Günümüz insanların tümü keder ve stres hastalığına mahkumdur. Ne zengin ne fakir ne genç ne yaşlı, ne kadın ne erkek hiçbir ferdin bu hastalıktan halas bulması vaki değildir. Neden? Zira bu hastalığın birinci kaynağı maddiciliktir. ( Materyalizm- Dehriyye'). Yani aşırı şekilde maddeyi arayıp manadan tecerrüttür. Maddeye doyum olmadığından ötürü kişi hep arama çabasındadır, bir evi varsa ikinci, üçüncü evin peşinde, arabası varsa daha dahası peşinde, hatta karısı varsa başkasının peşinde, elbise, giyim ve saire bütün hayat maddelerin peşindedir. İstekleri bitmediği için helalden harama kaymakta ve bütün hayatı bu hengâme içinde geçmekte ve istediğine ulaşamayınca sıtrese üzüntüye odaklanmaktadır. Bu gün aşırı madde talebinde olanların strese, kedere hatta iflasa ve intihara sapmaları vakidir.

Maddeyi aşırı şekilde aramayan ve kanaat hazinesine malik olan kanaat sahipleri her türlü keder, sıkıntı ve stresten halas bulmuşlardır. Bunlar mevcut maddenin varlığına şükür eder, mevcut helâlından müstefit olur, harama kaymaz, elindeki nimete şükür eder, fazlasına yetişemezse sabir eder, rahat bulur ve böylece stresi sıkıntıyı atlatır.

  Mertliğiyle şöhret bulan Hatem Taiy’a (Tay kabilesinin kralı) sormuşlar: Kendin kadar cömert kimse buldunuz mu? Evet, benden daha cömert bir derviş gördüm. Benim sofram bütün insanlara açık olduğu bir sırada dervişin nehir kenarında su ve ekmek yediğini gördüm, ona dedim ki Hatem’in sofrası bol nimetlerle dolu ve herkese açık; sen neden Ona gidip nefis yemekleri yemiyorsun, bu nehir kenarında ekmek- suyla yetinirsin? Derviş şu cevabı verdi: Bu ekmek ve su karnımı doyurur, hürriyetimi ikmal eder, Hatem’in sofrası minnet ve zilletimi mucip olur, ben hürriyetimi, izzetimi minnet ve zillete değişmem.”

Maddeden doymazsan dehri olursun.

Allahın verdiğini hep inkâr edersin.

Kavuşumayacak maddeyi sıkı ararsın.

Yetişemeyince keder ve strese saparsın.  Hakka namzet ol.