Hukukçu Milletvekili Oya Ersoy, eğitim sistemini eleştirirken, TBMM'de yaptığı konuşmada İslam dinini ve Müslümanları hedef alarak, “Bugün karşı karşıya kaldığımız yıkım 500 yıl önceki Osmanlı'nın yönetim biçimini ve 1500 yıl önceki dinin toplum ilişkilerini, 2 bin 500 yıl önceki Orta Asya masallarını yeniden kurma hayalidir. Kindar ve dindar nesli yaratma ucubeliğidir.” demiştir.

Bu en hafif şekliyle hadsizliktir, haddi aşmaktır. Hem de %99’u Müslüman olan bir ülkenin millet meclisinde laiklik kisvesine bürünerek yapılmıştır. Bu provokatif söylemler, Müslümanların sabrını test etmek ve kaos bir ortam yaratmak içindir. Ancak unuttukları bir nokta var ki iki kadim millet Kürt ve Türkler, oyunları hep bozmuştur, bu oyuna da pirim vermeyecektir.

Aziz Kürt milleti! Sen ki Sahabi Caban El-Kürdi, Tabiinden Meymun b. Caban, Ebül-Esvar Şaver b. Fazl, İbn Teymiyye, Iz b. Abdüsselam, Selahhadin-i Eyyubi, İdris-i Bitlisi, Şeref Han, Halid El-Bağdadi, Molla Halil Siirdi, Molla Cezeri, Ahmed-i Hani, Fakıye Tayran, Bayezide Molla Mahmud, Said Nursi, Molla Berzani ve Mehmed Emin Zeki Bey’in torunusun ve ismi geçenler; hiçbir zaman değil İslam’a gerici din, onun uğrunda canlarını feda etmekten çekinmemişlerdir. Kürtleri temsil iddiasında bulunan parti bile Kürtlerden oy istediği zaman dindar kürdün gönlünü hoş etmek için saydığım ve sayamadığım isimleri bayraklaştırarak istismar etmektedir.

Bu zihniyete göre bunların tümü de gericidirler zira bu zatlar ne zaman ki cihat çağrıları yapıldıysa önde gitmekle kalmayıp asker tedarik etmişlerdir. Sultan Alparslan’a bile bu şanlı millet “on iki bin” asker tedarik edip savaşı kazanmasına katkıda bulunmuşlardır. 

Atatürk’ü istismar eden yobazlar! Diyanet İşleri Başkanlığı’nın okul öncesi Kur’an Kursları için açıklamalar yapmış, skandal ifadeler kullanarak İslam’a “Orta çağ zihniyeti” demiş. Kürt milletinin istismarcıları da TBMM kürsüsünde eğitim üzerine yapılan müzakerelerden dolayı “1500 yıl önceki din” demekle İslam kastedilmiş, Müslümanlara da “gerici” demekle de hadsizlik etmişlerdir.

Saf olmayanın saf olana dokunması kutsala saygısızlıktır. Müslüman evladı, Müslümanların içinde İslam için “Orta çağ zihniyeti” diğeri de “Orta Asya Masalları” diyebilmiştir. Bire gafiller! Taklit ettiğiniz Batılı ilim adamları bile İslam’ın “orta çağı” yoktur itirafında bulunuyorlar. Gustave Le Bon; “Müslümanlar, sanat, bilim, yetenek ve ahlak konularında batılıların öğretmeni olmuştur. Bizlere medeniyeti getirmişlerdir.” diyor. 

