Değerli dostlarım! İnsanlık tarihi itibarıyla tüm din ve ahlak yasalarında kutsal görülen “helal kazanç ve emek” konusu hakkında sizinle hasbihal etmek üzere karşınızdayım. Bildiğiniz üzere insanın kendisinin ve bakma yükümlü olduğu kişilerin temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için çalışması gerekir. Bu durum, Yüce yaratanın koyduğu bir yasadır. Allah bu yasaya uyanlara karşılık olarak da mükâfat vadetmiştir. Bu nedenle de kişinin kazanması ve bu uğurda emek sarf etmesi kutsal görülmüştür. Emeğin kutsallığı tüm insanlar ve dinler tarafından da kabul edilen bir durumdur. Nitekim çalışmaktan elleri nasırlaşmış bir işçinin elini tutan Hz. Peygamber, onu övmüş ve tebrik etmiştir.
Kendi emeği ile geçinen ve başkasına yük olmayan bireyler toplumda saygın kabul edilmiş, buna karşın çalışmayan, tembellik edip ömrünü boş işlerde heba ederek başkasının sırtına yük olanlar da toplum tarafından yadırganmıştır. Toplumda çalışanlar her zaman ilerlemiş ve toplumun yönlendiricileri olmuştur. Aynı şekilde uluslararası denklemde de dünya siyasetine yön veren toplumlar, çalışan ve üreten toplumlar olmuştur.
Günümüzde ekonomik sıkıntıların temel nedenlerinden biri de emek vermeden de zengin olunabileceğine inanan veya en azından böyle bir hayali olan gençlerimizin giderek artmasıdır. Maalesef toplumda artık “az emek çok kazanç” fikri benimsenmiş ve bu uğurda bireyler kendi ahlaki ilkelerinden kısmen veya tamamen taviz verebilir hale gelmiştir. Sanal para ve kumarvari kazanç hayali kuran gençlerimizin birçoğu kendi imkânları olsa dahi girişimci bir ruhla işinin başında olmaktansa başkasının vereceği üç kuruşa razı olarak emek gerektirmeyen pozisyonlarda geçinmeyi yeğler olmuştur. Köylerimizde kendi yağını sütünü yumurtasını tavuğunu üreten nesil gitmiş, tüm ihtiyacını fabrikasyon ürünleri ile gidermeye çalışan bir zihniyet gelmiştir. Hâlbuki üretimin inkâr edilemeyen bir gücü vardır. Ayrıca günümüzde ürünlerdeki sağlık ve hijyen açısından taşıdığımız kaygılar da insanın kendi üretimi için minimize edilmektedir.
Bu nedenle özellikle de harcamaların ve insanın yükümlülüğünün ziyadesiyle arttığı modern dönemde emek daha da önem arz eden bir olgu haline gelmiştir. Alın teri ile kazanılan ve hak edilerek elde edilen her kazanım kutsaldır. Aynı zamanda başkasının aldatıldığı veya kazandığının karşılığı verilmeden elde edilen her türlü kazanım hem dinen hem de ahlaken büyük bir sorumluluğu doğurmaktadır.
Ancak unutulmamalıdır emek ve alın teri, dine ve ahlaki kurallara göre kullanıldığında kutsal olur. Aynı şekilde sadece dini ve ahlaki esaslara uygun emeğin kazanımları helal rızık olarak adlandırılabilir. Bilakis ürettiği ürünlerden malzeme çalan, belirlenen standartlara aykırı üretim yapan ya da ürettiği malları sahip olmadıkları vasıflarla pazarlayan bir üreticinin çabası kutsal emek olarak görülemeyeceği gibi bu çabadan elde edeceği kazanımlar da helal rızık olarak görülemez. Dünya hayatında bazen kısmî başarı sağlasa da sonuç itibarıyla zarardır. Hem ahirette hem de vicdanlarda büyük bir vebal ve sorumluluğa sebep olacaktır. Kutsal emeklerin sonucunda elde edilen helal rızıklarla yaşadığımız güzel bir hayat sürmeniz dileğiyle hepinize saygılarımı sunarım. Ekrem TURĞUT