Düşmana karşı tek dua ve kınama yeterli olmadığı için Kuranın tabiriyle و اعدوا لھم من قوة    kuvvet, yani silah, birlik ve asker gibi güçler lazımdır. Evet, Allah (cc) duayla beraber güç, birlik ve silah temin eden Müslüman’a buyuruyor ki, “eğer siz düşmana karşı güç, birlik ve silah tedbirinizi de alırsanız ben takviye olarak size 5000 namlı melaiket de göndereceğim…”

tمِنَ الْمَلَائِكَةِ مُسَوِّمِين  بِخَمْسَةِ ءالافٍ    { يُمْدِدْكُمْ رَبُّكُمْ

Bu mühim olayı tam tafsil etmek için şu macerayı takdim edeceğim:  Evet, kaç sene evvel Avusturya’nın Viyana şehrini ziyaret ettik. Viyana’nın meşhur bir tepesindeki turistik kiliseyi görmeğe çıktık.  Zamanında Viyana’yı Karamustafa paşa kuşatmış, fakat Polonya ve Kırım orduları tarafından geri çevrilmiş, sonradan Kilise çevrildiği noktada yapılmıştır.

Evet, ben ile Dr. Profesör Ahmet Hamidi tarihi maceranın kalıntılarını izliyor o zaman Karamustafa paşanın Polonya ve Kırım orduları tarafından hezimete uğratılmasının sebebini konuşuyorduk.

Bu mükâleme esnasında tepenin karşısındaki ormanın içinde harika bir saray/ Şato mu Malik hane mi dikkatimi çekti.  Profesöre sarayın ne olduğunu ve kime ait olduğunu sordum. Prof.  Sarayın Ürdün Kralı Melik Hüseyin’e ait olduğunu söyledi. Ve devamen dedi ki “Melik Hüseyin bu saraya bazen gelip birkaç gün ikamet ediyormuş”

Ben binanın yapılış tarihini araştırdım, İsrail’in yeraltında silah imal ettiği bir zamanda yapıldığını öğrendim. Yani İsrail yeraltında silah imal ederken Melik, Viyana’da şato yapıyordu. Ve dolayısıyla Melik, Ürdün- İsrail savaşında mağlup olup İsrail’in pençesinden kurtulmak için özel uçağıyla gidip değişik devletlerden yardım istiyordu. O zaman İsrail,  حسین الطیار “Uçan Hüseyin” diyerek kendisiyle alay ediyordu.

Melik, Polonya ordusunun silah ve gücüyle Karamustafa paşayı püskürttüğünü hiç düşünmüyordu, sadece bazılardan yapılan dua ve kınamanın yeterli olacağını tahmin ediyordu.

Şimdi de İslam âlemiyle Ehl-i salip ve İsrail’in durumu aynıdır. Yine onlar yani Hıristiyan ve Yahudi müttefik olup silahlarıyla bize hücum ediyor, dini sembolümüz olan Kudüs’ü işgal ediyor, biz de dua ve kınamayla iktifa ediyoruz. Bunun adı gaflet ve zillettir bence.

Keşke bütün İslam liderleri bizim lider Erdoğan gibi bu hadiseye karşı hassas ve birlik arzusunda olsalardı, “ dünya beşten büyüktür” deseydi o zaman ne İsrail ve ne de efendileri bu kadar bizi hiçe saymaz, haysiyetimizi çiğnemez, mahremimize mütecaviz olmazdı, olamazdı.

Onun için diyorum ki: 

Ne Kur’andan ne geniş tarihten

Ders alamadık hiçbir cihetten.

Bu ne gaflettir, fecidir sekretten

Uyanın liderler, derin gafletten. Hakka namzet ol.