Bilindiği gibi insan için dünya cazibe merkezidir, insan dünyaya kopmaz bir hırs ve raptiyeyle bağlıdır. Dolayısıyla insanın dünyadan istekleri önünde sınır yoktur. Her insan dört muhalin peşinde onları hırsla istemektedir, amma birisine de yetişmesi vaki değildir: Bu dört arzusu, sınırsız zenginlik, yaşlanmamak, hastalanmamak ve ölmemektir. İnsan her an bunlar için çaba sarf etmektedir. Fakat bunlara yetişmesi vaki değil, mümkün değildir.
Karun’un hazine anahtarları taşınamaz durumdaydı amma yine de zenginlik nihayetine yetişmemiştir. Peygamber der ki: “insanın batnına bir dere altın girerse tatmin etmez”. Dünya tarihinde bin yaş yaşayan çok insanlar genç kalma hevesinde kalmış, belli bir yaştan sonra yaşlanma devrine geçmiştir, Nuh (A.S.) 950 yıl yaşamış netice ölümle karşılaşmıştır. Hulasa insan ne kadar arzu etse de etsin ne sonsuz zenginliğe ne daimi sağlığa ne ölümsüzlüğe kavuşamaz, buna rağmen onlara kavuşmaktan vaz geçmez.
İnsanın bu tükenmez arzuları birer hastalıktır, tedavisi peygamber (sav) tarafından belirtilmiştir: “ القناعة كنز لا ینفی kanaat tükenmez bir hazinedir” diyerek bu hastalıkların ilacını beyan etmiştir. Evet, kanaat sahibi bu dört matlubun peşinde koşmaz, yorulmaz. Zira O kanaat sayesinde izzetlidir, kendi meziyetini dünya malına kurban etmez, kanaatı olmayan ise her türlü maddeye esirdir, izzetini mala kurban edebilen huzursuz bir zavallıdır. .
Kanaatin varsa külli zenginsin.
Kanaat yoksa her dem fakirsin.
İnsanı sömüren kanaatsizliktir.
Kanaat sahibi şakirdir, şeriftir. Hakka namzet ol.