Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde 29 Ocak 2009'da İsviçre'nin Davos köyünde, düzenlenen ‘Gazze: Ortadoğu’da Barış Modeli’ panelinde, Şimon Perez’e yaptığı “One Minute olayı” çıkışı üzerinden tam on yıl geçti. İleriyi gören yorumcular bunun faturası ağır olacaktır demişlerdi. Çünkü onlar seçkin bir millet! Çünkü onlara büyük İsril devletini Allah vadetti! Onlar dünyanın efendileri! Ortadoğuda kurulan her tedhiş örgütü İsrail'i korumak için kurulur. İsrail, emperyalist hiristiyan dünyasının ileri karakolu ve İsrail vasıtası ile müslüman ülkeler sömürülüyor. 

    Bundan dolayı hükümetlerini alaşağı eden, on yılda bir askeri darbelere maruz bırakılan düne kadar kapı kulluğu yapanlar yerine, hayır diye bilen bir hükümeti 2023’te Türkiye’nin başında istemediklerinden, seferberlik ilan etmişler. Dışarıdan onlar, içeriden ortakları ve ortaklarının ortakları ve milletin kanını emen menfaat şebekeleri devrededirler. İngiliz ajan Vambery; “Parçalı muhalefeti birleştirmediğimiz sürece Abdülhamid’i indiremeyiz.” Amerika başkanı Joe Biden de “Muhalefet unsurlarını birleştirip desteklersek Erdoğan’ı indirebiliriz.” diyordu. 

    Ferasetli lider; Necmettin Erbakan, “Siz sanıyormuşsunuz ki Türkiye’ye tankla, tüfekle, uçakla saldıracaklar? Buna hiçbir ülkenin cesareti yetmez, onlar bu ülkeyi terörle bertaraf etmeye çalışıyorlar ancak bunu da başaramayacaklarını anladıklarında bir sonraki adımları ekonomik saldırılar olacaktır.” Turgut Özal da “Türkiye, hala kalkınmamışsa bunun en büyük sebebi Batı’nın içimizden çok kolay adam satın alabilmesidir.” diyordu.       

    Dış düşmandan başka iç düşman da vardır. Bu kişiler zahiren vatanperver, insanları kandırmak için dinin argümanları kullanırlar. Din elden gidiyor dedikleri din değildir; din elde olmaz, gönülde olur. Elden giden ranttır, paradır. İçten içe müslüman toplumuna karşı kötülük beslerler. Böyle kişiler Kur’an’ın kendileri hakkında, “Onlar Allah'ı unuttular. Allah da onları unuttu!(Tevbe:67) Onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir varış yeridir!”(Tevbe:73) demiştir. “Heyhat! Her kimin körse kalbi vicdanı, / Elbette idrak edemez o nur’i yezdan’ı.” 

    Bunların türlü hile ve desiseleri de bütün şekilleriyle müslümanlara zarar vermeye yöneliktir. O bakımdan bu topluluk, İslam düşmanları ile anlaşır ve onlarla dayanışma halinde olur. Kendi menfaatleri için asrın bütün imkânlarını kullanarak yalan yanlış algı yönetimleriyle, İslam’ın kötü propagandasını yapmaya ve ayrılıkların baş göstermesi için müslümanlar arasında türlü türlü fitneler yaymak suretiyle müslümanları saptırmaya çalışırlar. 

    İslam düşmanlarına maddi ve manevi yardım ve destekte bulunurlar. İslam ve müslümanlar, herhangi bir musibet ile karşılaştığı takdirde bu topluluk, İslami ve müslümanları koruyacak yerde İslam’a ve müslümanlara zarar vermeye çalışır. İşte bu topluluk İslam’ın açık yani dış düşmanlarından daha tehlikelidirler. “Evet, İslam yükselir, inmez. / Hakk’ın nuru daima yanar, sönmez.” Ecel gelmedi, süre dolmadı İslam ümmetine Kalu bela’ya uzanır bu ümmetin kökü. 

