Allah’ım! Receb ve Şaban aylarını hakkımızda mübarek eyle, bizi Ramazan ayına ulaştır. Bu ayda sema (cennet) kapıları açılır, cehennem kapıları ise kapanır ve şeytanların azgınları bağlanır. Bu ayda oruç tutmak farzdır. Kim inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır. Ramazan, oruç, Kur’an, takva, Allah’ı yüceltme, şükür, doğruyu bulma, tövbe, tefekkür, Allah’ın koyduğu sınırları gözetme ve bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesini içinde saklayan bir aydır. Mekânı cennet olsun; Sezai Karakoç derdi ki: 

    “Oruç, ruhun sesi gelir her yıl
    Gümüş topuklarını dokundurur kalbimize
    Vücut dönmeğe başlar bir tapınağa kurban gibi
    Yapılır örtülür uçurumları yakan dualardan
    Ten ruhun avuçlarının içinde
    Hilkat günlerinin yeniden oluşun terlerini döker
    İnsan gecesini değiştirir gündüzüne erer
    Bir mevsime döndürür zamanı hiç değişmeyen
    İnsanın olma vaktidir bu erme fırsatı
    Ruh emzirir anne gibi yeri göğü fecri
    Yeni bir insan gelip nöbete duracaktır
    Eskisi çürümüş bir heykel gibi devrildiğinden
    Ey oruç, diriltici rüzgâr, İslam baharı
    Es insan ruhuna inip yüce ilham dağından
    Kevser içir, abıhayat boşalt kristal bardağından
    Susamış ufuklara insan kalbinin ufuklarına.” 

    Oruç sosyal tavırlarda milyonlarca fertten oluşan bir aile manzarasını andırır. Dünyanın her yerine dağılmış aile fertleri gibi, aynı anda oturur Müslümanlar yemek başına. İslam’ın cihan birliği ve evrenselliği senede bir ay böyle yaşanır. Müslümanların tabiatta hissettiği düşünceleri, sosyal tavırları ve dini ilkeleri birbirine girer Ramazan ayında. Başka aylarda sadece sosyal tavır alarak yansıyan bir takım birlik ilkeleri, yeme-içme gibi biyolojik ihtiyaçlar ilahi ibadet unsurları arasına girer bir anda. 

    Dünyanın her köşesinde Müslümanlar aynı nizama bağlanarak yiyor, aynı emirlere uyarak yemiyor ve bir anda birlikte kalkıyor eller Allah’a. Ömrün, bu büyük disipline başka bir nizamla girmesi mümkün değildir. Çünkü aynı duvar arasında yaşayan küçük bir aile fertleri bile, başka bir nizama bu kadar titizlik ve düzenle giremez. 

    İnsanlar ruhi riyazete ancak oruçla erebilir. Benliğe hâkim olmak, azmi bilemek, alışkanlıkların esaretinden kurtulmak, cimri ruh ve aklın ilkelerine uydurmak, ancak böyle mümkündür. 

    İslam oruç, oruç kavramının mutlak gerçeğidir. Çünkü başka dinlerde de mevcut olan diğer oruç pratiğinde olduğu gibi, sade belirli ayların girmesiyle ayların geleneğine uymak değil, zaman, biyolojik ihtiyaçlar ve dini emirlerin şuur bütünlüğüdür. 

    İslam orucu çoklarının zannettiği gibi sindirim organları ve organlara bağlı tali kısımlar için asla zararlı değil, üstelik faydalıdır. Zira canlı bir cisim insan tabiatının, tıp teori ve pratiği ile ispat edilmiş bir takım temel kanunları vardır: O halde oruç ruhi bir riyazet olduğu kadar da cismin eğitimini sağlamaktadır.  

    Çükü çoğu kez insan tabiatı değişimle eğitilir. Söz gelimi; insanlar zaman zaman yaşadığı sosyal çevrenin dışına çıkmak istediği gibi, aynı zamanda alışa geldiği yeme-içme şekli dışında yeni bir üslup arar. Her cismin özellikle, biyolojik ihtiyaçları belirli bir değişimle sağlanır. Bunun içindir ki, tıbbın hava değişimi kanunları vardır. Sportif elemanlar, askerler kampa bu yüzden girerler. 

    İslam'da, Ramazan ve Kurban bayramları da, dini emirlerin toplumsal yaşama tavırlarına bir başka örnektir. Ramazan ayında oruç tutan Müslümanlar yaşadıkları o büyük zamanın ihtişamını son gün böyle kutlarlar. Kurban Bayramı ise, Allah’ın en büyük nimetlerinden biri olan hayatın şükrünü edadır. İnsan kestiği kurbanın başında Allah’ı zikrederek, varlığını Ona kurban etme atmosferine yükseltir. 

    Ancak İslami ibadetler insanlığa ağır külfetler getirmemiştir. İnsanlar kudretleri nispetinde dini tekliflere muhatap olabilir. İslam’da ibadetler vicdan ameliyesidir. Nitekim şu ayetler bu hükmü getirmiştir: “Yoluna gücü yeten her kimsenin o beyti haccetmesi de insanlar üzerine Allah'ın bir hakkıdır.(Ali İmran:97) Allah size kolaylık diliyor, zorluk dilemiyor.(Bakara:185) Din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi.”(Hac:78) 

    Beşeriyette, ibadetler akideden ayrılmayan dini unsurlar olup, insanlığın akidesi olduğu içindir ki, ibadetleri de vardır. Ancak yeryüzünde insanlığın bunca tapınmaları arasında İslam ibadetleri kadar hayırlı bir başka dini ilke bulmak mümkün değildir. Vesselam. Ramazanınız mübarek olsun.