Cinayetler her zaman ve her mekânda cereyan eden menfur hatalardır. Katl, zina, sirkat/hırsızlık “كبائر” (en büyük günah) vasfıyla bunların başında gelir, bu gaddar eylemlere mukabil şiddetli cezaları da beyan edilmiştir:

Evet, katlin cezası Kısas’tır…Katil ne şekil ve ne aletle katl etmişse cezası da aynı muameleyle infaz edilecektir. Katili af etme yetkisi varislerine mahsustur, ne devlet ve ne de başka unsurlar af yetkisine sahip değildir.

Evlilik geçirmeyen bekâr olan zinacının cezası yüz değnek vurmaktır, eğer meşru bir evlilik yapmışsa İcma’nın hükmü gereğince onu taşlarla öldürmektir. Hırsızlığın cezası da hırsızın elini bilekten kesmektir. (Şii ekoluna göre bir parmak kesmek kâfidir)

Bu günlerde Eylül adında 8 yaşında bir kızın cinsel istismara maruz kalınması ve öldürülmesi ülkenin hatta bütün  insanların gündemine girmiş, hazin bir hüzünle tavsif edilmiştir.

İslam ahkâmına göre bu suçu işleyen cani hem zina cezasına hem de katil cezasına çarpıtılacaktır. Bu suçlardan hangisini önce işlemişse cezası onunla infaz edilecektir.

Biliyorum ki bu ilahi hikmetli hükümleri beyan ettiğim zaman dinden, iffetten ve insanlıktan payı almayan bazı ukalalar itiraz edecekler, nitekim her zaman itiraz ettikleri gibi.

Evet, 20 sene evvel İzmir’de ilahiyat öğrencilerine ders verirken cezalara itiraz eden bir ilahiyatçı Profesör İle münazaraya girdim. Adam katlin, zinanın ve hırsızlığın cezalarının adil olmadığını, hatta onun tabiriyle barbar bir hüküm olduğunu iddia ediyordu. Ona dedim ki “Neuzu billâh, insan bu itirazla mürtet olup dinden de çıkabilir” ve Ona münazara kuralıyla sordum:

“Senin kardeşin var mı?” diye sordum “Evet” dedi…”Evli mi” diye srdum “evet” dedi. Ayrıca “kız çocuğu var mı?” şeklindeki soruma da “Evet” dedi.  Ben de ona dedim ki, eğer bir insan senin kardeşini haksız yere öldürse ve onun kızına da tecavüz etse ve sen de hiçbir güçten korkmadan müdahale edebilirsen ne yaparsın?

Adam hiddetle dedi ki “vallah adamı aynı yerde şiddetli bir şekilde parçalayarak öldürürüm…”

 Ona dedim ki “bu da İslam’a terstir, parçalayarak değil öldürdüğü şekille öldüreceksin, dikkat et her insanın kardeşi seninki gibi, namusu da seninki gibidir…”

Bu hikmet içindir ki Allah bu cezaları tahkim etmiştir. Bu cezalar insanların malı, hayati, iffeti ve huzuru için gereklidir, bu cezalar yürürlükten kaldırıldığından beri öldürme, ırza tecavüz milletin malını çalma, hatta hazineyi soyma eylemleri hat safhaya  çıkmış dünyanın huzuru kaçmıştır…

Allah  (cc) buyurur ki:  “و لكم فی القصاص حیاة” Kısas gibi ilahî cezalarda hikmet ve hayat vardır:

Evet, bu münazaradan sonra bizim Profesör, itirazına pişmanlık duydu, tövbe etti ve af diledi, ben de müteşekkir oldum. Ve şimdi dörtlüğümü terennüm ederek derim ki:

İlahi cezalar adil, itiraz etme.

Azabı ağırdır, kendine kıyma.

Ceza hikmetlidir tersini gütme.

Misilleme esastır, asası yıkma. Hakka namzet ol.