Köpekler bile her zaman yabancılara havlar! “Çıkıp tepinmeye yok mu başka bir saha? Nedir bu salladığınız çifte, hududu’llâh’a?” Kürt milletinin saf duygularını istismar ederek İslam'a ve Müslümanlara saldıran bu hadsizlerin haddini bildirmek elbette ki yine bu millete düşmektedir ve bunun yolu demokratik yollarla onları sandıklara gömmektir. “Ecel gelmedi, süre dolmadı İslam ümmetine / Kalu bela’ya uzanır bu ümmetin kökü.” Tarihte hep birileri İslam için yaşamış, birileri de hep onunla savaşmıştır. Nuh'un gemisini dolduracak kadar Müslüman varsa umutyitirilmez. Müslümanın sükûneti asaletindendir ikrarından geliyor sanmayın, ziyan edecek sözleri yok artık!

Kürt solu ile Türk solunun pervasızca İslam'a ve Müslümanlara saldırmaları tükenmişliğin göstergesi olup ve emperyalist efendilerine hesap verememe telaşındandır. Derme çatma bir ittifakla bu aziz milletin yalanlarınıza kanacağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Öfkelenmenizin size yararı olmayacaktır. Çünkü bu asil milletin umurunda bile değilsiniz.

Aziz Kürt milleti! Hasan Basri Haccac’a beddua eden adama: “Onu başa geçiren sizsiniz, o ölür veya azledilirse, ondan beter maymun ve domuz kılıklı birilerinin gelmesinden korkarım. “İdarecileriniz amellerinizdir. Siz layık olduğunuz gibi yönetileceksiniz.” demişti. Ama Kur’an: “Ant olsun biz sizin benzerlerini hep helak ettik, düşünüp ibret alan yok mu?”(Kamer:51) diyor. 

Müslüman Kürt milletinin bu hadsizlere vermiş olduğu mühlet bitmiştir artık, zira bu millet adına TBMM’de Kürler adına yapılan hiçbir şey önerilmediği gibi sadece emperyalist güçlerin hakları savunulmuştur, Terör örgütleri yeni bir devlet kurma derdinde değildirler. Ortadoğu'daki tüm örgütler Büyük İsrail devleti kurulsun diye kurulmuşlardır. 

Hz. Musa İsrail oğullarını doğru yola çağırınca dediler ki: “Sen haklısın ey Musa… Ama karnımızı Firavun doyuruyor” dediler. Emperyalist güçler mi doyuruyor sizleri! Kürtleri bu kadar saf sanmayın son darbesini nasıl indirecek tahmin bile edemeyeceksiniz, o kükredi mi Arslan, yağdı mı layık olana rahmet, layık olmayana çağlayan, etsimi nesim rüzgârı, layık olmayana ise sam yeli olur. Yetti bu kadar istismar!

Müslüman Kürt Marksistlerin arasında yaşasa bile onlardan biri değildir. Sonuçta altın madeninin yatağı da toprak ve kumdur. Hanımefendi Müslümanlara “gerici” diyormuş. Gericilik sizin işiniz! Bütün dünyanın kabul etmediği, dünyanın hiçbir yerinde muvafak olmadığı, ortaya çıktığı günden beri insanlığa gözyaşı, keder, elem ve kandan başka hediye etmediği ve uğruna milyonların canına kıyıldığı, Marksizt Lenininst olanlar sizsiniz, Müslümanlar değildir. Hz. Peygamber’in katıldığı 27 savaş ve düzenlediği 60 seriyeden, düşman ve Müslümanlardan ölü sayısı 916’dır. Müslümanların şiarı öldürmek olmadı hep doğruya kazandırmak ve yaşatmak olmuştur. 

 “Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem; / Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. / Biri ecdadıma saldırdımı, hatta boğarım! ... / Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? / Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum! / Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim, / Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim! / Adam aldırmada geç git! diyemem aldırırım. / Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım! / Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu... / İrticanın şu sizin lehçede ma'nası bu mu?” diyordu şair.

Yazar Enver Aysever, Necip Fazıl Kısakürek'i gericilikle eleştirdi. Necip Fazıl ona; “Biz bize gerici diyenlere ancak deh demek için gerideyiz!” demişti. Ey inanan üzülme! Ağına batan dikenler aradığın gülün habercisidir. Vesselam.