Valideyn ile evlat arasında sarsılmaz bir sorumluluk ve alaka vardır. Valideyn evladın dünya ve ahiret hayatından sorumlu olduğu gibi evlat da aynı seviyede valideynden sorumludur. Bu sorumluluk timsalini cami ile çocuk alakasıyla beyan edeceğim: Bilindiği gibi her sene ramazan ve bilhassa teravih nedeniyle cami cemaati değişmekte, kadın- erkek, çocuk tümüyle camide farz ve teravih namazına heveslenmektedir. Elbette en iyisi bu hevesleridir. Fakat bu içtimaının cami cemaatin dengesini bozmaması, camiden manevi haz sağlaması ve islami temellere riayet etmesi gerekir. Peygamberin ilk etapta kadınların kendi evlerinde namaz kılmalarını tavsiye etmesi, camilere gitmelerini yasaklaması ve bir zaman sonra adap ve dengeye riayet etmek şartıyla serbest etmesi büyük bir hikmet teşkil eder. Zira islami tam kavrayamayan o zamanın ilk kadınlarının namazdan ziyade camide çekişmeleri, abes konuşmaları, tesettüre tam uymamaları, cami adabına riayet etmemeleri, temizi olmayan (yedi yaştan küçük) çocuklarıyla camiye gitmeleri vaki idi. Yedi yaştan küçük çocukların yüksek sesleri ve abes hareketleriyle cemaat dengesini bozması aşikârdır. Bu nedenle peygamber (sav) valideyni cami adap ve mehabetine alıştırdıktan ve kendi çocuklarını aynı teribiye içinde olmalarını ifade ettikten sonra şöyle buyurmuştur: مُرُوا أَوْلَادَكُمْ بِالصَّلَاةِ وَهُمْ أَبْنَاءُ سَبْعِ سِنِينَ وَاضْرِبُوهُمْ عَلَيْهَا وَهُمْ أَبْنَاءُ عَشْرٍ وَفَرِّقُوا بَيْنَهُمْ فِي الْمَضَاجِعِ
Çocuklarınız yedi yaşa gelince onlara namaz kılmayı emredin, on yaşta disipline tabi tutun ve erkek ile kızları bu yaşta birbirinden ayırın, bir yatakta yatırmayın.
Evet, eğer yedi yaştan küçük çocuklar mümeyyiz çocuklar gibi davranırsa yanı sesleriyle ve abes hareketleriyle cemaatin huzurunu cami temizliğini, adabını, mehabetini bozmazsa camiye alınmalarında beisi yok. Mesela çocuklar nisbi de olsa peygamberin torunları Hasan- Hüseyin gibi şuurlu ve adaba uygun olsa camiye alınması tavsiye edilebilir:
Hasan- Hüseyin Resulullah’ın torunları yaşlı bir adamın abdestini izliyorlar adam abdest almasını bilmediği için onu eğitmek amacıyla derler ki amca, biz iki kardeş abdest alırken aramızda tartışıyoruz, her birimiz daha doğru abdest aldığını iddia ediyor, biz senin karşında abdest alacağız kimin doğru kimin yanlış olduğunu sen hakem olarak söyle. İkisi adamın karşısında abdest alıyorlar ebetteki ikisinin de abdesti en doğrusudur. Adam onları seyrederken kendi abdestinin doğru olmadığını fark eder ve evlat, ikinizin de doğru benimki ise yanlıştır, diyerek hakikati anlar. İşte bu düşünce ve edepte olan çocukları camilere alma tavsiyesi var. Eğer çocuk bu zihniyet ve bilgi sahibi ise yedi yaştan küçük de olsa ebeveyn ile camiye gidebilir.
Ebu Hanife bir çocuğun yere düştüğünü fark eder ve onu yerden alıp üzüntüsünü ifade eder. Çocuk Ebu hanife’ye “hocam, sen düşme ben düşsem de zararı yok” der. Ebu Hanife derki ben bu çocuktan aldığım dersi başka bir üstaddan veya kitaptan alamadım. Çocuk şunu demek ister: Sen büyük âlim ve müçtehitsin senin düşüşün yani hatalı hüküm vermen islam'a büyük zarardır, benim düşüşüm sadece bir uzvun incinmesidir. Ey valideyn, çocuklarınızı cami adabına alıştırmadan camiye götürürseniz camiyi sokak ve okul gibi düşünür camiye gereken hürmet ve ibadet rengini değiştirmiş olursunuz. Çocuk bu eğitimsiz haliyle camiye giderse camiye gereken hürmeti ihmal eder, camiyi ev ve sokak gibi düşünür. Öyle ise önce eğit, sonra icra et.
Kendini cami adabına adapte edersin.
Senden istenen şartlara ittiba edersin.
Aynı adap ve mehabeti evlada verirsin.
Birlikte huşuyla camilere vuslat edesin. Hakka namzet ol.