Türkiye’nin kaderini ya iyi yönden veya kötü yönden değiştirecek seçim 24.06.2018. Bu bizi ya sahili selamete veya okyanusun derin sularının dibine batıracaktır. Bundan dolayı sevabı ve mükâfatı büyük olduğu oranda, mesuliyeti de bir o kadar ağır olacaktır. Niye olmasın ki? Çünkü ya biz dünya müstekbirleri ve emperyalistleri karşısında hayır diyebilen Türkiye’yi veya onların kölesi ve güdümünde olan bir Türkiye’yi onaylayacağız. Ya hizmetten yana veya Bremen mızıkacıları gibi bir ağızdan yıkımcılardan yana olmayı seçeceğiz. Ya terörün ve kaosun veya bunların zıddı olan huzuru ve selameti onaylayacağız. Seçmenlerden ricamız ve istirhamımız; “Biz aklını kullanmayanların üstüne pislik yağdıracağız”(Yunus:100) ayetine müstahak olmamaları, akıl nimetini salim bir şekilde kullanmalarıdır. Oy kullanmak, bir nevi şahadette bulunmaktır. Bu şahadet vekâleti beraberinde getirir. Vekilin, müvekkil adına her türlü tasarrufta bulunmasıdır. Verilen bu yetki belgesinin adına siyasi anlamda oy denilir. Siyaset ise; insanın yüklenebileceği sorumluluğun en ağırı, bunun yanında sevabı da en çok olanıdır. Seçmen oy vermekle kendi görevini ifa eder yönetici de bu görevi hakkıyla yerine getirmesi halinde o da görevini ifa etmiş olur. “Onlar kendi vazifelerinden, siz ise kendi vazifenizden sorumlusunuz.”(Taberani, Suyuti, Elbani)

       Bu, “At denize; balık bilmezse Halık bilir” demeye benzemiyor. Hak, bu işin yolunu bizlere bildirmiştir; “Allah size emaneti ehline vermenizi emretti.”(Nisa:58) Öyleyse söz dinleyin ve kendinizi “ellerinizle tehlikeye atmayın”(Bakara:195), “ne ekersen onu biçersin”, “ne yaparsan onu görürsün” ve “nasılsanız öyle idare edilirsiniz” gibi özlü sözler, kullanılacak oy’un ortaya çıkaracağı neticeyi özetlemektedir. Liderler halkın aynasıdır. Gizlenen iç hastalıkları ya da yayılan ahlaki kusurları gösteren net bir fotoğraftır. “Bir toplum kendilerindeki özellikleri değiştirinceye kadar; Allah onlarda bulunanı değiştirmez.”(Rad:11) İnsanlar gereken gayreti gösterip işe koyulmadıkça Allah onları başarıya ulaştırmaz. Eğer Allah; “Müminlere yardım etmek üzerimize haktır”(Rum:47) diyorsa, bunun manası da; azıcık bir meziyete lüzum yok, Müslüman olduklarını ilan etmeleri yeter demekse, işte bu açık yardım va’dinden sonra Müslümanları sırt üstü bırakmasına şaşılırdı doğrusu. Ama Müslümanlar gerekli şartları yerine getirdiklerinde galip gelmişlerdir. Hiçbir millet bu kanunlar karşısında istisna edilmez. “Büyüklük taslayanlar aşağılanarak cehenneme gireceklerdir.”(Gifar:60) “Allah size öyle bir zillet musallat eder ki dininize dönünceye kadar onu üzerinizden atamazsınız.”(Ebu Davud) “İşte biz, kazanmakta oldukları günahlar sebebiyle zalimlerin bir kısmını diğer bir kısmına böyle musallat ederiz.”(En’am:129) Yaşadığın zamanın hoşuna gitmeyen yönleri senin amelinin bozukluğundan ileri gelir.

