İnsan sarfiyatının üç şekli vardır; ‘İktisat, İsraf, Tama’
İnsanların bir kısmı israf, bir kısmı tama,(cimrilik) bir kısmı da iktisat ile geçinir. İktisat ile geçinen hem ekonomik, hem makul tüketim yaparak hayatın meşrusunu kazanmaktadır. İsraf ve tama ile geçinen ise bunun tam aksidir. Sadi Şirazi bu üç çeşit insanı şöyle tasvir eder: Dört kuruşu olup ta her dördünü bugün harcayıp yarına bir şey bırakmayan müsriftir; her dördünü yarına bırakıp bugün harcamayan pinti ve tamahkârdır, iki kuruşu bugün harcayıp ikisini de yarına bırakan muktesittir. Ne yazık ki bu günün insanlarının en fazlası müsriftir. Elbette ki israf yüzünden rahatsız, yorgun ve doymazdır. Tüketimi israfla yaptığı için her zaman muhtaçtır, sosyal ve ferdi cihetiyle fakirdir, cebi- kasası dolu da olsa her an bitirme imkânı olduğundan yokluk içindedir. Bugün devletin ekonomisinin kriz geçirmesi, gerilemesi, enflasyona maruz kalması ölçüsüz müsriftendir. Zira müsrif hem bedeninde hem evinde hem devlet ve toplumun içinde düzensiz tükettiği için genel bir tebzir ve sonunda sefalet, yokluk tevlit etmektedir. Resulullah (sav) buyurur: ماعال من اقتصد "iktisat yapan fakirleşmez, aksine israf yapan fakirleşir" demiştir.
Batmandan bir zenginin bugünkü piyasadan müşteki olduğunu, pahalılığın haddi aştığını, mevcut geliriyle geçinemediğini ifade ederken ben ona sordum: senin dolabında kaç gömlek var? Bilmem dedi, takriben 30'dan fazla olduğunu tahmin ederim.
Adamın bütün Havaici Asliyye bu israf dolu tüketime bağlı olduğunu ikrar etti hiç mevcut olana kanaat etmez, hep fazlasını arzular ve fazla elde edince israfla harcar, kısa zamanda tümünü bitirir. Ve böylece bütün hayatı israf savurganlığı içinde çalkalanır. Ne mutlu olur, ne rahat eder ne nimete müteşekkir olur.
Üstat Nursi, der ki: bana bir miktar bal hediye edildi, yanımdaki arkadaşlara eşit şekilde taksim ettim, bir pay da bende kaldı. Onlar kısa zamanda paylarını tükettiler. Ramazan başladığında her akşam onlara bir miktar iftarlık verdim. İktisat sebebiyle elim üstte onların altta kaldı.
Diyojen, bir müsriften bir lira istiyor. Müsrif ona diyor ki sen başkasından bir kuruş istediğin halde benden bir lira istiyorsun, neden? Cevaben der ki zira sen müsrif olduğun için yarın bir kuruş bana vereceğinden emin değilim. Bu gün sende bir lira var, yarın bir kuruş da olmayabilir.
Allah (c.c.) şöyle buyurur: وَلَا تَجْعَلْ يَدَكَ مَغْلُولَةً إِلَى عُنُقِكَ وَلَا تَبْسُطْهَا كُلَّ الْبَسْطِ فَتَقْعُدَ مَلُومً مَحْسُورًا
“Elini boynuna bağlayıp cimri kesilme, ellerini tüm açıp içindekinin tümünü dağıtma! Mutavvassit ol, yoksa eleştiriye ve zillete maruz olursun.”
Allah Resulü (S.A.V.) buyurur ki:
لَوْ كَانَ لِابْنِ آدَمَ وَادِيَانِ مِنْ ذَهَبٍ لَأَحَبَّ أَنْ يَكُونَ لَهُ ثَالِثٌ وَلَا يَمْلَأُ فَاهُ إِلَّا التُّرَابُ
“Eğer âdemoğlunun iki vadi altını varsa üçüncü vadi ister, onun ağzını ancak toprak doldurur.”
Müsrif devlet, sefildir ve savurgandır.
Muktesit devlet, müdebbir ve hakandır.
Tamahkâr da müsrif gibi hali hicrandır.
İktisat, tasnifte taktidir-i Rahmandır. Hakka namzet ol.