MUTSUZLUK…
Bir de günümüzdeki bir esnaf profilini çizelim.
Hep onların yaşadığı sıkıntıları anlatacak değiliz ya, birazcık da eleştirelim onları.
İnanın belki kızacaklar ama ben sadece gördüklerimi buraya aktaracağım.
Bizim eskiden beri bildiğimiz esnaf dediğin; sabahın köründe dükkanını açar, siler, süpürür, müşteriyi kapıda karşılar, hürmet eder, “misafir umduğunu değil bulduğunu yer” demez, sattığı ürün veya hizmette müşterinin istek ve beklentilerine hitap eder, piyasa ortalamasının üzerinde olmamak kaydıyla bir fiyat belirler. Elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin. Şimdi böyle esnaf nerede, nerede?
Adamın dükkanına giriyorsun, içeride kimsecikler yok, adam dükkanın en dibine yazıhane yapmış orada oturuyor. Mal satılmış, satılmamış, müşteri gelmiş gelmemiş, işler olmuş olmamış çoklarının pekte umurunda değil.. Tamam ekonomik konjonktür iyiye gitmiyor, piyasada bir durgunluk var ancak esnafın ve sanayicinin bu şekilde iyice kendini salması zaten var olan sorunları körükleyen çok tehlikeli bir gidişatı gösteriyor. İnsanlar işine gücüne dört elle sarılmıyor.Bir rahatlık bir ‘boşver’mişlik var…
Bu böyle olmaz.
Enerjisi tükenmiş, hayata darılmış, esnaf yerine “nerde hareket orda bereket” deyip rızkını Allah’tan bekleyecek benim esnafım.
İnsanlara “bakarız, yaparız” derken, sözünün eri olacak, müşteriye verdiği maldan ziyade, kazandığından çok bunu bir emanet bilecek.
Aldığı paranın hizmetini verecek, müşteriye ‘önce insan’ muamelesi, ardından rızık vesilesi ile bakacak.
“İşler durgun, borç gırtlakta” deyip, tefeci-faizci arayacağı yerde, Allah’In verdiği akıl ile işine gerekirse dört elle sarılıp farklı projeler üzerinde düşünüp fikirlerini değerlendirecek…
İşte bu bizim özlemini çektiğimiz esnaf profili.
Hani esnafın da özlem çektiği bol satışlı az borçlu günler olur ya, işte ondan yani…