Kültür emperyalizmi zihinleri işgal ederken, küresel kapitalizm de kazanmaya devam ediyor. Bir gün "Noel", öteki gün "sevgililer günü" deyip insanların ceplerini bir anda boşaltıveriyorlar…
Kimileri kazanıyor, kimileri kaybediyor!
Sokaklarda, mağazalarda, internet sitelerinde kapitalist kültürün zihinleri işgal çalışmaları ve çılgınlar gibi para harcanması dikkat çekiyor. Her şey, adına "sevgililer günü" denen aldatmaca için…
Işıltılı hediyeler, hayatı toz pembe yansıtan gazete sayfaları ve televizyon ekranları… Tıpkı yılbaşında olduğu gibi yine her yer kan kırmızısı…
İslami olarak hiçbir dayanağı olmayan bu günlerin, Müslüman toplum içerisinde yaygınlaştırılmaya çalışılması sıradan bir olay değil elbette. Tüketim kültürünü besleyen, kapitalist oburluğu tatmin eden "14 Şubat Sevgililer Günü" gibi günlerin elbette ki tek kaybedeni illüzyona uğramış, cepleri boşalan kitlelerdir.
Açlığın, kıtlığın milyonlarca insanın canına mal olduğu çağımızda, acımasızca yaygınlaştırılan israf kültürü, insanlığın geleceği açısından da kaygıları artırıyor.
"Nedir bu kompleks! Bu yapılanlar kim için, ne adına, hangi egonun tatmini, hangi doğrunun ispatı için?" gibi soruları gündeme getiren tüketim çılgınlığının arka planı, hiç de sanıldığı gibi masum değil.
İnsanların duygularını sömürerek kapitalizme kan pompalayan yılın belirli dilimlerine ayrılmış günler, günümüzde sömürünün farklı bir yüzü olarak karşımıza çıkıyor. Bir taraftan cepler boşaltılırken, öte taraftan kültürel işgal ile öz benliğinden koparılan gençler, gerçeklerden uzaklaştırılıyor.
Efsunlanmış şarkı sözleri; ışıltılı, renkli reklam kuşakları, yazılı-görsel medyanın sinsi organizasyonları ile hedef alınan gençlik; bilinçli olarak yozlaştırılmaya, ifsad edilemeye çalışılıyor.
Sevgililer günü, kapitalizmin sevgiyi katlettiği gündür aslında! Gerçek sevgiyi katleden gündür. Uzun uzadıya olmasını istemez sevgilerin… Çarçabuk harcansın, sık sık değiştirilsin ister. Elinizden, yüreğinizden tutup sizi sonsuza götürmesine izin vermez. Hep sahte sevgileri, geçici olanı dayatır size…
Tüketimi körükleyen, ahlaksızlığa teşvik eden absürtlükten öte günlerin içinde neden Müslüman gençler olabilir ki?
Sevgililer günü; ahlaksızlığın, evlilik dışı ilişkilerin, flörtün, zinanın sıradanlaştırıldığı gündür aslında.
Edebi, İslam toplumundan koparıp yok etmek için çaba gösterenlere karşı bilinçli olmak gençlerin olduğu gibi yetişkinlerin, ebeveynlerin de öncelikli görevidir.
Müslüman genç kız veya erkek, "sevgili" denince yüzü kızarır. Ve "edep ya hu!" der.
Bir evde, hatta bir odada kalması gereken her şey alenen ortaya dökülmüşken, biz bu ahlaksızlığı yayma yolunda figüran olmamalıyız.
Sevgililer gününün, evlilik düşmanı bir inancın günü olduğunu bilmeliyiz. Hele de aile kurumunun hedef alındığı bugünlerde çok daha dikkatli olmalıyız.
Peygamber efendimiz "müşriklere, her hâl ve hareketinizle muhalefet ediniz ve onlara benzemeyiniz…" der… Bir diğer hadisinde ise "kim bir kavme benzerse o da onlardandır." diye buyurur.
Bu nedenle, Müslüman toplumu ahlaki ve manevi olarak yıpratmaya yönelik girişimlerin bir parçası olmamak için olabildiğince hassas olmalıyız.