Tokat’ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çiftçilerle bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantı sırasında konunun bala gelmesi üzerine her akşam yatarken manda yoğurdu, Medine hurması, kestane balı ve yulaf ezmesi karışımı tükettiğini söylemesi üzerine; şifa reçetesi olan manda yoğurdu, Medine hurması, kestane balı ve yulaf ezmesi karışımı, günün en çok konuşulan ve araştırılan konuları arasında yerini aldı. Koca koca adamlar Profesörler TV. Programlarında bu karışımın faydalarını konuştular. 

    Hikâye edilir ki; Sultan Diyarbakır’a ahvali yerinde görmek ve yörenin beyleri, aşiret ağaları ile istişarelerde bulunmak üzere ziyarete gelmiş, Diyarbakır’ın Paşası; yörenin beylerini ve aşiret büyüklerini tanıtırken, kulunuz falan diye başlar ve tanıtırmış, son olarak da yalakalığın alasını yaparak, “bendeniz kapı eşiği kulunuz falan paşa…” der ve tanışma faslını bitirmiş. 

    Sorarım Allah rızası için Sayın Cumhurbaşkanı'nın iki dudağı arasından çıkan her sözü tasnife tabi tutmadan bir peygamber söylemiş gibi hikmetini araştırmak yalakalıktan başka nedir? “İnsanlar ilahlaştırılırken, Tanrı insanlaştırılıyor.” olunmuyor mu? Osman Yüksel Serdengeçti’nin dediğine göre; Soyadı kanunu çıkacağı sıralarda bir sürü yalaka Atatürk’ün etrafını kuşatmış, soyadı istiyorlar. Biri; “Atam, bana da bir ad ver” deyince, Atatürk, “Sen der, köpek adını al…” Köpek mi? Evet! Dalkavuğun cevabı hazırdır: “Atam, kurtarıcım, senin kapında köpek olmak benim için bir şeref!” demişti. Bu tipler hep aynı! 

    Hani stratejik ve siyasi bir konu gerek iç gerekse dış konularla ilgili bir konu olur, konuşulur, tartışılır. Ancak Sayın Cumhurbaşkanının yaşına rağmen tükettiği gayret karşısında, yatmadan önce hekimlerinin tavsiyesi üzerine bu karışımı tüketmesi kadar doğal ne olabilir ki? Türkiye’ye has ve ucuz siyasi polemiklerle gündemde olmayı bir marifet sayan ucuz siyasetçilerin Manda yoğurdunu konu ederek Erdoğan'a saldırması kadar ucuz bir muhalefet örneği olabilir mi? 

    Grup kürsülerinde liderlerin konuşmalarını dinlediğim zaman meseleleri bu ucuz konularla geçiştirdiklerine şahit olmaktayız. El kol hareketleriyle komik duruma düşen hallerini gördüğüm zaman bunlar lider mi yoksa tiyatro figüranları mı diye hayret ederim. Hele dinleyici Milletvekillerinin gülerek alkışlayıp ayağa kalkmaları; kesin olarak bir tiyatro salonudur kanaati hâsıl olur insanda. Çok ucuz bir siyaset! Projelerinizle bu millete anlatacak bir şeyiniz yok mu? 

    Gerek sosyal medyada gerekse diğer kitle iletişim araçlarında manda yoğurdunu konu edinip sanki ulaşılmaz bir yiyecekmiş gibi Cumhurbaşkanını eleştiri yağmuruna tutanlara gelince; hanginiz Batman’dan Diyarbakır’a gittiğiniz zaman Mardin yol ayırımındaki sağlı sollu benzinliklerden 60 lira verseniz beş kiloluk kaplarda manda yoğurdunu almazsınız? Çok ucuz değil mi bu siyaset? Eşeğe demişler ki, neden geviş getirmiyorsunuz? Eşek batıl ve boş şeyler çiğnemekten hoşlanmıyorum diye cevap vermiştir! 

