ve iffetini harfiyen korumaktır. Yani kadının erkeğin istemediği hiçbir insanı evine, makamına alması, barındırması bunlarla münasebet kurması, iffetini muhafaza etmemesi veya örfe ters malda harcama yapması kadın hakkı değildir. Eve- makama alınacak adam erkek, kadın yabancı akraba arasında fark yoktur, kadın hiç birisini erkek istemezse erkeğin evine, makamına alması, barındırması ve örfün haricinde harcama yapması iffetini muhafaza etmemesi caiz değildir. Kadının bu görevi ihmal etmesi halinde erkek ona nasihat edecek, istemediği bu insanlarla ilişki kurmamak, eve- makama almamak, usul harici harcama yapmamak, iffetini korumamak gibi münasebetlerin yasak talimatını verecek. Kadın bu nasihat yoluyla ıslah olmadığı takdirde yani erkeğin istemediği kişileri evine makamına almaya, onlarla ilişki kurmaya, iffetini heder etmeye ve örfün haricinde harcama yapmaya devam ettiği takdirde erkek onu disipline tabi tutacak, icap ederse incitici olmayan hafif darbeyle korkutacak. Şu da var ki kadın erkeğe karşı sorumlu olduğu gibi erkek de kadına karşı sorumludur. Onun da kadının istemediği insanları eve alması onlarla münasebet kurması ve örf haricinde harcama yapması caiz değildir. Erkek bu yasakları işlediği takdirde kadın onu yetkili merciye şikâyet hakkına sahiptir. Resulullah erkek- kadın münasebetlerini şöyle beyan etmiştir: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: "لا تَضْرِبوا إماءَ اللهِ". فجاء عمر إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال: ذئِرَت النساء على أزواجهن. فرخص في ضربهن، فأطاف بآل رسول الله صلى الله عليه وسلم نساء كثير يشكون (7) أزواجهن، فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم: "لقد أطافَ بآل محمد نِسَاءٌ كثير يَشْكُونَ (8) أزواجهن، ليس أولئك بخياركم" رواه أبو داود والنسائي وابن ماجه (9) Resulullah (sav), sahabeye “kadınlara vurmayın, onlara şiddet kullanmayın, meşru harcamalarına engel olmayın” diye emir verdi. Kadınlar Resulullahtan bu ruhsatı alınca ereklere karşı laubali olmaya başladılar; erkekleri tanımaz oldular, evden çıkıp erkeklerin istemedikleri yerlere gittiler söz ve icraatlarıyla erkekleri dinlemez oldular, örf ve usul harici malda israf ettiler.
Hz.Ömer, Resulullah’a gitip durumu bildirdi, kadınların hukuki ve edebi çizgiden çıktıklarını, erkekleri tanımaz olduklarını, başıboş hareket ettiklerini harcamada israf ettiklerini tebliğ etti. Resulullah (sav) kadınların bu başıboşluğunun hatalı olduğunu, kadınlarn erkekler tarafından eğitilmesini, erkeklerin istemedikleri insanları eve, makama almamalarını israf denilecek kadar masraf yapmamalarını, iffetlerini muhafaza etmelerini, erkeklere saygıda kusur yapmamalarını tavsiye etti. Ve lakin erkeklerin bu ruhsattan istifade edip kadınlara şiddet kullanmalarını yasakladı, yasağa uymayan erkeklerin hayırsız duruma düşeceklerini, dışlanacaklarını, cezaya tabi olduklarını ferman buyurdu.
Peygamberin kadın- erkek münasebetlerini tasnif ettiği gibi icra ederlerse şiddet denilen haksızlık olmayacak, aile düzeni meveddete dayalı mamur olacak, eşler arasında şikâyet olmayacak, ölümden sonra dahi saygı hürmetleri devam edecek. Aksi takdirde bu gün gibi kadın erkek şikâyetleri, şiddet gündem olacak ve mahkeme salonlarında boşama sıraları sıklaşacak, boşamalardan sonra çocuklar varsa kapı dışı edilecek, iki aile arasında düşmanlık devam edecektir.
Hakka namzet ol.