İŞSİZLİĞE ÇARE Mİ?
Türkiye’de işsizliğin en çok olduğu illerin içindeyiz. Batmandaki işsizlik çoğu zaman resmi verilerle de paylaşılıyor. İşsizliğe çare olarak 5 aylığa veya 7-8 aylığına açılan Toplum Çalışma Yararı Programı ile çare aranıyor.
Öte yandan 2 veya 4 yıllık üniversite okuduktan sonra yine iş buılamayanlar var.
Memleket üniversiteli işsizle dolu
Bugün Batmanda her kahvehane, cafe ve parkta oturan birkaç kişiden biri muhakkak işsiz.
Malum, Türkiye’de nüfus ortalamasına göre en fazla işsiz ve genç nüfus yoğunluğu en fazla Batmanda var.
Yani işsizliğin başkenti durumundayız.
Her evde bir yada daha fazla işsiz var.
Artık işsizler arasında bolca üniversite, hatta yüksek lisans mezunları da var.
Fakülteler her yıl onbinlerce mezun veriyor ama %10’u bile iş bulamıyor.
Türkiye’de nüfusun ve dolayısıyla istihdam içindeki nüfusun eğitim göstergeleri giderek iyileşiyor.
25 yıl önce Türkiye’de 15 yaş üstü nüfusun yüzde 3’ü üniversite mezunu iken bugün bu oran yüzde 13 (üniversite mezunu derken, yükseköğretim mezunu herkesi -2 yıllık, 4 yıllık, lisans üstü, açıköğretim- kastediyoruz).
Üniversite mezunlarının çalışma yaşamına katılımı daha yüksek olduğu için, istihdam içindeki payları, nüfus içindeki paylarından çok daha yüksek.
1990 yılında Türkiye’de çalışan nüfusun yüzde 11’i üniversite mezunuydu. Bugün bu oran yüzde 36’yı bulmuş durumda.
Yani istihdam içindeki her dört kişiden biri üniversite mezunu...
Bu tablonun oluşmasında özellikle de son yıllarda üniversite ve üniversite öğrencisi sayısının artması etkili oldu.
Bugün Batmanda çoğunluklu 2 yıllıklar olmak üzere 12 binden fazla öğrenci var.
Hatırlarsanız bu sayı daha önce birkaç bindi.
Türkiye’de 2005 yılında 80 üniversite ve 2 milyonun biraz üzerinde üniversite öğrencisi vardı. Günümüzde üniversite sayısı 200’ü aşarken, öğrenci sayısı 10 milyonu geçti.
Üniversite sayısındaki bu sağlıksız artış ayrı bir tartışma konusu…
Ancak şurası açık ki önümüzdeki yıllarda, üniversite mezunlarının hem nüfus hem işgücü içindeki payı artmaya devam edecek…
Türkiye genelinde işgücüne (çalışma yaşamına) katılım oranı 2017 yılı itibariyle yüzde 55,1. Üniversite mezunlarında ise bu oran yüzde 81,4!
Dolayısıyla üniversite mezuniyeti ile işgücüne katılım arasında çok sıkı bağlar var. Üniversite mezunu kadın ve erkeklerin çalışma eğilimi çok daha yüksek. O halde iki önemli soru gündeme geliyor: Üniversite mezunları, bugün yeterince istihdam edilebiliyor mu?
Sayıları her geçen gün artan ve çalışma yaşamına girmeye son derece istekli olan üniversite mezunlarına yeterli istihdam olanakları gelecekte sağlanabilecek mi?
En genel hatlarıyla ifade etmek gerekirse, bu değişimin temel nedeni şu: Üniversite mezunlarının işgücüne katılım eğilimi çok daha yüksek, üniversite mezunu sayısı ve oranı hızla artıyor ancak yeterli sayıda istihdam olanağı sağlanmıyor. Diğer eğitim düzeylerinde uzun süre iş bulamayanlar umudunu kaybedip işgücünden çekilirken, “boşuna mı okuduk” diyen üniversite mezunları iş aramakta ısrar ediyor. Özetle üniversite mezunu işgücü arzı, üniversite mezunu işgücü talebinin üstünde ve aradaki makas giderek açılıyor. Türkiye’de 1980 darbesinden bu yana şiddetli biçimde uygulanan yeni-liberal politikalar ve benimsenen “kalkınma” modeli, eğitim düzeyi yüksek işgücüne yeterli istihdam olanakları yaratmıyor. Üniversite okumak, işsizlik sorununa merhem olmuyor!