BİRAZ DÜŞÜNELİM, İSRAF YOK MU?
Batmanda israf konusunda hassasiyetin kalmadığını belirterek yazıma başlamak istiyorum.
Çok ciddi bir fark var, toplumun alışkanlığında, harcama ve tüketimde.
Son günler de artış yapan Altın, Dolar ve Euro önce sanayiciyi, üreticiyi sonra da yarım ölçekteki işyerlerini akabinde temel gıda maddelerindeki fiyat endeksini etkiledi.
Üzülerek söylemem gerekirse bu daha bir başlangıç. Zira özelikle tarım ve et ürünlerinde gelecek sene iki katı fiyat görebiliriz.
Gübre ve yem fiyatları ikiye hatta üçe katlandı, Ekim yapılmaya başlayınca çiftçimiz gübreyi üç kat görünce belki de tarlasını ekmekten vazgeçecek aynı şekilde besicilerimiz de yem ve saman fiyatını görünce aynı oran da zam uygulayacak ve biz bu günleri de arar olacağız.
Bütün bu zamlar, fiyat artışı hayatın için de olacak ve biz yaşamak zorundayız.
Eskiler bilir, kıtlık zamanlarını insanların buğday yerine arpa ile geçirdikleri yılları duymuşuz.
Şimdi ise her şey var ama alım gücümüz kısıtlı hani o çöplere atığımız ekmeler yarı çürümüş domates ve zerzevatkarı hatırlayalım. Tonlarca yiyecek ve yağı çöpe atıyoruz, yani israf ediyoruz bir yağı iki kere kullanmıyoruz, bayat ekmeği yemiyoruz, anlayacağınız temel yiyecek ve nimet sayılan gıda ürünlerini hoyratça sarf ediyoruz.
Allah neyi sevmez?
İsrafı sevmez ve israfa devam ettiğimiz sürece Allah iki yakamızı bir araya getirmez…
Devlete güvenimiz sonsuz olsa da her şeyi ondan beklemekte bir o kadar yanlış. Halk olarak devletimize halkımıza ekonomimize yardımcı olmalıyız, bunun başında ev ekonomisi geliyor ev ekonomisini genelde evin reisi yapsa da bireylere de sorumluluk düşüyor.
İsraftan, boş tüketimden kaçınmak bunun en önemli başlangıcıdır.
Yani akan bir musluğu kapatmak boşa yanan bir lambayı kapatmak boşa yanan doğal gazı kısmak vs gibi küçük damlaların göller ve denizleri oluşturduğunu unutmayın.
Sürücüler özelikle boş yere araçlarını çıkarmamalı, fuzuli yere geçmemeleri bir ekonomidir, bir tedbirdir.
Evde annelerimiz, eşlerimiz ihtiyaca göre alışveriş ve yemekleri bitecek şekilde yapmaları, çocuk yetiştirirken yemek seçtirmemeliyiz…
Abur cuburdan uzak durmalıyız eve meyve alırken bozulmadım diye az yetecek ve yiyecek kadarını almalıyız zira her saate meyve bulabiliriz.
Eskiden has ekmek dediğimiz fırın ekmeği şimdi soframızdan eksik olmuyor. Zira her şeyde kendimizi dışarıya bağımlı hale getirdik ve katkılı ekmeği hem bitirmiyoruz, hem de pahalı yiyoruz oysa tam buğday ekmeği alırsak hem doyacak hem sağlığımız bozulmayacak hem de uzun süre bayatlamayacaktır.
Çoğumuz hatırlarız, eskiden zeytini bile sayılı verirlerdi, ha böyle ağza atıp yutmak ta yasak ”iki kez dişleyecen, öyle yiyeceksin” derlerdi.
Şimdiki kahvaltı sofralarına bakalım.
Efendim yağlar, peynirler, salamlar, sucuklu yumurtalar, zeytinler, bal, domates, salatalık…
Böyle kahvaltı sofrası her yerde var ama bereket yok, zamanında yoktu öyle bir ziyafet ama yine de büyüdük adam olduk, içimizden bakanlar bile çıktı, demek ki iş sofradaki eksiklikte değil aklımızdaki düşüncede ..
İşte ev ekonomisi bu sevgili dostlar, “ben yaptım o yapmadı” demeyin her koyun kendi bacağından asılır, yarın Allah huzuruna çıkıp hesap verdiğinizde yanınızda arkadaşınız olmayacak, çöpe atığınız nimetin hesabını siz vereceksiniz başkası değil unutmayın siz üstünüze düşeni yapın gerisini Allah bırakın…
Eğer birileri ekonomi ayarımız yerine otursun diye düşünmese ve halk olarak ev ödevimizi yetine getirmesek korkarım bedelini ağır öderiz ülke olarak.
Siyaseti ben bilmem bir ötekini seçer seçilmez ama hali hazırda bir yönetim var ve ev ekonomimiz bizi bağlar kimse bilmez
Allah israfı sevmez demiştik, Allah yar ve yardımcımız olsun