Hamd" kelimesi "iyilik, güzellik ve üstünlükle niteleme, övme" manasına gelir ve bilhassa Allah hakkında bir şükür ve minnet ifadesi olarak kullanılır. Bir diğer ifadeyle Hamd( Elhamdülillah) "katışıksız şükür Allah'a mahsustur" demektir. Evet hamd yalnızca Allah'a mahsustur. Teşekkür edilmeye en layık olan Allah'tır. Herhangi bir kimseden bir iyilik gördüğümüzde yine Allah'a hamd ederiz. Çünkü iyilik yapan kişiyi yaratan, ona iyilik yapma kabiliyetini veren, içine merhameti yerleştiren Allah'tır. Konuyla ilgili Mevdudi Fatiha suresinin tefsirinde şu ifadeleri kullanır: Hiçbir insan, hiçbir melek, hiçbir peygamber... kendi başına iyi niteliklere sahip değildir. Eğer yaratıklarından biri iyi bir niteliğe sahipse, bu Allah tarafından verilmiştir. O halde bağlılık, ibadet ve şükür O'nun, yaratıkların değildir der.
Kuran-ı kerim'de hamd, elhamdülillah, lehu'l-hamd, fe lillahil hamd, hamd-i rabbike/ rabbihim, hamdihi, hamdike kalıblarıyla kırk üç yerde geçer. Yine mekki surelerin beş tanesi el-hamdu lillah ifadesiyle başlamıştır. Bu sureler; Fatiha, En'am, Kehf, Sebe, ve Fatır sureleridir.
Kuran-ı Kerim'de "Bana şu ihtiyar halimde İsmail'i ve İshak'ı lütfeden Allah'a hamdolsun" (İbrahim 39) diyen İbrahim lin ( a.s) Ve yine "Andolsun biz, Davudla ve
Süleyman'a ilim verdik. Onlar bizi mümin kullarının bir çoğundan üstün kılan Allah'a hamdolsun dediler. ( Nemi 15) diyen Davut ( a. s) ile Süleyman (a. ın hamdlerini okuyoruz.
Her nimet, nimetin sahibi olan Allah’ı hatırlatmalı Bize su ikram edene teşekkür ederiz de suyu yaratana teşekkür etmez miyiz? Bize ilaç veren doktora teşekkür ederiz de, şifayı verene teşekkür etmez miyiz ? Sebze, meyve aldığımız kişiye bir ücret öderiz de bunları yaratanın ücretini (şükrünü) yapmaz mıyız? Çocuğumuzu sevip, çocuğu vereni unutmak, Dünya malını sevip, rızkı vereni unutmak büyük bir gaflet değil mi? Nimete şükür, nimeti vereni hatırlamakla, nimet vereni anmakla, nimetin değerini takdir etmekle mümkün olur.
Zengin fakir, genç yaşlı,sağlam hasta hiç kimseyi istisna etmeden Cenab-ı Hak "Allah'ın nimetini saymaya kalksanız onu sayamazsınız" (Nahi 18) buyuruyor. Oysa bizler, (haşa) bize hiçbir nimet verilmemiş gibi sürekli halimizden şikayet ediyoruz.
Sağlıklı olmayı, yürüyebilmeyi, konuşabilmeyi, duyabilmeyi, görebilmeyi nimetten saymıyoruz. Halbuki bu nimetlerden mahrum olanlara bakıp empati kurabilseydik ne kadar büyük nimetlere sahip olduğumuzu anlar şükrümüzü ziyadeleştirirdik. Nankörlüğün ve şükürsüzlüğün sebebini peygamber efendimiz bize şöyle izah ediyor; "Hayat şartları sizinkinden daha aşağı olanlara bakınız; sizden daha iyi olanlara bakmayınız. Bu, Allah'ın üzerinizdeki nimetini hor görmemenize daha uygun bir davranıştır." (Müslim zühd 9) dünyevi anlamda bizden çok daha zor durumda olanlara bakıp şükretmemiz gerekirken, yaşam standardı bizden çok daha iyi olanlara bakıp halimizden şikayet ediyoruz. Özellikle sosyal medya ile haşir neşir olan gençlerimizde bu şükürsüzlük hastalığı çok daha ileri seviyede; üst model telefon kullanan, lüks evlerde yaşayan, lüks arabalara binip hava atan, zengin ortamlara takılıp paylaşım yapanlara imrenip kendi hayatlarından şikayet ediyorlar. Oysa dünya üzerinde içecek temiz suya, bir tas çorbaya, sıcak bir yemeğe muhtaç milyonlarca insan var. Bunları düşünüp halimize şükretmemiz gerekirken, bir avuç şımarık zenginin yaşantılarına bakıp nankörleşebiliyoruz.
Şükürsüzlük şeytanın en büyük tuzaklarındandır. Allah, şeytanı huzurundan kovup, kıyamete kadar mühlet verince, şeytan kendisine sunulan bu fırsatı nasıl değerIendireceğini yüce Allah Araf suresinde şöyle izah ediyor; "sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen onların çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın (Arafl 7) diyor. Bu ayetten anlaşılan hakikat; nankör insan; şeytanın tuzağına düşen insandır.
Peygamber efendimiz dilinden hamd-i düşürmemiş en sıkıntılı anlarında
Her halükarda Allah'a hamdolsun (El hamdulillahi ala külli hal) demiş, Her namazdan sonra otuz üç subhanallah, otuz üç elhamdülillah, otuz üç Allah'u Ekber zikrini okumuş, dualarına elhamdülillah ile başlamıştır. "Muhakkak ki duanın en faziletlisi Elhamdülillah tır( Tirmizi 5/462) buyurmuştur. Elhamdülillah zikrini çok söylememizi, Elhamdülillah zikrinin mizanı dolduracağını (Müslim 223) uykudan uyanınca, yemeğini bitirince, hastalıktan kurtulunca hep Allah a hamdini izhar etmiş, şükürsüzlükten Allahla sığınmıştır. Sofralarımızdaki yemeklerden, çeşmelerimizden akan suya, ayağımıza aldığımız ayakkabılardan, üzerimize giydiğimiz elbiselere, oturduğumuz evlerden, üzerinde uyuduğumuz yataklara, kullandığımız ulaşım araçlardan ve bunlar gibi bir çok nimete, peygamber bile sahip olmamışken nedir bizim bu şükürsüzlüğümüz?
Cenab ı Hak verdiği nimetlerin, şükrünü eda edebilmeyi cümlemize nasip etsin.
AMİN Vesselam