Hep hayat pahalılığı, ekonomiyi, geçim derdini, siyaseti, bilimum sorunları konuşacağımıza rahat bir nefes almak nasıl olur?

Bizce güzel olur…

Rahat nefes nasıl alınır?

Mesela sakin sakin bir kitap okumakla

Okumak, ‘oku’ ile başlayan İslam’ın mensupları olarak okumayı deneyelim mi?

Kitap okumak, boş zamanı değerlendirerek değil, zaman ayırarak yapılmalıdır.
“Bilgiye ulaşmanın en kolay yolu olan Kitaplar, bilgiye en kolay şekilde ulaşma imkânını bize veren önemli kaynaklardır…

Kitapsız bir dünya bizi cehalete götürür. 
Cehalet ise kişinin ve toplumların en büyük düşmanıdır. Bir toplumun gelişmişlik düzeyi öğrenilmek isteniyorsa o toplumdaki kitap okuma düzeyine bakılmalıdır. 
Çok okuyan ve kitaplarına değer veren ülkeler genellikle gelişmişlik düzeyi yüksek olan toplumlardır.
Kitap okuma sevgisi ve kütüphane alışkanlığı çocuklara küçük yaşlardan itibaren verilmelidir. 
Bu alışkanlık erken yaşlarda kazandırıldığında çocuk daha bilgili hale gelecek ve bu alışkanlığını ömür boyu devam ettirecektir.”

Bilgi insan içindir. İnsan ilimle yücelir. 
Sağlam bir kaynaktan aldığı doğru bilgiyle hidayete erer, topluma yön verir ve dünyayı şekillendirir. 
İlim; insanı huzura, mutluluğa, dünya ve ahiret kazancına eriştirir. 
Cehalet ise insanı utandırır, aldatır, hataya ve zarara açık hale getirir. 
Okuyarak
İleriye bakın, geriye değil!
İstediğiniz ve gurur duyduğunuz şeyleri yapın...
Çünkü hayatını yaşaması gereken tek kişi sizsiniz...

Bunu da ancak okuyarak yapabilirsiniz

Peygamber Efendimize Hira Mağarası’nda gelen ilk vahiy, hutbemin başında okuduğum ayetlerdi.
Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktaydı: 
“Yaratan Rabbinin adıyla oku! 
O, insanı ana rahmine tutunan bir yumurtadan yarattı. 
Oku! 
Kalemle yazmayı öğreten, insana bilmediğini bildiren Rabbin sonsuz kerem sahibidir.” 1

Bu emrin muhatabı olan Sevgili Peygamberimiz ise okuduğum hadis-i şerifte şöyle buyurmaktadır: 
“İlim için yola koyulan kimse, dönünceye kadar Allah yolundadır.”

Mükerrem bir varlık olan insan, akıl gibi eşsiz bir nimet ile donatılmıştır. 
İnsanı diğer varlıklardan ayıran ve ona değer katan bir nimettir akıl. İyiyi kötüden ayırt etme kabiliyetidir.
İnsana sorumluluk bilinci veren, doğruyu yanlıştan ayırt etme vesilesi olan bir imkândır akıl. 
Kul, Rabbinin mesajlarını akılla anlar ve hayatına kılavuz yapar. 
Rabbine, çevresine ve kendisine karşı sorumluluklarını akılla idrak eder ve yerine getirir. Bilgiyi akılla öğrenir, öğretir, yaşar ve yaşatır.

İnsan için uğrunda yorulmaya, sıkıntı çekmeye, emek vermeye değen en hayırlı gaye bilgi edinmedir.
Bilgi, insanlığın yolunu aydınlatan bir hazinedir ve ilim, insan için en şerefli rütbedir. 
Onun içindir ki son vahyin ilk hitabı “Oku!” emridir. Okumak, erdemin peşinde koşmaktır. 
Okumak, hakikate varmaktır. Okumak, yaratılışın anlamını, hayatın manasını ve kâinatı keşif yolculuğunda insanın en yakın yol arkadaşıdır. 
Nitekim Yüce Kitabımız, “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”
buyurarak insanlığa bilginin değerini ve ilmin vazgeçilmez olduğunu vurgulamıştır.
İlmin ilahî membaı olan Kitab-ı Kerimimiz düşünmemizi, aklımızı kullanmamızı ve doğru bilgiye ulaşmamızı emretmiştir. 
“Cahillerden yüz çevir.”
“Sakın cahillerden olma!” gibi uyarılarla cehaleti yermiştir.
Bu sebepledir ki, dinî ve sosyal sorumluluklarımızı bilmek için okumak, doğruyu yanlıştan ayırmak için Kitaba ve ilme sarılmak her insanın asli görevidir.
KitapIar bir odanın oIduğu gibi, bir kafanın süsü oImaktan ibaret değiIdir, onIar uygar her insanın günIük ekmeği, ruhun gıdasıdır.

Bilgi insan içindir. İnsan ilimle yücelir. Sağlam bir kaynaktan aldığı doğru bilgiyle hidayete erer, topluma yön verir ve dünyayı şekillendirir. İlim; insanı huzura, mutluluğa, dünya ve ahiret kazancına eriştirir. 
Cehalet ise insanı utandırır, aldatır, hataya ve zarara açık hale getirir.

Kendi şahsında söz konusu güzellikleri yaşayan ve temsil edendir. 
Zira âlim bilir ki, hikmetle harmanlanmayan, irfanla yoğrulmayan bilgi, ahirette hesabı çetin bir yük olarak karşısına çıkacaktır.

Bilgi ve teknoloji çağında yaşamaktayız. Ancak insanlık çoğu zaman bilgi ve teknolojiyi yeryüzünde iyiliğin hâkim olması için kullanmamış, istismar etmiş, bilgi ahlakından uzak adımlar atmıştır. 
Bilgi, ahlaktan yoksunlaştıkça insanlık değer kaybetmektedir. 
Eğitimin ruhundan, ilmin mana ve gayesinden mahrum bırakılan nice genç, bağnazlık, şiddet ve teröre savrulabilmektedir.
Bugün zulmün ve cehaletin kol gezdiği İslam coğrafyasında huzur ve güveni tesis etmek,
Müslümanlar olarak dünyaya yeni bir medeniyet takdim etmek bizim görevimizdir.
Bu hususta hepimize düşen sorumluluk öncelikle doğru bilginin ve sağlam kaynağın peşine düşmek, ilmi ehil ellerden almak, sonra da öğrendiğimiz ile amel etmektir.