    “Dicle kenarında bir kurt aşırsa koyunu, sorar adli ilahi Ömer'den onu.” Mantığıyla mesul durumunda bulunan yöneticiler milletimizi sömüren ve kanını adeta emen bu sülük ve kenelere karşı ayrıcalıklı iyi ve güzel bir şekilde davranmak gerekmez. İşte bu topluluktan bu böylesi sadır olduğu takdirde, İslam bünyesinde görülen bu tür kangrenleşmiş yara ve cerahatleri tamamıyla kesip atmak için neşter kullanmak gerekir. Müslümanlara göre dini noktadan hayır olan şey dünyaları için de hayırlıdır. Muhammed İkbal’ın deyimiyle: “İman kayboldu mu eman olmaz / Dinine hayat vermeyenin dünyası olmaz.” 

    Bu dünya bir imtihan yeri, herkes ektiğini biçecektir. İmtihanlar olmazsa; iyi kötüden, dostu düşmandan, dürüstü menfaatçiden ayıramadığımız gibi; rüzgâr esmezse, buğday samandan ayrılmaz olur. Hz. Peygamber, “Karaborsacılık yapan kimse günahkâr olur.(Müslim) Fiyatları artırmak için müslümanların piyasalarına müdahale eden kişiyi, Allah’ın kıyamet gününde büyük bir ateşe oturtması haktır.’”(Ahmed) “Kim bir yiyecek maddesini kırk gün saklarsa, o kişi Allah’tan uzaklaştığı gibi, Allah da ondan uzaklaşır. Bir bölgenin insanları, aralarında aç bir kimse varken sabahlar iseler, Allah’ın himayesi onlardan uzak olur.”(Ahmed) “İnsanlara satmak üzere mal getiren rızıklandırılır, malını stoklayıp karaborsaya düşüren ise lanetlenir.”(İbn Mâce) diyordu.     

    Serbest piyasa rekabeti arttırdığı için fiyatlar ucuzlar mantığı güdülmüştür. Şayet tüccarlar anlaşır ve fiyatlar yükselmeye sebebiyet verilse, kamu yararı devreye girer ve narh (fiyat tahdidi) yöneticilerin hakkı olur. İçimin ateşinin kıvılcımları döne döne gökyüzüne çıkar. Gözyaşımın damlaları döne döne toprağa dökülür. Seza Karakoç; “Bir şey, sınırını aştı mı zıddına dönüşür. Sevinç acıya, sevgi nefrete, haz ıstıraba ve nimet külfete.” diyordu. Allah rızası için; kurtarın bu kan emicilerin elinden şu mazlum milleti! Olaylara öfkelenmenin yararı yok, çünkü onlar hiçbir şey umursamazlar. Müeyyideler getirin, cezaları ağırlaştırın, kontrolleri sıkılaştırın, yönetim kadrolarınızla sahaya inin, gerekirse herkes hafiyelik yapsın şikâyetlerde bulunsun. Yeter ki bu sülükler ve kan emiciler durdurulsun.  

    Bana ebedi yaşam verilse de onu yalnız başıma istemem. Toprağıma veya benim üzerime yağmur yağmasın, eğer bütün ülkeye yağmayacaksa. Tanıdık ve yabancıdan karşılıksız bir selam duymadım! Mantığından yola çıkarak kadrolarınızı gözden geçirin, siyasette su-i zan esastır, yoksa siyasi yönetici, insanlar hakkında pek yanılacaktır. Hak uygulansın, Oy kaygısı olmasın, zaten, “İyi şeyler yaparken bile kötü şöhret edinmek yöneticilerin kaderidir.” Allah (cc) size, “Herkes dost gibiydi, siz yabancıydınız bize, şimdi herkes yabancı, sizler dosttunuz bize.” dedirtmesin. Vesselam.