SUÇ- CEZA

Günümüzde tüm nahoş durumların sayısı çoğaldığı gibi hırsızlık olayları da sınır tanımaz duruma düşmüştür. İnsanlar, ev, dükkân, araba, cep, hatta en basit eşyasını hırsızdan muhafaza edemeyecek duruma düşmüş bu suçun cezası caydırıcı olmadığından ötürü önüne geçmek imkânsızlaşmıştır. Hâlbuki İslami hükme göre insanın malı, canı, şerefi, iffeti mukaddestir, dokunulmazdır. Bu mukaddeslere dokunan ağır cezayla tecziye edilecektir. Şöyle: Mala dokunan/ çalan gasp edenin ilk fiilde sağ eli kesilecek, ikincide sol, devam ettiği takdirde tertiple sağ ayak ve sol ayak kesilecektir.  Keza haksız yere cana dokunana/ katıl edene kısas uygulanacak, misli ceza infaz edilecek; zina yoluyla iffete dokunan RECİM hükmüyle öldürülecektir. Bu üç büyük suçun cezaları kuranın sarih ifadesiyle beyan edilmiştir. Buna rağmen beşeri sistem taklitçileri bu cezaları kabul etmiyor hatta tenkit ediyorlar.

Evet, bir genç peygambere (sav) şu teklifi yapmış: “ey Muhammed (S.A.V.), sen bana zinayı mubah kıl, ben bunda cezasız olayım, başka İslami hükümlerin tümünü kabul ederim. Resulullah, gence şöyle sormuş: Başka birinin senin annene, kardeşine, kızına zina yapmaya razı olur musun?

Hayır olamazsın, senin zina yapmak istediğin kadın da başkasının annesi, kardeşi ve kızıdır, sen kabul etmediğin gibi oda kabul etmeyecek.  Genç peygamberin bu muhaveresinden sonra İslam’ın tüm hükümlerin hakkaniyetine teslim oldu.

Evet, ben de 50 sene evvel Kuşadası’ndaydım, bir Profesör sempozyumda İslam’ın bu cezalarına BARBAR sıfatıyla eleştiriyordu. Ben de bir miktar onu dinledikten sonra söz aldım ve dedim ki; “hoca efendi,  sorularıma cevap ver: Senin kardeşin var mı? Evet, arabası karısı var mı? Evet, ikisi de var. Hoca, eğer biri haksız yere senin kardeşini öldürse arabasını da gasp etse ve karısına da tecavüz etse ve bunlar hep senin gözünün önünde tahakkuk etse sen ne yaparsın? Prof, Hiç taviz vermeden dedi ki” benim kardeşimi haksız yere öldüreni, karısına tecavüz edeni şiddetli şekilde öldürürüm, arabasını çalanı ağır cezayla tecziye ederim.”  Ben ona dedim ki her insanın kardeşi senin kardeşin gibidir, karısı senin kardeşinin karısı, arabası onun arabası gibidir ve hepsi kutsaldır, dokunulmazdır, dokunmanın cezası kuranda zikir edildiği gibi ağır ve caydırıcıdır.

 Bu muhavereden sonra Profesör sükut etti, konuşamaz oldu. Tabii haliyle ilahi cezaların hakkaniyetine, adaletine teslim oldu.

Evet, şunu bilelim ki İslam’ın koyduğu caydırıcı ceza olmadan bu suçlar devam eder, vaaz, nasihat, nezaret, hapis, cop fayda vermez.  

Allahın hükümlerine itiraz etme.

Beşerin hatasını doğrudan sayma

Caydırıcı cezalar adaletten gelir.

Sakın sınırı geçme gerçeğe küsme. 

Hakka namzet ol.