Bilindiği gibi insanın tüketim alanı üç çeşittir: İktisat- tama ve israf…

Bu üç tüketimden iktisat makul ve meşrudur, cimrilik ve israf ne makul ne de meşrudur.         

Cimrilik insana yakışmayan pintiliktir, cimri, ne nefsine ne ailesine ne topluma yararı vardır. O, bu lekeli vasfı nedeniyle Allah’ın nimetini gizlediği için ahret hayatını de tahrip etmektedir. Müsrif ise hudutsuz ve savurgan olduğu için cimriden daha menfur ve itibarsızdır. O da Allah’ın nimetini savurduğu için Allah’ın nefretine maruzdur, ne nefsine ne ailesine ne topluma yararı vardır.

Allah(cc) peygambere (sav) şöyle buyurmuştur:

“Elini boynuna dolayıp cimri kesilme, elini büsbütün açıp her şeyi savurma, ancak bu ikisinin arasında ol”

Sad-i Şirazi der ki:  akıllı ve değerli insan iki kuruşunun birisini bu gün harcar birisini de yarına bırakır. Her iki kuruşu bu gün harcayan veya ikisini yarına bırakan akıllı ve muktesit değildir, O, ya Allah’ın sevmediği mübezzirdir, ya tamahkârdır.

Birey nasıl cimrilik ve israf sıfatlarıyla zararlı ise toplum ve devlet de cimrilik ve israfla zararlı duruma düşmektedir. Bahusus devletin cimriliği ve israfı tüm beşeri ve hayatı tehlikenin başıdır. Hele hele devletin israfı bütün insanlığın geriliği ve ekonomik çöküş sebebidir.

Eğer devlet kendi bünyesinde israf yapmazsa zimmetinde olan müşterek servet bu mevcut insanların tümüne kat kat yetecektir. Yani şimdi eğer devletin içindeki israf frenlense mevcut servet 500 milyon nüfusa yetecek, hatta artacaktır.

HZ. Ömer’in kendi özel işlerini kendisine ait mürekkeple, devletin işlerini de devletin mürekkebiyle yazması devlet ricalarının israftan uzak, iktisatta bağlı olmalarının önerisidir. Eğer baştakiler HZ. Ömer gibi devletin malında israf etmezlerse ne ekonomik zaaf ne milletin yokluk şikâyeti hâsıl olur, her insan mutlu, tok ve huzurlu olur. Tabiidir ki milletin de israftan kaçınması şartı ile maalesef şimdiki milletin tüm icraatları israfa dayalıdır. Markette, manavda, pazarda, giyimde gıda tüketiminde hatta ev ve araba almakta israf mevcuttur.     

Eğer İslamın tavsiye ettiği iktisat milletin tercihi olsaydı ve millet bu israftan içtinap etseydi milletin elindeki maddiyet tükenmezdi, yokluk şikâyeti olmazdı.

Müsrif, nimetin kıymetini bilmediği ve nimeti düzensiz israf ettiği için her an her şeyini bitirip fakirleşebilir.

 Diyojen, israf tutumuyla bilinen bir adamla karşılaşmıştı. Ondan bir lira istedi, israfçı adam:

-Niçin başkasından bir kuruş istiyorsun da, benden bir lira, diye sordu.

Diyojen şu uyarıcı cevabı verdi müsrif adama:

-Çünkü başkalarından yine istesem, bana verirler. Ama bu israfın yüzünden, senin bir daha verebileceğinden şüpheliyim

İsraftan cayarsan yoluğu sollarsın.

Cebin bereketlenir zavallı olmazsın.

İsrafa dayalı çok mal da yokluktur.

İsraf haramdır, sonu da zorluktur.  Hakka namzet ol.