       Oyunu kötüye kullanan; kendi iradesiyle kendisine kötü bir vekil seçmiş ve şikâyet etme hakkını yitirmiştir. Herkes kendine layık olanı ortaya koyar, bal arısı hep helâllerden beslenir ve şifa için bal taşır (ki bu rahmettir). Akrep ise öldürmek için zehir taşır (ki bu da zahmettir). Bu iki kıyası ifade edecek olursak, siyaset erdemli insanın eline düşer ve hakkıyla yerine getirilirse sağanak yağmur gibi rahmettir topluma. Aksine hak tanımaz kötünün eline geçerse ateşten gömlek olur halkına. Öyle ise; kötü yöneticiyi seçenlerin iyilik beklemeye hakları yoktur. İyilerin, iyiler için; kötülerin de kötüler için olması adalettir. Haccac-ı Zalim’e biri Ömer döneminde senin gibi zulüm edilmiyordu, Haccac da; “Sen ol Ebu Zer, ben de olayım Ömer” Hasan Basri, Haccac’a beddua eden bir adamı görünce, “onu başa geçiren sizler değil misiniz? İdarecileriniz amellerinize benzer. Siz layık olduğunuz şekilde yönetilirsiniz” demişti. Bu şekilde idarecilerin toplumun ahlaki durumunun bir göstergesi olduğuna işaret ediyor. “Başınıza gelen herhangi bir musibet; kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir.”(Şura:30) “Andolsun biz sizin benzerlerinizi hep helak ettik, düşünüp ibret alan yok mu?”(Kamer:51)

       Toplum, oy’unu rastgele veya çıkarları doğrultusunda kullanıp, sonra da suçu başkalarına yükleme kolaylığına gidemez. Oy ile yapılan yanlış tercihler, yaşayanlar bir yana, doğacak çocukları bile etkiler. Oy; seçmenin seçeceği grubun siyasi düşüncesini paylaşarak hem kendi hem de toplumun geleceğine karar vermesi demektir. Oy, kötüye kullanılırsa; haklıyı ağlatır, kötüyü zalimi söyletir. Kötü siyasetçiler, kötü kullanılan oyların ürünleridir. Vekâlet verilecek kimseler ince bir ahlaki seleksiyondan geçirilmelidir. Bu, hem insani hem vicdani bir görevdir. “Kişi, dostunun dini üzeredir. Bu yüzden kişi kimi dost edineceğine iyi baksın.”(Tirmizi, Ebu Davud) “Ahirette de sevdiği özde, sözde, düşünce ve davranışlarda mutabakat sağladığı insanlarla beraber olacaktır.(Buhari)

       Hz. Muhammed okulunun öğrencileri! Size ne oluyor da toplumun ahlaksızlarını seçiyorsunuz; hem kendinize zulüm ediyor hem de başkasına, sonu pişmanlık ve rusvaylık olan şeyi yapıyorsunuz? “Kıyamet günü takva sahipleri dışında, dostlar birbirine düşman olur.”(Zuhruf:67) “Keşke falanı dost edinmeseydim.”(Furkan:28) “Keşke seninle benim aramda, doğu ile batı kadar mesafe olsaydı da; seni hiç tanımasaydım, sen ne kötü bir arkadaşmışsın meğer”(Zuhruf:38) diye sızlanır ve pişmanlık duyar. Fakat pişmanlık fayda vermez artık; “Zalimden yana olup, zalime destek olduğu için azapta da ortaktırlar.”(Zuhruf:39) Çünkü daha önce; “Sakın zalime destek olmayın; yoksa size de ateş dokunur”(Hud:113) diye uyarılmıştır.

       Hür iradeyle oy verilerek seçilen vekiller, müvekkilleri adına iş yaparlar. Bir oy deyip geçmemek lazım. Bir oy sayesinde bir kötü iktidar olur, yaratana, yaratılana ve milletin emanetine ihanet eder, kötü işler yapar veya yaptırır yahut sebep olur, mazlumun, mağdurun, dulun, yetimin gözyaşı akar, zayıflar köle muamelesi görür, fuhuş artar, haksızlık ve zulüm kara bulut gibi çöker toplumun üzerine. Bunların sonuçlarından her vebalde zalime oy ile destek olanların da payı vardır. Bu nedenle oy emanetini iyiye kullanmak en önemli sorumluluktur. Kötülükten kötülük doğar. Çorak toprağa tohum atılmaz. Oyunu yanlış kullanan oyuna gelir. Rövanş almak için ızdırap dolu yıllar geçer. Oy; bir tercih ve irade beyanıdır. İradesini kullanamayan toplum hem kendine hem devlete zarar verir. Zarar; cana, mala ve menfaate dokununca; bilmiyordum, iyi niyetle vermiştim gibi mazeretler, zararı ve zamanı geri getirmez, pişmanlığı arttırır. Allah’a emanet olun.