MİLLETİN ÜZERİNDEKİ TOZA ÜFLENSE…
Yukarıdaki başlık gazetemizin bir okuruna ait.
Haber olarak yapılan çalışmaları “milletin üzerindeki toza üflesen iman çıkacak” diye yorumlamış.
Hoşuma gitti bu cümle…
Türkiye çok büyük bir felaket yaşadı, onbinlerce insanımız enkaz altında can verdi, bebek, çocuk, genç, yaşlı, kadın-erkek binlerce vatandaşımız depremde hayatlarını kaybetti.
Binlerce bina, ev, işyeri yok oldu, bir anda tuzla buz oldu
Arabalar, yaşam alanları, şirketler, fabrikalar, her şey bir anda depremle yerle bir oldu.
İnsanlar seferber oldu, devletimiz başta olmak üzere yabancı devletler yaraları sarmak için adeta seferber oldu.
Arada asırlar da geçse bu felaket unutulmayacak.
Allah böyle bir felaketi ne bize ne de başka yerlerde hiçbir yerde yaşatmasın
İçimiz kan ağlasa da olan oldu, ölen öldü…
En az bu deprem felaketi kadar insanların duyarlılığı, yardımlaşma ve dayanışma ruhunun canlanması, birlik, dirlik ve yardım etme şiarı müthiş bir şekilde yayıldı, dağıldı.
İnsan, insani duygularıyla biraz kendine geldi.
Demek ki; insanların üzerindeki toza üflesen iman çıkacak…
Genel itibariyle hepimizce malum olan durum buydu.
Bu sözün üzerine söylenecek söz yok…
BUNU AŞABİLİRSEK
İnsan işini severek yaparsa başarılı olur, yaşadığı yerde bir parça küçük mutluluğu yakalasa hep mutlu olur.
Batmanda yaşayan bir olarak Batman sevdalısı olmak gibi…
Ait hissedememek çağımızın en büyük vebalarından biri haline geldi.
Sebebini kesin olarak bilmemekle beraber, son yıllarda büyük bir çoğunluğumuz kapatıp gitme dürtüsü içindeyiz.
Bu duygu, başarısız aşk girişimlerinin, başlamadığı için bitmeyen ilişkilerin, ebeveyn ayrılıklarının ya da teknolojinin insan ilişkilerine getirdiği yüzeyselliğin bir sonucu olabilir ancak, “tamam işte bu!” deyip kesinkes bir sebebe bağlamak ne kadar doğru olur bilemiyoruz. Eğer siz de son zamanlarda kendinizi uzaya fırlatılan ilk maymunlar gibi hissediyor, olduğunuz yere nerden düştüğünüz hakkında herhangi bir fikir yürütemiyorsanız, bu listede kendinize dair muhakkak bir şeyler bulacağınıza eminiz.
Plansız gelişme, kolaycılık, özensizlik, umursamazlık, eğitimsizlik…
Velhasıl eksik ve yanlış bir kalkınma anlayışımız var.
Yaşadığımız yerlerdeki doğayı, tarihi ve kültürel değerleri kendi ellerimizle yok ediyoruz…
Bunu aşabilirsek başaramayacağımız hiçbir sorun yoktur…