    Millet ve din hususunda hassas davrananlar! Bin bir zorlukla tepeye çıkarılan kaya parçası paldır küldür yeniden aşağı yuvarlanmasının bedeli ucuz mu? Bu böyle hep yeni baştan tekrarlanan bir kısır döngü oyunu haline mi gelecek? Sözlerimizin nelere mal olduğunu hesaba katmazsak bozguncu durumuna düşmez miyiz? “Kuş tüyünden yastığa başını koysan bile,/Bin ümitle çıktığın yokuşları hatırla…” Özlemini çektiğimiz mükemmele varmak için bir bedeli olmayacak mı? “Bu karanlık gecenin elbette sabahı var,/Birdenbire doğacak güneşleri hatırla…” 

    İktidar Partisi Ağrı İl Gençlik Kolları Başkanı tarafından gençlerle bir buluşma etkinliği yapmış. Ucuz siyasetçiler ve sazan gibi atlayıp, meseleye tarafsızlığımı koruyorum diyen kompleksli, akıl yoksunu bazı kerameti kendinden menkul kişiler tarafından eleştirilmiştir. Anlaşmalı bir şekilde 600-700 kişi 30 TL'den 21 bin lira ödenmiştir. Başkalarının etkinliğinde içki su gibi akmış her türlü melanet yapılmış 5 milyoncuğa mal olmuş bu normal! Ama bu etkinlikte, bir farzı ifa etmek için bir sahur kahvaltısı verilmiştir. Müzik olarak etkinliklerde sünnette(Buharı) yeri olan def çalınmıştır. Maksat gençlerin buluşması ve sevgi bağlarının oluşması; ne var bunda? Dağa çıkmaları daha mı iyi? 

    Allah’ın yeryüzünde bir tedrici kanunu vardır, “Hepsine ulaşılmayan şeyin tümü ter edilmez.” küllü kaidesi size bir şey hatırlatmıyor mu? Ya hep ya hiç mantığı nerde görülmüştür? Kurduğunuz düşleri hemen oluvereceğini düşünürseniz çok zarar verir bir şey de elde edemezsiniz! Bu çölde susuz kalan kişinin serap görmesine benzer. Tam üç yıl; Mekke'deki ittifak, Müslümanları bir vadide ambargoya tabi tuttu. Sonra Allah onları müyesser etti. Sıkıntı imtihanına göğüs germeyenler, genişlikte imtihanı kaybederler. Din acılar ve ıstıraplar içinde doğar. Refah ve konfor içinde yok olup gider! 

    Ucuz siyaset yapanlar fesat yapmak için hak sözü bile batıla alet ederler! Firavun bile milleti kandırmak için “Ben Musa’nın dininizi değiştirmesinden veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmasından endişe ediyorum.”(Mumin:26) demişti. Bu sözler bozguncu ve zorbanın sözüm ona ıslah edici ucuz siyasetçilerin sözlerinin aynısı değil mi? “Var mıdır yarasına saracak bir merhemi?/ Ah, saçını başını yolmuşları hatırla…” 

    Bu ucuz siyasete meyilli olan, hayatta dik durmayı beceremez, dik tutulmaya muhtaç olur. El eli yıkar el döner yüzü yıkar. Beyinlere değil, yüreklere hitap etmek gerek. Üzerime toprağıma, yağmur yağmasın, eğer bütün ülkeye yağmayacaksa! “Bir kerecik duy artık bülbülün efgan'ını, / Hasretin girdabına dalmışları hatırla…” Kişilere karşı husumetimiz yok, hedefimiz bozguncu zihniyetlerdir. “Bir muhalifi, şiddetle cezalandırmaktansa, iyilikle cezalandırmak ona daha çok elem verir… Bu seferlik affet belki de bilmez. Sürçen atın başı hemen kesilmez.” Göz yummak dost kazandırır, metot bu olmalı. Uyuyan milletlerin tarihi olmaz, olsa olsa rüyası ve kâbusları olur. İslam yükselir, inmez. Hakkın nuru daima yanar, sönmez. Bu fani dünyada kiminle beraber olduğumuz Allah’ın yanında kaybolmaz. “Bana yokluk çölünde sade gam, sade diken / Ucuz siyasilere fitne ve fesat düştü.”